Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi başlıklı 9.maddesinde taraflardan herhangi birisinin sözleşme bitiş tarihinden doksan gün öncesine kadar sözleşmenin feshedileceğini diğer tarafa TTK.'...

. madde uyarınca sözleşmenin feshini mutabakatla fesih oluşturulmaz ise 4 aylık ek süre talebi ile teminat mektubunun paraya çevrilmemesinin talep edildiği, asıl davanın 27/05/2015 tarihli dava dilekçesi ile sözleşmenin feshi talepli olarak açıldığı, daha sonra 09/07/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile sözleşmenin öncelikli olarak uyarlanması mümkün olmaması halinde mahkemece feshinin talep edilidiği, bu arada asıl davada davalı yanca 22/06/2015 tarihli 15 gün süreli fesih ihtarının asıl davada davacı yana gönderildiği, 05/08/2015 tarihli yazı ile da sözleşmenin 31/07/2015 tarihinde sona erdiğinin bildirildiği anlaşılmış olup gelinen aşamada sözleşmenin ayakta olmadığı anlaşıldığındna mahkemece asıl davada uyarlamanın mümkün olmadığına dair görüşü doğrudur....

    Mahkemece toplanan delillere göre; davacı-karşı davalının dayanmış olduğu 27.11.2006 tarihli sözleşmenin davalı-karşı davacı tarafça imzalanmadığı, taraflar arasında düzenlenen 01.03.2007 tarihli sözleşmenin geçerli ve bağlayıcı olduğu,sözleşmenin 3/f maddesi uyarınca sözleşmenin belirli yerlerde tütün ürünleri satışını yasaklayan yasanın yürürlüğe girdiği 19.05.2008 tarihinde münfesih sayılacağı, davacı-karşı davalının 22.05.2008 tarihinden itibaren davalı-karşı davacıdan sigara alımına son verdiği, davacı-karşı davalının verilmeyen hizmet bedeline ilişkin fatura düzenlemesinin kendisine alacak hakkı vermeyeceği, karşı davada icra takibine konu iki adet faturanın da yine sözleşmenin münfesih sayıldığı tarihten sonrasına ait hizmet bedeli karşılığı olarak düzenlendiği, bu talebin de haksız olduğu, söz konusu icra takip dosyasında davalı-karşı davacının takip bedelini 28.01.2009 tarihinde ödemiş olduğu ve 10.000,00 TL alacak talebinin haklı olduğu, ancak ıslah tarihi itibariyle istirdat...

      Hukuk Dairesi'nin 07.06.2011 tarihli kararıyla, her ne kadar sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereğince kural olarak sözleşmenin iptalini ancak sözleşmenin tarafları isteyebilir ise de, dava edilen sözleşme mutlak butlanla malûl ise ilgili kişilerin bu sözleşmenin yokluğunun tespitini isteyebilecekleri, davacı tarafından söz konusu sözleşmenin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesinin emredici mahiyetteki hükümlerine aykırı olarak yapıldığı ileri sürüldüğüne göre, mahkemece davacının böyle bir davayı açabileceği ve şayet sözleşme yok hükmünde ise sözleşmenin yapılmasındaki sakatlığın icazet yoluyla varlık kazanamayacağı hususu nazara alınarak, neticesine göre karar vermek gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, yoklukla malûl olduğu ileri sürülen 31.03.2004 tarihli sözleşme genel kurul kararına dayalı olarak düzenlenmemiş ise de, daha sonra yapılan ilk genel kurul toplantısında müzakere edilerek oy...

