Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

f. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun, "Seçimlik Haklar" kenar başlıklı125 inci maddesi şöyledir: "Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir."...

    Bilirkişi kurulu 30/12/2021 tarihli ek raporları ile yapılan değerlendirme ile özetle; nihai takdir ve değerlendirmesi mahkemeye ait olmak üzere; Daha önceki bilirkişi kök raporunda açıklanan hususlar doğrultusunda, görüşlerinde bir değişiklik olmadığı, Türk Borçlar Kanunu'nun 125.maddesinde; Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler....

      İmkânsızlık kavramından farklı olan aşırı ifa güçlüğüne dayanan uyarlama isteminin temeli, Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kurallarıdır. Ancak, sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması ya da dönme hakkının kullanılması, şu dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlıdır. a.Sözleşmenin yapıldığı sırada, taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum ortaya çıkmış olmalıdır. b.Bu durum borçludan kaynaklanmamış olmalıdır. c.Bu durum, sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmiş olmalıdır. d.Borçlu, borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olmalıdır. Maddeye göre, uyarlamanın bütün koşulları gerçekleşmişse borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteyebilir....

      Ancak davacının talep etmişi olduğu sözleşmenin davalı şirket tarafından ifa edilmemesinden kaynaklı müvekkilinin 2018 yılı Haziran ayının ilk haftası ile dava tarihine kadar olan sürede makinayı çalıştıramadığı ve kiralayamadığından elde edemediği kiralama bedeline ilişkin tazminat talebinin müspet zarar kapsamında olup sözleşmeden dönme halinde ancak menfi zararların talep edilebileceği, müspet zararın istenemeyeceği gerekçesiyle müspet zarara ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekir. Vekalet ücretine ilişkin istinaf istemine gelince; 6100 sayılı HMK'nın 331/2. maddesi hükmü, aynı kanunun 326. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, görevsizlik kararı verilmesi ve davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde, görevli mahkemece, yargılama giderlerinin esas yönünden aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına hükmedileceği biçiminde yorumlanmalıdır....

      Maddesi uyarınca sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü sonucunu doğurur.Taraflardan biri sözleşmenin kurulduğu anda borçlandığı edimin ifasının imkansız olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyor ise sözleşme batıl olsa bile bu davranışı sözleşme öncesi yani culpa in contrahendo sorumluluğu oluşturduğundan karşı tarafın batıl sözleşme nedeni ile uğradığı menfi zararı gidermek zorundadır. Sözleşmenin yapılmasından sonra davalının taahüdünü yerine getirmesine engel nitelikte mevzuat değişikliği olmamıştır. Bu hali ile sözleşmede başlangıçtaki imkansızlık hali bulunmamaktadır. Sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlali ; kusurlu ifa imkansızlığı , borcun hiç ifa edilememesi , ve temerrüttür. Kusurlu sonraki ifa imkansızlığı sözleşmenin geçerli olarak kurulmasından sonra borçlunun kusurlu bir davranışı yüzünden edimin sürekli ve kesin olarak yerine getirilmesinin mümkün olmamasıdır....

      Bu itibarla kabul edilen bedele dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi yerine sözleşmenin ifa tarihinin faiz başlangıcına esas alınması usul ve yasaya aykırı olmuş ve bozmayı gerektirmiş ise de düşülen bu hatanın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HUMK'nın 438/VII. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur. SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca mahkeme kararının hüküm fıkrasının ikinci satırında yer alan “sözleşmenin ifa tarihi olan 30.07.2003” kelime ve tarih dizisinin hükümden çıkartılarak yerine “dava tarihi olan 23.06.2005” kelime ve tarih dizisinin yazılmasına, kararın değiştirilen bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı-k.davacı .... Konut Yapı Kooperatif'ine geri verilmesine, 20.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında akdolunan bayilik sözleşmesi kapsamında müvekkilinin edimlerini ifa ettiği halde davalı yanca sözleşmenin hükümlerine aykırı olarak akdin haksız şekilde feshedildiğini, davalının sözleşme hükümlerine aykırı şekilde müvekkilinin bayilik yürüttüğü yer olan Ankara'da bayilik vererek satışlar gerçekleştirdiği gibi ayrıca müvekkilinin bazı malzemelerin iadesine ilişkin iade faturaları düzenlenmesinden kaynaklanan 24.580,10 TL davalıdan alacaklı bulunduğunu belirterek davalı tarafından akdin haksız fesih edildiğinin tespitiyle, iade faturasından kaynaklanan 24.580,10 TL alacağın ve davalının sözleşmenin 3. maddesine aykırı olarak müvekkilinin satış bölgesinde gerçekleştirdiği satışlar nedeniyle oluşan kar kaybı için 600.000,00 YTL alacağın şimdilik 75.000,00 TL. bir kısmının davalının temerrüde düştüğü 31.10.2006 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini...

