Rekabet yasağı sözleşmesinin bu yönden geçerli olduğu kabul edilse dahi, sözleşmesinin davalının ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek şekilde düzenlendiği, yer, zaman ve işin türü olarak bir sınırlandırma içermediği, süresinin yasaya aykırı olarak 2 yıldan fazla olduğu, davacının kazancını animatörlük yaparak kazandığı, bu işin davalının mesleği olduğu, rekabet yasağı kaydının, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olacağı, bu itibarla bu yönden de geçerli bir rekabet yasağı sözleşmesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır....
İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur. Rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir. Türk Borçlar Kanunu'nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır. Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir....
Taraflar arasındaki ... tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin eki niteliğindeki taahhütnamede, "görevim gereği bana şirketçe sağlanan ve işyerinde bulunmam dolayısıyla elde ettiğim ticari önem taşıyan, üçüncü şahıslarda paylaşılması halinde şirketin ortaklarının veya müşterilerinin doğrudan yada dolaylı olarak zarar görebileceği her türlü bilgiyi gizlilik içinde tutacağımı, şirketle herhangi bir sebeple ilişiğimin kesilmesinden itibaren bunları en az üç yıl süre ile hiç bir şekilde üçüncü şahıslara ifşa etmeyeceğimi ve haksız rekabet ortamı yaratacak çalışmalar bulunmayacağımı..." şeklindeki ve aynı tarihli rekabet yasağı-sır saklama yükümlülüğü başlıklı belgeye göre rekabet yasağı ve sır saklama yükümlülüğünün ihlali halinde aylık brüt maaşının 4 katı cezai şart ödeyeceğinin taahhüt edildiği görülmüştür....
Bu haliyle rekabet yasağı sözleşmesindeki rekabet yasağı kaydı anılan Kanuni düzenlemeye uygun olup geçerlidir.Dosya kapsamı itibariyle davacı ile dava dışı-----firmasının her ikisinin de ----- İlinde, aynı sektörde faaliyet gösteren ve aynı müşteri çevresini hedefleyen rakip firmalar olduğu anlaşılmaktadır.Zaman yönünde rekabet yasağı incelendiğinde, TBK’da öngörülen 2 yıllık azami altında bir süre ile sınırlamanın getirildiği görülmekle, rekabet yasağının süre bakımından kanuna aykırı olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.Davalı taraf, rekabet yasağı sözleşmesiyle hizmet sözleşmesinden sonra 1 yıl süre ile işverenin iş alanına giren başka bir rakip işletmede çalışmayacağını taahhüt etmesine rağmen, davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren rakip firmada, iş akdinin sona erdiği tarihten itibaren 1 yıl geçmeden ve çok kısa bir süre sonra çalışmaya başlayarak rekabet yasağı sözleşmesini ihlal ettiğine göre TBK'nın 446. maddesi uyarınca rekabet yasağının bağlandığı cezai şarttan sorumludur.Davacı...
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı gereklidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır. Madde açık hükmünden de anlaşıldığı üzere, rekabet yasağı ihlalinin gerçekleşebilmesi için, davalı işgörenin eylemleri ile davacı işverene önemli ölçüde zarar verilmesi veya bu zarar ihtimalinin bulunması şarttır....
bir çıkarı bulunduğunu, iş sözleşmesi ile getirilen yükümlülüklerden birisinin de rekabet etmeme ve işverene sadakat borcu olduğunu, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçinin rekabet yasağına ilişkin hükümlerin devreye gireceğini, müvekkilinin telekomünikasyon alanında faaliyet gösterdiğini, rekabet yasağının amacının işverenin menfaatlerinin korunması olduğunu, Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere somut olayda davalı işçinin hizmet akdini feshetmesinden sonra belirli süre başka yerde çalışmayı yasaklayan (rekabet yasağı şartı) sözleşme hükmüne aykırılık içeren davranışta bulunması (iş sözleşmesini haklı neden olmaksızın feshederek rekabet yasağı hükümlerine aykırı davranması) nedeniyle sözleşmede öngörülen cezai şartın ve ayrıca tazminatın ödenmesine karar verilmesi gerektiğini iddia ederek, sözleşmede öngörülen cezai şart ve ayrıca tazminat tutarı olarak şimdilik 1.000 TL’nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur. Rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir. Türk Borçlar Kanunu'nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır. Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir. (Yargıtay 9....
İşçi işe alındığı andan işten çıkarılacağı ana kadar işverene karşı rekabet yapamaz. Zira, söz konusu zaman parçası içinde yapılmış rekabet sadakat borcuna aykırılık oluşturur. Hizmet sözleşmesinin devam ettiği dönem için ayrıca bir rekabet yasağı sözleşmesinin akdedilmesine gerek yoktur. İşçinin İş Kanununun 25./II. b,d ve e bentleri gereğince doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması sadakat borcunun ihlali olarak kabul edilmiş; bu halde işverenin iş akdini feshedebileceği gibi tazminat da isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Buna karşılık taraflar, sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmü iş akdine koyabilecekleri gibi bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) de yapabilirler. İş akdi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmeme borcu, ancak böyle bir yükümlülük sözleşme ile kararlaştırıldığı takdirde söz konusu olabilir (Prof. Dr. S. Süzek, İş Hukuku, Beta Yayınları, 2005, S:277)....
Dava, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacağına ilişkin olup Dairemizin 01.06.2021 tarihli bozma ilâmında da detaylı olarak açıklandığı gibi somut olayda uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan 6098 sayılı Kanun'un 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir. Dairemizin önceki kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonraki dönem bakımından rekabet yasağına aykırılıktan kaynaklanan cezai şart ve tazminat davalarının ticari dava olduğu belirtilmiş ise de konunun yeniden değerlendirilmesi sonucunda görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu belirlendiğinden önceki karardan dönülmüştür....
Dava, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacağına ilişkin olup Dairemizin 01.06.2021 tarihli bozma ilâmında da detaylı olarak açıklandığı gibi somut olayda uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan 6098 sayılı Kanun'un 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir. Dairemizin önceki kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonraki dönem bakımından rekabet yasağına aykırılıktan kaynaklanan cezai şart ve tazminat davalarının ticari dava olduğu belirtilmiş ise de konunun yeniden değerlendirilmesi sonucunda görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu belirlendiğinden önceki karardan dönülmüştür....