Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalılar vekili, eda ve menfi tespit davalarının birlikte görülemeyeceğini, müvekkili davalı ...'ın davalı şirket müdürü olduğunu, pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin halen yürürlükte olduğunu, sözleşmedeki edimlerin davacı yanca yerine getirilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

    Sözleşmenin haksız feshi halinde TBK’nın 125. maddesi uyarınca davalı yüklenici menfi zararlarının ödetilmesini de isteyebilir. Menfi zarar uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Somut olayda, davalı yüklenici sözleşme uyarınca dış cephe kaplaması için ölçüm ve çizimler yaptığını, numune ve kalıplar hazırladığını savunmuş ise de, mahkemece bu konuda konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmadan, sadece defter incelemesi yapan mali müşavir bilirkişi raporuna göre değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi doğru olmamıştır....

      Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça sözleşme haklı olarak feshedilmiş ise de, taraflar arasındaki ek sözleşmenin 6. maddesinde, arsanın boş ve temiz olarak teslim edildiğinin belirtilmiş olması karşısında, davalı yüklenicinin gecekondunun kira getirisinden ve inşaat bedelinden sorumlu tutulamayacağı, inşaatın 16 aylık teslim süresi dolmadan davacıların sözleşmenin feshi davasını aşmış oldukları, yeni sözleşmenin imzalanacağı ve inşaatın en az iki yıl süreceği varsayımından hareketle ileriye dönük kira tazminatının bu nedenle talep edilemeyeceği, alacak taleplerinin menfi zarar kapsamına girmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, BK'nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan menfi zarar istemine ilişkindir....

        İddia, toplanan deliller, alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında davacının ... ihtiyacı olan 3 adet kamyonun ve 1 adet lastik tekerlikli loderin kiralanması işinin şartname ve sözleşme esasları dahilinde yaptırılması işine ilişkin olarak taralar arasında 04/03/2019 tarihli sözleşmenin imzalandığı, sözleşmede işin bitiş tarihinin 03/11/2019 olarak kararlaştırılmasına karşın davalı şirketçe süresinden önce davacıya sunulan dilekçe ile sözleşme konusu işe ekonomik nedenlerden dolayı devam edilemeyeceğinin bildirilerek sözleşmenin 13/09/2019 tarihinden itibaren feshi ile ilgili gerekli işlemlerin yapılmasının talep edildiği, davacı tarafından sözleşmenin feshi ve tasfiyesi nedeniyle oluşan zararların tazmini istemi ile eldeki davanın açıldığı, alınan bilirkişi heyet raporuna göre davacının işi davalı nam ve hesabına tamamlanması nedeniyle 236.881,72 TL zararı oluştuğu, davacının sözleşmenin feshi nedeniyle ödediği 337,33 TL pişmanlık zammı...

          Noterliği'nin 22.04.2016 tarihli ve 11609 yevmiye numaralı "Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi"nin feshi nedeniyle uğranıldığı iddia olunan menfi zararın tahsili; karşı dava ise sözleşmenin feshi nedeniyle cezai şart ve yoksun kalınan kar-kazanç kaybının tahsiline isteğine ilişkindir. Davacı-karşı davalılar yüklenici, davalı-karşı davacı şirket ise arsa sahibidir. Mahkemece; sözleşmenin feshinde arsa sahibi davalı-karşı davacı şirketin haksız olduğu gerekçesiyle davacı yüklenicilerin menfi zarar istemlerinin kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiş; karara karşı davalı-karşı davacı arsa sahibi tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

            Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/244 Esas sayılı dava dosyası ile de sözleşmenin feshi ile menfi ve müspet zarar tazmininde bulunduğu, böylelikle tarafların iradelerinin sözleşmenin feshi konusunda birleştiği anlaşıldığından mahkemece sözleşmenin feshi talebinin kabulü gerekirken reddi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA,1.630,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay'daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 20.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              (TMK m.706, BK m.213, TBK. md 237, T.Kanunu m.26 Noterlik Kanunu m.60) ve 6502 sayılı TKHK'nun 41. Maddesi gereğince sözleşmenin geçerliliği için resmi şekle riayet zorunludur. Geçersiz sözleşme yok hükmündedir. Geçersiz sözleşmenin feshi veya geçersiz sözleşmeden dönmek mümkün değildir. Geçersiz sözleşme nedeniyle uygulanması gereken sebepsiz zenginleşme hükümleri olup taraflar ancak geçersiz sözleşme kapsamında verdiklerini talep edebilirler. Sözleşmenin feshi ve sözleşmeden dönme ise; B.K.'nun 125. ve 126. Maddelerinde düzenlenmiş olup; sözleşmenin feshi ve sözleşmeden dönme hükümlerinin uygulanabilmesi kanunun aradığı şekle uygun geçerli bir sözleşmenin kurulmuş olması gereklidir. Bu hükümler borçlunun temerrütü halinde alacaklının haklarına ilişkin düzenlemeler içermektedir. Sözleşmenin geçersizliği ile şekle aykırılığın ileri sürülememesi halininde birbirine karıştırılmaması gerekir....

              Kira sözleşmenin 10. maddesinde "Kiracı kira süresinin bitiminde derhal, sözleşmenin feshi halinde tebligatı müteakip 15 gün içinde taşınmazı tahliye etmek zorundadır. Kiracı taşınmazı tahliye etmezse, 2886 sayılı Kanunun 75. maddesine göre kiracının tahliyesi sağlanacaktır" ve 14. maddesinde '' Kira süresinin sona ermesi veya sözleşmenin feshi halinde taşınmazın idareye teslim edilmeksizin geçen her gün için, cari yıl kira bedelinin %1'i oranında ceza, itirazsız olarak ödenir '' hükmü bulunmaktadır. 2886 Sayılı Devlet İhale Kanununun “Ecrimisil ve Tahliye” başlıklı 75.maddesinin 3 ve 4.fıkrasında; “Kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi halinde, sözleşmede hüküm var ise ona göre hareket edilir. Aksi halde ecrimisil alınır. İşgal edilen taşınmaz mal, idarenin talebi üzerine bulunduğu yer mülkiye amirince en geç onbeş gün içinde tahliye ettirilerek, idareye teslim edilir.” hükmü bulunmaktadır. Bu madde ile tahliye konusunda bir ayrıcalık tanınmıştır....

                Kira sözleşmenin 10. maddesinde "Kiracı kira süresinin bitiminde derhal, sözleşmenin feshi halinde tebligatı müteakip 15 gün içinde taşınmazı tahliye etmek zorundadır. Kiracı taşınmazı tahliye etmezse, 2886 sayılı Kanunun 75. maddesine göre kiracının tahliyesi sağlanacaktır" ve 14. maddesinde '' Kira süresinin sona ermesi veya sözleşmenin feshi halinde taşınmazın idareye teslim edilmeksizin geçen her gün için, cari yıl kira bedelinin %1'i oranında ceza, itirazsız olarak ödenir '' hükmü bulunmaktadır. 2886 Sayılı Devlet İhale Kanununun “Ecrimisil ve Tahliye” başlıklı 75.maddesinin 3 ve 4.fıkrasında; “Kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi halinde, sözleşmede hüküm var ise ona göre hareket edilir. Aksi halde ecrimisil alınır. İşgal edilen taşınmaz mal, idarenin talebi üzerine bulunduğu yer mülkiye amirince en geç onbeş gün içinde tahliye ettirilerek, idareye teslim edilir.” hükmü bulunmaktadır. Bu madde ile tahliye konusunda bir ayrıcalık tanınmıştır....

                  Mahkemece, takibe konu senette davacının kefil olduğu, kira sözleşmesinde 2000 USD’lik senedin yer aldığı, 04.03.2005 tarihli protokolde borçların ibra edildiği, sözleşmenin feshedildiği, kira bedelleri karşılığı alınan bonoların da kiracıya teslim edildiğinin belirtildiği, bu suretle sözleşmenin feshiyle kefilin kefaleti sona ereceğinden davacının icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 13.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu