Somut olayda; davaya konu sözleşmenin 10. Maddesinde, davalının sözleşmeyi haklı bir nedene dayanmaksızın feshetmesi durumunda veya sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle davacı tarafından sözleşmenin feshedilmesine sebep olunması durumunda hizmetler karşılığı borçlarına ilave olarak davacı servis sağlayıcısına senelik otel başı 3.000 Euro cezai şart ödemekle yükümlü olduğunun, yine sözleşmenin eki taahhütnamenin 10. Maddesinde de, davalının sözleşmeyi haklı bir nedene dayanmaksızın feshetmesi durumunda veya sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle davacı tarafından sözleşmenin feshedilmesine sebep olunması durumunda hizmetler karşılığı borçlarına ilave olarak davacı servis sağlayıcısına senelik otel başı 3.000 Euro cezai şart ödemekle yükümlü olduğunun kararlaştırıldığı anlaşılmakta olup, bu maddeler gereğince eldeki davada cezai şartın ifaya eklenen cezai şart mahiyetinde olduğu değerlendirilmiştir....
Davalılar, cevap dilekçelerinde özetle; tahliyenin tahliye davası neticesinde değil idarece alınan yıkım kararı doğrultusunda gerçekleştiğini, sözleşmenin hukuki ve fiili imkansızlık nedeniyle sona erdiğini, kiralananın devriyle yeni malikin sözleşmeye taraf hale geldiğini belirterek davanın reddini istemişlerdir. İlk derece mahkemesinde görülen yargılama sırasında; davacı, 19.02.2018 tarihli dilekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 180. maddesi uyarınca cezai şarta ilişkin ek dava hakkı saklı kalmak üzere taleplerini 192.524,28 TL cezai şart talebi olarak ıslah ettiklerini bildirmiş, 23.02.2019 tarihinde ise davanın tamamen ıslahına dayalı olarak cezai şart talebine ilişkin yeni dava dilekçesini dosyaya sunmuştur....
göre, müvekkilinin 30.000 USD ve kalan ayların bedelinin tamamını cezai şart olarak talep etmesinin mümkün olduğunu, sözleşmenin süresi başlıklı IV. maddesinde "...sözleşmenin erken feshi halinde toplam danışmanlık bedelinin muaccel hale geleceği..."...
Esas dava dosyasında taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalıdan cezai şart talep edildiğinden, davaya konu uyuşmazlığın çözümünde, cezai şarta ilişkin hükümlerin tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Cezai şart, borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi vaad ettiği, hukuki işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir. Cezai şartın amacı, borçluyu borca uygun davranmaya sevk etmektir. Cezai şart, asıl alacağı kuvvetlendirme amacı güder. Bu bakımdan cezai şart, kuvvetlendirilecek asıl borcun mevcut olmasını gerektirir. Asıl borç yoksa cezai şart da sözkonusu olamaz. Bu niteliği itibariyle cezai şart asıl borca bağlı fer'i bir borçtur. Asıl borç, mevcut ve geçerli ise, cezai şart da borç doğurur. Asıl borç sona ermiş ya da geçersiz doğmuşsa, cezai şart bağımsız bir borç oluşturamaz. Cezai şart, asıl borcun bağlı olduğu şekle tabidir....
Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda sözleşmenin iki yıl feshine ve reçete bedellerinin 10 katı cezai şart uygulanacağına dair protokolün 6.3.19 maddesinin somut olayda uygulama yerinin olmadığı, protokolün 6.3.10 maddesinde yer alan "hasta veya hasta yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ait ilaç küpürlerinin yer aldığı reçetelerin kuruma fatura edildiğinin tespiti halinde, küpür bedelinin 5 katı tutarında cezai şart uygulanarak eczane yazılı olarak uyarılır" hükmü gereğince 5 adet reçete bedelinin 5 katı cezai şartın uygulanmasının gerektiği gerekçesi ile 5 kat fazladan uygulanan cezai şart işleminin iptaline, taraflar arasındaki muarazanın bu şekilde giderilmesine karar verilmiştir. Sözü edilen yasa maddesi uyarınca, mahkemenin talepten başka bir şeye karar vermesi mümkün bulunmamaktadır....
- KARAR - Davacı vekili, .... adlı proje kapsamında taraflar arasında imzalanan destek sözleşmesi gereğince yararlanıcı konumundaki davalıya 44.059,13 TL avans verildiğini, davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedilerek, avansın faiziyle tahsil edildiğini, ancak sözleşme gereğince destek miktarının 2 katı tutarı cezai şart ile masrafların da ödenmesi gerektiğini, sözleşmedeki destek miktarı olan 63.766,15 TL'nin 2 katının 127.532,30 TL cezai şartın davalı tarafça ödenmesinin gerektiğini, davalının verdiği teminat mektubunun paraya çevrilmesiyle elde edilen 12.000,00 TL mahsup edildiğinden bakiye 115.532,30 TL cezai şart ve 608,81 TL masrafın iadesinin gerektiğini ileri sürerek, toplam 116.141,11 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davacı tarafından iş bu dava ile cezai şart maddesinin geçersiz ve genel işlem koşullarına aykırı olduğu, davalı banka tarafından haksız olarak tahsilat sağlandığı iddia edilerek öncelikle sözleşmenin cezai şart maddesinin geçersiz olduğunun tespiti ile 409.000-TL'nin iadesine aksi halde Türk Borçlar Kanunu 182/3 gereği fahiş olan bedelin tenkis edilerek belirlenecek tutarın iadesini talep etmiş, davalı tarafça ise davacı tarafın kendi iradesi ile sözleşme imzaladığı, cezai şartın açıkça kararlaştırıldığı, belirlenen tutarın fahiş olmadığı yönünde savunmada bulunulmuş olup taraflar arasındaki uyuşmazlık cezai şart maddesinin geçersiz olup olmadığı , geçerli olması halinde Türk Borçlar Kanunu 182/3 gereği indirilmesi hususunda yasal koşulların oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır....
Mahkemece iddia, cevap ve toplanan deliller doğrultusunda taraflar arasındaki sözleşmenin 34.1.maddesine göre davacının akaryakıtı geç teslim etmesi nedeniyle cezai şartın doğabilmesi için 10 gün süreli yazılı ihtar yapılması gerektiği, bu nedenle davalının bu ihtarı yapmadan cezai şart talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle taraflar arasındaki sözleşmenin 34.1.maddesi gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 06.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili, müvekkilinin bayisi olan davacıdan 25.000 USD cezai şart alacağı bulunduğunu, davacının cari hesap borcuna karşılık verdiği çeklerin karşılıksız çıktığını, çeklerin icra takibine konu edildiğini icra yoluyla çeklerin bedelinin ve müvekkilinin cezai şart alacağının tahsil edilememesi durumunda teminat mektubunun nakde çevrilmesinin söz konusu alacağını belirterek davanın reddini savunmuştur....
Ancak; Asıl dava, sözleşmenin erken feshi ve kiralananın tahliyesinden dolayı sözleşmede öngörülen cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkin olup cezai şart alacağının tahsili feshin haksız olup olmadığının tespiti için yapılacak yargılama sonucu karar verilmesini gerektirdiğinden bu nedenle icra inkar tazminatı verilemiyeceği gözetilmeksizin yazılı şekilde asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru değilse de bu yanlışlığın düzeltilmesi için hükmün bozularak yeniden yargılama yapılmasında usul ekonomisi açısından yarar görülmediğinden hükmün 1. maddesinde yazılı " % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine" ibaresinin çıkarılarak hükmün 6100 Sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 438/7. maddesi gereğince değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA ve aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenden alınmasına 21.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....