        Hukuk Dairesinin 07.06.2011 tarihli kararıyla, her ne kadar sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereğince kural olarak sözleşmenin iptalini ancak sözleşmenin tarafları isteyebilir ise de, dava edilen sözleşme mutlak butlanla malûl ise ilgili kişilerin bu sözleşmenin yokluğunun tespitini isteyebilecekleri, davacı tarafından söz konusu sözleşmenin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesinin emredici mahiyetteki hükümlerine aykırı olarak yapıldığı ileri sürüldüğüne göre, mahkemece davacının böyle bir davayı açabileceği ve şayet sözleşme yok hükmünde ise sözleşmenin yapılmasındaki sakatlığın icazet yoluyla varlık kazanamayacağı hususu nazara alınarak, neticesine göre karar vermek gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, yoklukla malul olduğu ileri sürülen 31.03.2004 tarihli sözleşme genel kurul kararına dayalı olarak düzenlenmemiş ise de, daha sonra yapılan ilk genel kurul toplantısında müzakere edilerek...

          Mahkemeden sözleşmenin feshi talep edilebilmesi için sözleşmede imzası bulunan tüm maliklerin davayı birlikte açmaları ya da davalı safhında bulunmaları gerekir. Sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ise sözleşmede yer alan herhangi bir akit tarafından açılabilir. Yani arsa sahiplerinden bir tanesi sözleşmenin geçersizliği yönünde dava açabilir....

            verilen sürede inşaata başlanmaması üzerine 01.03.2012 tarihinde gönderdikleri ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini bildirdiklerini ve tespit yaptırdıklarını, davalının sözleşmeden önce şartları bildiğini, inşaat engellerinin kendilerine bildirilmeyerek ancak ihtar sonrası dile getirildiğini belirterek, sözleşmenin 8. maddesinde belirlenen 200.000,00 ABD Doları cezai şart bedelinin ve şimdilik 10.000,00 TL menfi zararlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....

              Davalı vekili, görev itirazında bulunarak, sözleşmenin imzalandığı anda taşınmazların bulunduğu alanda imar planının mevcut olduğunu, sözleşmenin imzalanmasından sonra imar planlarının iptal edildiğini, kaldı ki işbu mahkeme kararının da Danıştay incelemesinde olup henüz kesinleşmediğini, diğer paydaşlarla sözleşme imzalanmamış olmasının sözleşmenin geçerliliğine engel teşkil etmeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir....

                Bu durumda, taraflar arasındaki sözleşmenin baştan geçersiz kabul edilmesi ve anılan ihtarnamelerin temerrüde düşürücü nitelikte olmadığının kabulü mümkün değildir. O halde, sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesinde davalı ...'ın kusurlu olduğunun tespiti hatalı olmuştur. Bununla birlikte, davacılar sözleşmenin feshini talep etmişlerdir. Anılan sözleşmeye konu taşınmaz, dava dışı arsa sahiplerince açılan ortaklığın giderilmesi davası sonucu satılarak, dava konusu sözleşmenin ifası imkansız hale gelmiş olmakla, kusur durumuna bakılmaksızın taraflar arasındaki 27.06.2006 tarihli sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, mahkemece ortak kusurdan bahsedilerek, fesih talebinin reddedilmesi suretiyle sözleşmenin ayakta tutulması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, kararın bozulması gerekmiştir....

                  Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki 08/06/2012 günlü sözleşmenin 5. maddesine göre sözleşmenin 1 Temmuz 2012 tarihinden başlamak üzere 30 Haziran 2013 tarihine kadar 1 yıl için geçerli olduğu, davacının dayandığı ...adına ... adına... tarafından imzalanan el yazılı metinde; sözleşmenin 1 Temmuz 2012-30 Haziran 2014 tarihleri arasında geçerli olacağının kararlaştırıldığı, aralarında davacının isminin de geçtiği Telegol ekibine verilecek aylık 225.000 TL maaş ödemesi koşulunu kapsadığı, sözleşmenin sonunda diğer hususların ana sözleşmede belirleneceği belirtildiğinden bu son cümleden bunun asıl sözleşmeden önce düzenlendiğinin anlaşıldığı, davalı vekilinin sözleşmenin bir yıl için yapıldığını, daha sonra ekonomik nedenlerle programın kaldırılmasının gündeme geldiğini ve programın akıbetinin netlik kazanmasına kadar davacının yorum yapmaya devam ettiğini belirttiği, sözleşmenin 4/14 maddesinde...

                    UYAP Entegrasyonu