Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut uyuşmazlıkta; davacı, iş sözleşmesinin 31.08.2015 tarihinde feshedildiğini, ikale sözleşmesinin 2 gün sonra 02.09.2015 tarihinde ibraname ve diğer belgelerle birlikte baskı altında imzalatıldığını ileri sürmüştür. Davalı ise 29.08.2015 tarihinde imzalanan ikale sözleşmesi ile iş sözleşmesinin sonra erdiğini ve işe iade davasının hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını savunmuştur. İşe iade davasının 30.09.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin 31.08.2015 tarihinde sona erdiği ve işe iade davasının 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davacının işten ayrılma iradesinin bulunmadığı, davalı taraftan gelen ikale teklifi üzerine sadece kıdem ve ihbar tazminatları ödenerek ve makul bir yarar da sağlanmaksızın iş sözleşmesinin feshedildiği gerekçesi ile feshin geçersizliğinin tespitine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmiştir....

    Ancak toplu iş sözleşmesinin yararlanma maddesinin de değerlendirilmesi gerekir. Toplu iş sözleşmesinin 6/c maddesinde birleşme öncesi Tansaş işçisi olarak çalışanlar bakımından ayrık bir düzenlemeye yer verilmemiş ise de davacı işçinin sendika üyeliğinin bildiriminden önce 28.09.2006 tarihinde imzalanan protokolde, Tansaş, Makro Center, Tansaş Depo ve Tanet işyerlerinde çalışan işçilerin toplu iş sözleşmesinin 52, 53 ve 55. maddeleri dışında kalan parasal ve ayni hak sağlayan hükümlerden yararlanamayacağı kararlaştırılmıştır. Sözü edilen protokol toplu iş sözleşmesinin taraflarınca imzalanmış olup toplu iş sözleşmesinin eki mahiyetindedir. Bu itibarla birleşme öncesi Tansaş işçisi olarak çalışan davacı bakımından toplu iş sözleşmesinin parasal ve ayni haklarından yararlanma, 01.05.2005- 30.04.2007 tarihleri arasında yürürlükte olan toplu iş sözleşmesinin 52, 53 ve 55. maddeleri ile sınırlıdır....

      Yukarıda yapılan açıklamalar, alt kira sözleşmesi ve franchise sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde alt kira sözleşmesinin taraflar arasındaki franchise sözleşmesinin gerçekleştirilmesi amacıyla yapıldığı, sözleşmelerin birbirinden bağımsız ele alınamayacağı, franchise sözleşmesinin haklı nedenle feshi halinde kiracı davalının kiralananı kullanma amacının da ortadan kalkacağı görülmüştür. Bu durumda taraflar arasında franchise alan ve franchise veren ilişkisi kalmayacağından kira sözleşmesinin ifası da imkansız hale gelecektir. O halde Mahkemece franchise sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin tespitine ilişkin davada verilen hükmün kesinleşmesi beklenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....

        Dava, kira sözleşmesinin sona ermediğinin tespiti ile takibin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının, davalının maliki olduğu taşınmazı 30/10/2009 başlangıç tarihli, 5 yıl süreli sözleşme ile kiraladığını, kiraya veren davalının, kira sözleşmesinin iptali istemiyle açtığı davanın kabulüne karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediğini, davalının Karacabey İcra Müdürlüğü'nün 2014/1323 Esas sayılı dosyası ile bu karara dayanarak takip başlattığını ve 14 nolu örnek tahliye emri tebliğ edildiğini, takip ve tahliye hakkının kira sözleşmesinin sona ermesine bağlı olduğunu, taraflar arasında kira sözleşmesinin hukuken sona ermediğini belirterek kira sözleşmesinin sona ermediğinin tespiti ile sona ermeyen kira sözleşmesine dayalı takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