          Maddesi uyarınca sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü sonucunu doğurur.Taraflardan biri sözleşmenin kurulduğu anda borçlandığı edimin ifasının imkansız olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyor ise sözleşme batıl olsa bile bu davranışı sözleşme öncesi yani culpa in contrahendo sorumluluğu oluşturduğundan karşı tarafın batıl sözleşme nedeni ile uğradığı menfi zararı gidermek zorundadır. Sözleşmenin yapılmasından sonra davalının taahüdünü yerine getirmesine engel nitelikte mevzuat değişikliği olmamıştır. Bu hali ile sözleşmede başlangıçtaki imkansızlık hali bulunmamaktadır. Sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlali; kusurlu ifa imkansızlığı, borcun hiç ifa edilememesi ve temerrüttür. Kusurlu sonraki ifa imkansızlığı sözleşmenin geçerli olarak kurulmasından sonra borçlunun kusurlu bir davranışı yüzünden edimin sürekli ve kesin olarak yerine getirilmesinin mümkün olmamasıdır. Kusurlu sonraki ifa imkansızlığı tabii, fiili veya hukuki sebeplere dayanabilir....

            Maddesi uyarınca sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü sonucunu doğurur.Taraflardan biri sözleşmenin kurulduğu anda borçlandığı edimin ifasının imkansız olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyor ise sözleşme batıl olsa bile bu davranışı sözleşme öncesi yani culpa in contrahendo sorumluluğu oluşturduğundan karşı tarafın batıl sözleşme nedeni ile uğradığı menfi zararı gidermek zorundadır. Sözleşmenin yapılmasından sonra davalının taahüdünü yerine getirmesine engel nitelikte mevzuat değişikliği olmamıştır. Bu hali ile sözleşmede başlangıçtaki imkansızlık hali bulunmamaktadır. Sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlali; kusurlu ifa imkansızlığı, borcun hiç ifa edilememesi ve temerrüttür. Kusurlu sonraki ifa imkansızlığı sözleşmenin geçerli olarak kurulmasından sonra borçlunun kusurlu bir davranışı yüzünden edimin sürekli ve kesin olarak yerine getirilmesinin mümkün olmamasıdır. Kusurlu sonraki ifa imkansızlığı tabii, fiili veya hukuki sebeplere dayanabilir....

            Davalı sözleşmenin 4.1 maddesi gereği üzerine düşen nakit ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. 6098 sayılı TBK'nun 97. maddesi ile " Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir." düzenlemesine yer verilmiştir. Bu durumda davalı, davacının ürünü üretme ve teslim etme borcunu ifa etmesini bekleyemez. Dolayısıyla, davacı aleyhine sözleşmenin 5.2 maddesi koşulları gerçekleşmemiş olup, davalı çek bedelini iade ile yükümlüdür. Her ne kadar davacı tarafından 73.000 TL'nin 20/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsil talep edilmiş ise de, davalının bu tarih itibariyle temerrüde düştüğü dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Davacı tarafından davalıya 73.000 TL'nin 3 gün içinde ödenmesi için .......

              UYAP Entegrasyonu