Taraflar arasında 01.09.2015 ve 01.03.2016 başlangıç tarihli hasılat kira sözleşmesi imzalanmış olup, dava, bu sözleşmelerin ifa edilmemesinden dolayı davacının uğramış olduğu müspet zararın tazmini istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK 4/1- a maddesi gereğince kira ilişkisinden kaynaklanan tüm uyuşmazlıklara bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine ait olup mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken esasa ilişkin karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenle taraf vekillerinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
GEREKÇE : Dava, Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak davasıdır. Taraflar arasındaki ihtilafın; Taraflar arasında 03/03/2017 tarihinde imzalanan malzemeye bağlantılı sözleşme gereği tarafların edimlerini yerine getirip getirmediği, sözleşmeye göre alacaklı (davacı) ve borçlu (davalı) temerrüde düşüp düşmedikleri, her iki taraf içinde ifa zamanı dikkate alındığında temerrüd koşullarının oluşup oluşmadığı, davacının teslim edilmediğini iddia ettiği malzemelerin aynen ifasını veya rayiç değerlerinin talep edip edemeyeceği, BK 138. maddesi gereğince aşırı ifa güçlüğü şartlarının oluşup oluşmadığı, noktasında toplanmıştır....
Borçlar Kanununun 158. maddesinde ceza ile ifa arasındaki ilişkiye göre, birbirinden farklı üç tür cezai şart düzenlenmiştir. Bunlar; seçimlik cezai şart, ifaya eklenen cezai şart ve ifayı engelleyen (dönme cezası) cezai şarttır. Bu terimler yasada yer almamış olsa da, gerek öğretide ve gerekse uygulamada benimsenmiştir. Eğer ceza “akdin icra edilmemesi (ifa edilmemesi) veya natamam olarak ifası (noksan olarak ifası) halinde tediye edilmek (ödenmek) üzere kabul edilmişse…” (B.K. m.158/I) seçimlik ceza-seçimlik yetki söz konusudur. Borçlar Kanununun m.158/I’deki “akdin icra edilmemesinden” maksat, borcun ifa edilmemesi “akdin natamam olarak icrasından“ maksat ise borcun her türlü kötü ifasıdır. O halde, asıl borcun ifa edilmesi veya gereği gibi ifa edilmesini kuvvetlendirmek için ceza anlaşması yapılmışsa bu tür bir ceza seçimlik cezadır. Seçimlik ceza nerede ise bütün borca aykırılık halleri için kararlaştırılabilir....
Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.). Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir." (Örnek: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 05.07.2006 tarihli, 2006/13-499 Esas, 2006/507 Karar sayılı ilâmı)....
tedbirler alınması sonucu aşırı ifa güçlüğü düzenlemesinin tatbikinin zorunlu olduğu, değişen durumların, sözleşmede adaletini bozduğu, kazanç paylaşma amacıyla kurulmuş bir tüzel kişinin bu amacını gerçekleştirebilmesi faaliyetlerine devam edebilmesi için yüz yılda bir ortaya çıkan bu buhranın etkilerini azaltmak maksadıyla aşırı ifa güçlüğüne dayalı önlemleri alması gerektiği, aşırı ifa güçlüğü nedeniyle bozucu yenilik doğuran hakkın kullanımının yasaya uygun düştüğü, sözleşmenin 4....
verilmesine, davacının sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan zarar talebinin reddine karar verilmiştir....
Maddenin uygulanması bakımından erken tahliye şartının somut olayda gerçekleşmemiş olduğu, kaldı ki davacının kendi alanından kaynaklanan bir ifa engeli sebebiyle edimini yerine getiremeyecek durumda olduğu tespit edilmiştir. Tarafların iddiaları, alınan bilirkişi raporları ve yapılan yargılamaya göre dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davacı, davalının sözlü askıya alma talebi üzerine 10/08/2019 tarihinden itibaren çalışmaya ara verdiğini ve neden belirilmeksizin 2020 yılında ise sözleşmenin yenilenmediğini iddia etmiş olsa da yapılan tahkikat neticesinde davacının hizmet verdiği ... plakalı aracın 01/07/2019 tarihinde KTK Ek-2/3-A maddesi gereği cezai işlem uygulanarak otoparka çekildiği, davacının bu sebeple edimini yerine getiremediği ve kendisinden kaynaklanan bir ifa engelinin oluştuğu ayrıca davalı yanın ikame araç kullanımına zorlanamayacağı sözleşmede buna ilişkin bir madde olmadığı tam tersi sözleşmenin 10....
Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....
Dolayısı ile davacının; sözleşmenin ifa edildiği 01.01.2016 ile 31.12.2017 tarihleri arasında asgari ücrette aşırı artış olduğu gerekçesiyle sözleşmenin uyarlanarak fiyat farkı ödenmesi talebi ülkenin ekonomik durumu, sözleşmenin süresi ve niteliği, sözleşme ediminin ifa edilmesi, asgari ücretin önceki yıllardaki artış oranı ile 2016 yılındaki artış oranı arasındaki fark ile yine sözleşmeye göre davacının yararlandığı SGK pirim desteği dikkate alındığında sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında olan dengenin sonradan şartların değişmesi ile büyük ölçüde davacı aleyhine katlanılamayacak derecede bozulduğunun ve sözleşmenin temelinden çökmüş sayılacağının kabulü hukuken mümkün olmadığından, yani davacı tarafından sözleşme edimi ifa edilip yerine getirildiğinden ve davacının edimi ifa ederken aşırı ifa güçlüğü içinde olduğuna ilişkin dosyada somut hiç bir delil bulunmadığından yine sözleşmede fiyat farkının ödenmeyeceğine ilişkin düzenlemenin bulunması ve sözleşmenin personel alımına...
f. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun, "Seçimlik Haklar" kenar başlıklı 125 inci maddesi şöyledir: "Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir."...