          Somut uyuşmazlıkta; davacı 30.08.2015 tarihine kadar çalıştığını, iş sözleşmesinin 31.08.2015 tarihinde sözlü olarak feshedildiğini, ikale sözleşmesinin 2 gün sonra 02.09.2015 tarihinde ibraname ve diğer belgelerle birlikte baskı altında imzalatıldığını ileri sürmüştür. Davalı ise 29.08.2015 tarihinde imzalanan ikale sözleşmesi ile iş sözleşmesinin sonra erdiğini ve işe iade davasının hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını savunmuştur. Işe iade davasının 30.09.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili; müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, davalı tarafından sunulan uzatma protokolünü tanıklar huzurunda kabul etmediğini dolayısıyla belirli süreli iş sözleşmesinin 21.10.2013 tarihinde kendiliğinden sona erdiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin süresinin dolması sebebiyle davacıya sözleşmenin süresinin uzatılmasını teklif ettiği ancak davacı tarafından kabul edilmediği dolayısıyla iş sözleşmesinin süresinin bitimi nedeni ile işçi tarafından iş sözleşmesinin feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

              İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir. Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu sebeple, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır. Somut olayda davacı davalı işyerinde çalıştığı, davalıdan kullanmadığı yıllık izinlerine ait ücretlerini talep ettiği ancak davalının ödeme yapmadığını, akabinde de iş sözleşmesinin feshedildiğini iddia ettiği görülmüştür. Davalı ise davacının yeni bir iş bulduğu, belirli süreli iş sözleşmesinin bitmesine rağmen yapılan iş alım sözleşmesine rağmen davacının iş sözleşmesini yenilemek için işyerine gelmeyerek feshettiğini savunmaktadır....

                Davalı vekili, davacının... sözleşmesinin.... maddesi gereğince feshedildiğini, yönetim kurulu kararı ... emeklilik süresi dolan... emekliliğe ... kazananların... sözleşmesinin uygun olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacı ... davalı arasında imzalanan... sözleşmesinin.... maddesine uygun olarak... sözleşmesinin feshedildiği gerekçesi davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ... davalı arasındaki uyuşmazlık... sözleşmesinin işveren tarafından geçerli sebeple feshedilip feshedilmediği noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı......

                  Somut olayda, dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden davacının doğruluk ve bağlılığa uygun olmayan davranış sergilediği, bu sebeple iş sözleşmesinin feshi yerine taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin 2. maddesine istinaden görev bölgesinin değiştirilerek, Alanya'dan Antalya'ya görevlendirildiği, davacının görevlendirmeyi kabul etmeyerek devamsızlık yaptığı, bundan bahisle iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır. Davalı işverence iş sözleşmesinin feshi haklı sebebe dayandığından davacı kıdem tazminatına hak kazanamaz. Kıdem tazminatına yönelik talebin reddi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle davanın kabulü hatalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 21.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Burada önemli olan, toplu ... sözleşmesinin sona erdiği tarihte işçinin işyerinde çalışıp halen sözleşmeden yararlanıyor olmasıdır. İşçinin taraf sendikaya üyeliği ile ya da dayanışma aidatı ödeyerek yararlanması arasında art etkinin tesiri bakımından bir fark bulunmamaktadır. Diğer taraftan, toplu ... sözleşmesinin sona erme tarihinden önce, herhangi bir sebeple sözleşmeden yararlanma durumu sona ermişse, artık o işçiler için art etkinin sürdüğünden de söz edilemeyecektir. Aynı şekilde, toplu ... sözleşmesinin sona erdiği tarihten sonra art etki döneminde işe giren işçiler yönünden de art etkiden söz etmek olanaklı değildir. Somut uyuşmazlıkta, davacı işçi toplu ... sözleşmesinin sona erdiği tarihten sonraki döneme ilişkin alacaklarını talep etmiş olup, dosya kapsamından yürürlükteki toplu ... sözleşmesinin 31/12/2009 tarihinde sona erdiği, davacının talep ettiği alacakların ise 01/01/2010-01/10/2011 dönemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu