Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk dairesi tarafından ibra sözleşmesi ve tarafların iradeleri esas kabul edilerek bu yönde hüküm kurulmuş olsa da tüketici yasasında cayma hakkı, sonuçları ve sınırları kanunda emredici bir şekilde düzenlenmiştir. 6502 sayılı TKHK'nın 43.maddesinde cayma hakkı, 45.maddesinde ise sözleşmeden dönme hususu düzenlenmiştir. Buna göre :"MADDE 45 – (1) Ön ödemeli konut satışında, devir veya teslim tarihine kadar tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı vardır. Sözleşmeden dönülmesi durumunda satıcı; konutun satışı veya satış vaadi sözleşmesi nedeniyle oluşan vergi, harç ve benzeri yasal yükümlülüklerden doğan masraflar ile sözleşme bedelinin yüzde ikisine kadar tazminatın ödenmesini isteyebilir. (2) Satıcı, yükümlülüklerini hiç ya da gereği gibi yerine getirmezse tüketiciden herhangi bir bedel talep edemez....

Sözleşmenin direngen olmayan tarafı, her zaman edimin ifasını ve gecikme nedeniyle oluşan zararının giderilmesini veya sözleşmenin yerine getirilmesinden ve gecikme nedeniyle tazminat isteminden vazgeçtiğini hemen bildirerek, edimin ifa olunmaması ve bu kapsamda borcun ödenmemesinden doğan zararı için tazminat isteyebilir ya da sözleşmeyi feshedebilir. Bu seçimlik haklardan birisi sözleşmenin geriye etkili olarak feshidir. Dönme veya fesihten bahsedilmeksizin devredilen tapuların iptali ve tescil istenmiş ise, bu istemin sözleşmeden dönme veya fesih istemini de içerdiğinin kabulü gerekir. Davacı tarafça önce sözleşme ayakta tutularak yoksun kalınan kâr istenmiş ise de daha sonraki ıslah dilekçesi ile bu hakkından vazgeçilerek, fesih hakkı kullanılmıştır....

    Sözleşmenin 12. ve 14. maddelerinde düzenlenen alıcının sözleşmeyi fesih ve sözleşmeden dönme hakkının artık sözleşme hükmü haline getirildiği, 3.4.Davacıların sözleşmeden dönme (m.14) ve sözleşmeyi fesih (m.12) haklarını haiz oldukları, 3.5.Davalının temerrüt tarihinin; asıl dava bakımından 04/08/2019, birleşen davalar bakımından 06/08/2019 olduğu, 3.6. Davacıların sözleşmeden dönme (m. 14) haklarını mı yoksa sözleşmeyi fesih (m. 12) haklarını mı kullandıklarına ilişkin takdirin tamamen Sayın Mahkemeye ait olduğu ve buna göre davacılara iade edilecek tutarların hesaplamasında: 3.6.1.Sözleşmenin 14. maddesine göre bağımsız bölümlerin satış vaadi sözleşmesi nedeniyle oluşan vergi, harç ve benzeri yasal yükümlülüklerden doğan masraflar ile %8 tazminatın mahsup edileceği, 3.6.2....

      Ahde vefa ilkesinin sonucu olarak taraflar, serbest iradeleriyle meydana getirdikleri sözleşmelere aynen uymakla yükümlüdürler. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 131 ve müteakip maddelerinde, borçların ve borç ilişkilerinin sona erme halleri belirlenmiş, 138. madde de, aşırı ifa güçlüğü başlığı ile '' sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca ön görülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini, dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa, borçlunun hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde, sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğu'' hüküm altına alınmıştır....

        haklı kılacak nitelikte olmadığını, bu ayıplar nedeniyle sözleşmeden dönülmesinin satıcı açısından telafisi güç zararlar doğuracak olması nedeniyle TBK ve CISG tarafından ağır koşullara bağlandığını, satıcının servis taleplerini süresinde yerine getirmesi nedeniyle davacının iddialarının yersiz olduğunu, sözleşmenin mümkün oldukça ayakta tutulmasının CISG 25. maddesi hükmünün gereği olduğunu, satıcının dönme hakkı olduğu kabul edilse dahi bu beyanının 06.02.2012 tarihinde ileri sürülmesinin CISG'nin 49/2.maddesine açıkça aykırı olduğunu, anılan hükümde ayıpların önceden bilinmesi halinde dönme iradesinin makul sürede ileri sürülmesi gerektiğinin belirlendiğini, ayıbın varlığının 29.12.2011 tarihinde bilinmesine rağmen bir ay sonra 06.02.2012 tarihinde ileri sürülmesinin makul sayılamayacağını, TBK'nın 227.maddesinde de seçimlik haklarla ilgili paralel bir düzenleme yapıldığını, edimlerin karşılıklı ifa edilmesi nedeniyle artık sözleşmeden kaynaklı bir zararın bulunduğunun kabul edilemeyeceğini...

          seçeneklerinin davacıya sunulduğunu, nitekim satıcının teknisyenleri tarafından Türkiye'de 29.12.2011 ve 13.02.2012 tarihinde yapılan tespitlerde, emtianın onarılabileceğinin belirlendiğini, makine üzerinde yapılan onarımlarla ayıpların giderildiğini, düzeltilmediği iddia edilen ayıpların sözleşmeden dönmeyi haklı kılacak nitelikte olmadığını, bu ayıplar nedeniyle sözleşmeden dönülmesinin satıcı açısından telafisi güç zararlar doğuracak olması nedeniyle TBK ve CISG tarafından ağır koşullara bağlandığını, satıcının servis taleplerini süresinde yerine getirmesi nedeniyle davacının iddialarının yersiz olduğunu, sözleşmenin mümkün oldukça ayakta tutulmasının CISG 25. maddesi hükmünün gereği olduğunu, satıcının dönme hakkı olduğu kabul edilse dahi bu beyanının 06.02.2012 tarihinde ileri sürülmesinin CISG'nin 49/2.maddesine açıkça aykırı olduğunu, anılan hükümde ayıpların önceden bilinmesi halinde dönme iradesinin makul sürede ileri sürülmesi gerektiğinin belirlendiğini, ayıbın varlığının 29.12.2011...

          "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri tapuda pay devrini içerdiğinden tek taraflı irade beyanı ile feshi mümkün değil ise de; davacının inşaata başlamaması nedeniyle arsa sahiplerinin başka bir yüklenici ile sözleşme yaparak inşaatı yaptırdıkları, bu suretle taraflar arasındaki sözleşmenin eylemli olarak sona erdirildiği gibi davacı tarafça, dava tazminata dönüştürüldüğünden fesih konusunda tarafların iradelerinin birleştiği, dosya kapsamındaki deliller ve alınan bilirkişi raporu ile davalılar sözleşmeden dönme ve fesihte haklı olup bu halde davacı yüklenicinin kâr kaybı isteminde bulunamayacağının...

            Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davalı arsa sahibinin sözleşmeden caydığı, sözleşmenin 14. maddesinde dönme cezasının düzenlendiği, BK'nın 161/son maddesi gereğince hakimin fahiş gördüğü cezadan indirim yapabileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1)Dava, davacı yüklenici ile davalı arsa sahibi ve dava dışı arsa sahipleri arasında imzalanan 02.07.2004 günlü düzenleme şeklindeki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden, davalı arsa sahibinin haksız yere vazgeçmesi nedeniyle, sözleşmede belirlenen cayma cezasının tahsili istemine ilişkindir. Eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türü olan bu sözleşmelerin feshi, tek taraflı irade beyanı ile değil; mahkeme kararıyla veya sözleşmenin tüm taraflarının iradelerinin birleşmesi ile mümkündür....

              nun 125.maddesi kapsamında borçlunun temerrüdü nedeniyle sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullanmış olması nedeniyle davalıya ödediği bedeli geri isteyebileceği anlaşılmakla davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı; 1)Davalı vekilinin Manisa 3....

              Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre taraflar arasında yapılan sözleşmenin asli temel edimi biçerdöverin satışı karşılığında bedelin ödenmesi olduğu, davacı tarafın sözleşmeden dönme gerekçesi olarak gösterdiği, biçerdöverin mekanik malzemelerinin teslimi hususunun ikinci tali bir edim olup, borçlu tarafa sözleşmeden dönme hakkı veremeyeceği, bu itibarla sözleşmeden doğan borçlarının halen devam ettiği, ayrıca B.K.’nun 106. maddesi uyarınca davacı tarafın davalıya sözleşmeden doğan borcunu ifa etmesi için herhangi bir ihtarda da bulunmadığı, ihtar şartı yerine getirilmeden sözleşmeden dönülemeyeceği, tanık beyanlarından biçer döverin satıldığı gün ve sonrasında davalının biçerdöverin üzerinden çıkan orijinal mekanik aksamı davacılara sunduğu halde davacıların almadıklarının anlaşıldığı, davacı tarafın mekanik aksam teslim edilmediğinden biçerdöverden randıman alınmadığına dair beyanının doğru olmadığı, borçların ödenmesine yönelik olarak düzenlenen borçların...

                UYAP Entegrasyonu