Bu talepleri konu alan icra takibi ve davalar ... tarafından yürütülür ve sonuçlandırılır. Bu takip ve davalardan doğacak her türlü mali yükümlülük ... tarafından karşılanır.'' 7.5. maddesi; "Dağıtım faaliyetinin şirket tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyet kapsamında gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğu şirkete aittir" 7.6. maddesi "Sözleşmenin imza tarihinden önce dağıtım tesisleri ile dağıtım tesislerinin işletilmesinden kaynaklanan her türlü hukuki ve cezai sorumluluk ...'a aittir. Bu dönemde yürütülmüş bulunan bu faaliyetler nedeniyle 3.kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabı ...'tır. Bu talepleri konu alan icra takibi ve davalar ... tarafından yürütülür ve sonuçlandırılır. Bu takip ve davalardan doğacak her türlü mali yükümlülük ... tarafından ödenir." 7.7 maddesi "Sözleşmenin imza tarihinden sonra dağıtım tesisleri ile dağıtım tesislerinin işletilmesinden kaynaklanan her türlü hukuki ve cezai sorumluluk şirkete aittir....
Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut olayda, davacı ve davalılar tacir olup, uyuşmazlık elektronik cihaz sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuan tazminat alacağına ilişkindir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat hukukuna ilişkin davada .... Asliye Ticaret ve İstanbul 5. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuan tazminat alacağının tahsili istemine ilişkindir. .......
SAVUNMA Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın zamanaşımına uğradığını, diğer hususları kabul anlamına gelmemek ve itiraz ve beyan hakları saklı kalmak kaydıyla, davaya konu kazanın 06.02.2022 tarihinde gerçekleşmiş olup, davaya konu poliçeden kaynaklanan tazminat talep hakları zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesinde de açıkça belirtildiği gibi, davacı tarafça davacı ----- herhangi bir ödeme yapılmamış olmakla, huzurda görülmekte olan davada, ileride davacı aleyhine açılmasının beklendiği tazminat davası gerekçe gösterilerek huzurda görülmekte olan dava açılmış olmakla, davacının müvekkil şirketten doğmuş bir alacağı/ zararı bulunmadığından aktif husumet yokluğu sebebi ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini,davacının davaya konu hasara ilişkin herhangi bir ödemesi veya 3. şahıs tarafından davacı tarafa açılmış bir dava söz konusu olmadığından, davacı tarafın dava tarihi itibarı ile müvekkil şirketten de herhangi bir alacağının...
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, iş yerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak, bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77. maddesinin açık buyruğudur.Bunun yanında iş kazalarından kaynaklanan tazminat davaları özünde haksız fiilden kaynaklanan tazminat davaları olup işverenin sorumluluğunun kusur sorumluluğu olduğu da tartışmasızdır. Buna göre bu tür davalarda tarafların kusur durumlarının taraflarca ileri sürülen itirazlarında dikkate alınarak açık bir şekilde ortaya konulması esastır. Hal böyle olmasına rağmen davalı idarenin taraf olmadığı... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/326 Esas, 2008/820 Karar sayılı dosyasındaki kusur raporu ile yetinilerek karar verilmesi doğru olmamıştır....
Yerel mahkemece, davalı bilirkişi tarafından düzenlenen raporun davacının açtığı davayı kaybetmesine bir etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nun “Bilirkişinin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı 285. maddesinde, “Bilirkişinin kasten veya ağır ihmal suretiyle düzenlemiş olduğu gerçeğe aykırı raporun, mahkemece hükme esas alınması sebebiyle zarar görmüş olanlar, bu zararın tazmini için Devlete karşı tazminat davası açabilirler. Devlet, ödediği tazminat için sorumlu bilirkişiye rücu eder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Davaya konu edilen olayda, .... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2006/72 Esas sayılı dava dosyasında fen memuru sıfatı ile bilirkişi olarak görev yaptığı anlaşılan davalının, gerçeğe aykırı rapor düzenlemesi nedeniyle davacıyı zarara uğrattığı ileri sürülmektedir....
HMK'nun Geçici 3. maddesinin atfı ile uygulanması gereken HUMK'nun 443/4 (HMK'nun 367/2.) maddesine göre, aile ve şahsın hukuku ile ilgili ilamlar kesinleşmedikçe icra takibine konu edilemezler. Anılan maddede belirtilen hükümler, Türk Medeni Kanunu'nun " Kişiler Hukuku " ve " Aile Hukuku " kitaplarında yer alan konulara ilişkin tüm hükümler olmayıp, kişinin doğrudan şahsı ya da ailevi yapısı ile ilgili hukuki durumunda değişiklik yaratan ilamlar ile bu ilamların fer'isi niteliğindeki hükümlerdir. Somut olayda, takibin dayanağı olan... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 27.01.2015 tarih ve 2013/614 Esas, 2015/41 Karar sayılı ilamının, haksız eylemden kaynaklanan manevi tazminat alacağına ilişkin olduğuna, tarafların şahsı ya da ailevi yapılarına ilişkin hukuki durumlarında bir değişiklik yaratmayan, sonuçları itibariyle ancak tarafların mal varlığını etkileyen ilam olduğu anlaşıldığından, diğer edaya ilişkin ilamlar gibi kesinleşmeden icraya konulması mümkündür....
KARŞI OY YAZISI Dava hakaret ve tehdit nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar Dairemiz çoğunluğunca onanmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ...'in tehdit fiili nedeniyle 5,000 TL, davalı ...'in tehdit fiili nedeniyle 5,000 TL ve ...'in hakaret fiili nedeniyle 5,000 TL manevi tazminat talep etmiştir. Mahkemece; tehdit nedeniyle 1,000 TL ve hakaret nedeniyle 1,000 TL olmak üzere davalı ... aleyhine toplam 2,000 TL, hakaret için de ... aleyhine 1,000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Davacının davalı ...'ten hakaret ve tehdit için iki ayrı tazminat talebi, davalı ...'den ise tehdit için tek bir manevi tazminat talebi vardır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalıdan kaynaklanan davacının kişilik haklarını ihlal eden bir eylemin varlığının kanıtlanmamış olmasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra Türk Medeni Kanununun 178. maddesi uyarınca açılmış tazminat istemine ilişkindir. Davacının, davalı aleyhine ... 10. Aile Mahkemesinin 2012/1319 esas, 2013/159 karar sayılı dosyası ile terk hukuki sebebine dayalı olarak açtığı boşanma davasının kabul edilerek tarafların terk nedeniyle boşanmalarına karar verilip, kararın 04.04.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....
Maluliyet Daire Başkanlığı raporuna göre davacının sürekli iş göremezlik oranın % 9.1 olduğunun belirtildiği, ..Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, 21.06.2011 tarihli kusur raporunda davaya konu zararlandırıcı olayda davalı işverenin % 60, davacı işçinin % 40 oranında kusurlu olduklarının belirtildiği anlaşılmaktadır İş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarında zararlandırıcı olaya neden oldukları ileri sürülen kişi veya kişilerin kusur oranlarının kesin olarak tespiti hem maddi hem de manevi tazminat miktarını doğrudan etkilemesi bakımından önem taşımaktadır. Zira maddi tazminat davalarında sigortalının kazanç kaybının hesaplanmasında davacının kendi kusuru oranında tespit olunan kazanç kaybından indirim yapılacağı gibi yine manevi tazminat davalarında hükmedilecek manevi tazminat miktarının takdirinde tarafların kusur durumu mahkemece öncelikle dikkate alınacaktır....