Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

yaptığı yemin edası üzerine davacının yapmış olduğu 2.000 TL'lik ödemenin taraflar arasındaki 22.03.2010 tarihli sözleşmeden önce gerçekleşen iş nedeniyle olduğunun açıklığa kavuştuğu, bedelin kısmen ödenmesinin sözleşmenin feshi olarak değerlendirilemeyeceği, sözleşmenin devam ettiği ve bu nedenle davacının sözleşmenin 5. maddesi uyarınca 9.440 TL olan sözleşme bedelinin %50'si olan 4.720 TL'yi ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, ancak bu bedel ödendikten sonra davalının işe başlama yükümlülüğünün doğacağı, bu nedenle 2.000 TL peşinat dışında kalan takip konusu 4.720 TL asıl alacak ve 3.766,74 TL işlemiş faiz istemi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir....

    nedeniyle de paraların ticari faizi ile birlikte iadesi gerektiğini, prim kayıpları olduğunu iddia ederek haksız fesih nedeniyle sözleşmelerden ve yasalardan kaynaklanan fazlaya ilişkin sair tazminat ve yasal hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000.000.000 TL maddi tazminatın ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/5. maddesinde tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu mahkemelerde de açılabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan Giresun 1....

        olarak sözleşmenin kiracı tarafından feshi halinde de), kiracı finansal kiralama konusu mal yahut malları kiralayana geri vermek ve teslim etmekle yükümlüdür....

          Tüm ihale dökümanlarında işin anahtar teslim götürü bedel olduğu açıkca yazmakta olup ihaleye katılan çok sayıda katılımcı bu hususu bilerek teklif sunmuştur. Davacı da 28.12.2012 tarihli belgede işi anahtar teslim götürü bedel üzerinden yapmayı açıkça kabul etmiş ve sözleşmeyi imzalamıştır. Davacı daha sonra süre uzatım için yapmış olduğu 18.07.2014 ve 01.10.2014 tarihli başvurularda da sözleşmenin anahtar teslim götürü bedel sözleşme olduğunu vurgulamıştır.Yani davacı sözleşmenin feshine kadar sözlemenin anahtar teslim götürü bedel üzerinden yapıldığını kabul ederek ve benimseyerek sözleşmeyi ifa etmiştir. Her ne kadar davalı idare uygulama projesi vermeyerek ilgililerden uygulama projesi yapmasını iştemiş ise de işin teknik bir iş olması, katılımcıların bu hususta uzmanlığı bulunması,tüm katılımcıların anahtar teslim götürü bedel üzerinden teklif vermesi nazara alındığında bu hususun sözleşmenin türünü değiştirmeyeceği açıktır....

            Keza, hükme dayanak teşkil eden 28.07.2015 tarihli rapor ve 21.10.2015 tarihli ek raporda da söz konusu husus yeterince açıklığa kavuşturulmamıştır. Nitekim, davacı iş sahibi tarafından davalı yükleniciye ilk ödemenin gecikmeli de olsa yapıldığı cevap-karşı dava dilekçesinden anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, mahkemece yapılacak iş yüklenicin hak ettiği iş bedeli ya da sözleşmenin feshi sebebiyle iadesi gereken iş bedelinin hesaplanmasında sözleşmenin imzalandığı 23.01.2012 tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK’nın 365. maddesi uyarınca konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle davalı tarafın yapmış olduğu işin tüm işe göre fiziki oranı kurulmak suretiyle belirlenmeli, bulunan fiziki oran sözleşme bedeli olan KDV dahil 76,700,00 TL'ye uygulanarak yüklenicinin hak ettiği iş bedeli ve buna bağlı olarak da iş sahibine iadesi gereken bedel bulunmalıdır....

              "İçtihat Metni"Mahkemesi:Tüketici Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Asıl ve karşı dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, iş sahibi tarafından yüklenici aleyhine açılan asıl dava yüklenicinin sözleşme ve özen borcuna aykırı davranışı sonucu sözleşmenin haklı feshi nedeniyle fazla ödenen bedelin iadesi, üçüncü kişilere verilen zarar, depo kira bedeli ve yapılmayan işlerin yaptırılmasının getireceği maliyet farkı ile manevi tazminat istemlerine, yüklenici tarafından açılan karşı dava ödenmeyen iş bedeli alacağının tahsili talebine ilişkindir.Mahkemece asıl davanın fazla ödeme ve depo kirası yönünden kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin ve manevi tazminat isteminin reddine, karşı davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karar, davacı-karşı davalı iş sahibi...

                Hukuk Dairesinin 22.05.2017 tarihli ve 2017/455 E. 2017/468 K. sayılı kararı ile; taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) hükümlerine göre taşınır alım satımı konusunda geçerli bir sözleşme kurulduğu, davacının sözleşme kapsamında davalıya 137.200TL peşinat ödediği, söz konusu peşinatın TBK’nın 177. maddesi gereğince bağlanma parası olduğu, gönderilen peşinatın TBK’nın 178. maddesinde belirtilen cayma parası olduğu iddia edilmediği gibi bu hususun ispat da edilemediği, TBK’nın 177. maddesinde, aksine sözleşme veya yerel adet olmadıkça, bağlanma parasının esas alacaktan düşüleceğinin belirtildiği, somut olayda satıma konu mal teslim edilmeden davacının sözleşmeden caydığı, uyuşmazlığın sözleşmenin feshi nedeniyle davacı tarafça ödenen bağlanma parasının iadesinin gerekip gerekmediği noktasında olduğu, Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere bağlanma parasının sözleşmenin feshi hâlinde iade edilmesi gerektiği, ancak karşı taraf sözleşmenin feshi nedeniyle zarara uğradığını...

                  Davalı yüklenicinin sözleşmenin feshinde tam kusurlu olduğunun tespiti halinde; istek kalemlerinin değerlendirilmesine geçilip, sözleşmenin davacı idare tarafından feshedilmiş olması ve sözleşmede yer alan ceza kalemlerine ilişkin alacak taleplerinin ifaya ekli cezai şart niteliğinde olması nedeni ile ceza bedelleri bakımından talebin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davacı idarenin menfi zarar kapsamındaki iki ihale arasındaki fiyat farkı ile teminat bedellerinin güncellenmesine ilişkin bedel istemi bakımından ise; davacı 6098 sayılı TBK'nın genel hükümlerinden olan 125. maddesi gereğince olumsuz (menfi) zararını talep edebilir. Sözleşmenin ifa edileceğine güvenmekten doğan zarar olarak tanımlanabilecek olumsuz zarar kavramına, sözleşmenin kurulması ve işin görülmesi için yapılan masraflar ile daha elverişli koşullarda sözleşme yapma fırsatının kaçırılmış olmasından doğan zararlar girer....

                    ödenen 20.000,00 TL'nin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davacıya faizi ile derhal ödenmesine ve davalı ile imzalaman sözleşmenin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu