Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, müvekkili tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalanan aracın park halinde bulunduğu sırada davalı ... tarafından lastiklerinin kesilerek hasar verildiğini hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini ileri sürerek asıl ve birleşen davada toplam 7.262,00.-TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ...'e usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir. Mahkemece davalının haksız fiili neticesi meydana gelen zararı ödeyen sigortanın sigortalının halefi olarak talep ettiği tazminat bedeline ilişkin davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir....

    Hukuk Dairesinin 16.04.2015 tarih, 2015/9825 Esas, 2015/13876 Karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere davalı personelin vakfın organı olduğunun veya vakıfla arasında hizmet akdinin bağımlılık unusurunun bulunduğunun ya da kişi-organ olarak çalıştığının da ileri sürülmediği, davanın TTK 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan bizatihi ticaret mahkemesinde görülmesi gereken davalardan olmadığı gibi tarafların tacir olmaması nedeniyle mahkemenin görevli olmadığı; davalı personele ödenen primlerin rücuan tahsili talep edilmesine göre olayda işçi işveren ilişkisi nedeniyle davanın iş mahkemesinin görevi kapsamına girdiğininin anlaşılması karşısında davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir....

    Eldeki dosyada, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı işveren şirketin %60, işveren şirket kusuru içinde olmak üzere, davalı işveren yetkilisi ...’nın %5, kazalı sigortalının %40 kusurlu olduğunun tespit edildiği, ceza davasında eldeki davaya konu iş kazası nedeniyle kusurlu bulunan, iş yeri yetkilisi ...’ya verilen cezanın temyiz edilmeden kesinleşmesi üzerine, iş bu davada davalı ...’ya, işverene verilen %60’lık kusurun, %5'i olmak üzere kusur atfedildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, talep gibi %50 kurum zararı üzerinden, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir....

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, 13.04.2010 tarihli iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelir nedeniyle oluşan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 21. maddesidir. 1-Rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, müvekkiline 5.12.2007/2008 tarihleri arasında zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olan ... plakalı aracı kullanan sürücü ...'ın 30.12.2007 tarihinde tek taraflı olarak yaptığı kaza nedeni ile öldüğünü ve davacının ölenin mirasçılarına 3.7.2008 tarihinde 49.227 TL tazminat ödediğini, ancak aynı aracın 12.12.2007 tarihinde Beşiktaş 1 noterinin 96976 yevmiyeli işlemi ile 3. şahsa satılmış ve 13.12.2007 tarihinde de davalıya 1 yıllık ZMSS'ı yaptırılmış olduğunu belirterek , ödenen tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rücuan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

          Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle; 25.11.2008 tarihinde meslek hastalığı nedeniyle sürekli iş göremezlik gelirine giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan harcamalar nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan tahsiline ilişkin davada, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü sonrasında gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanması gerekliliği karşısında, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 21'inci maddesi olduğu halde, Mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucunda 506 sayılı Kanunun 26'ncı maddesinin hükmün gerekçesinde yasal dayanak olarak gösterilmiş olması isabetsiz ise de; belirtilen hususun davalının kusuru ile sorumlu olduğu zarar miktarının usul ve yasaya uygun şekilde belirlenmiş olması nedeniyle sonuca etkili olmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 27.10.2015 gününde oybirliğiyle...

            Bir başka deyişle; sigortalı veya hak sahibinin isteyebileceği miktar, açtıkları ve kesinleşen tazminat davasında belirlenecek gerçek zarardan ibarettir. Bu nedenle, sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazminat davası açılması halinde, belirlenen gerçek zarar miktarının eldeki rücuan tazminat davasında da Kurum yönünden bağlayıcı olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla, sigortalı ya da hak sahipleri tarafından herhangi bir tazminat davası açılmamış ise; Mahkemece gerçek zarar tutarının usulünce belirlenmesi gerekeceği açıktır. Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca gerçek zarar tavan hesabı yapılmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

              Zararı öğrenme olgusu, gelirler yönünden Kurumun yetkili organının onay günü, giderler için sarf ve ödeme tarihleri itibarıyla gerçekleşmekte, zararı gerçekleştirenin öğrenilmesi olgusunun ise her somut olayın özelliğine göre saptanması gerekmektedir. Kurum ceza davasına müdahil olarak katılmadığından rücu davalarında Borçlar Kanunu'nun 60. maddesindeki ceza zamanaşımı ise uygulanmamaktadır. Motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin rücu davalarında; zamanaşımı süresi yönünden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109. maddesinin uygulanması gerekir. Anılan maddede; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin istemlerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı; tazminat yükümlüsüne karşı kesilen zamanaşımının, sigortacıya karşı da kesilmiş olacağı hüküm altına alınmıştır....

                Mahkemece,.... 109. maddesinde yer alan, zararı ve faili öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmişse de, Mahkeme hükmü eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup, rücu davalarında zamanaşımı konusunun 5510 sayılı. Kanun'un 93. maddesinde özel olarak düzenlenmesi ve diğer kanunlara herhangi bir atıf bulunmaması karşısında; somut olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmadan yazılı şekilde davalı hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi. ......

                  "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmü, tarafların avukatlarının temyiz etmeleri üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109. maddesi hükmüne göre; bu kanunun uygulanmasında, davalı yönünden zamanaşımı süresi; Kurumun zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde zararlandırıcı sigorta olayının meydana geldiği tarihten başlayarak 10 yıldır....

                    UYAP Entegrasyonu