Dava, İİK'nun 67.maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında akdedilen 08.09.2016 tarihli protokol gereğince, saklama sözleşmesinden doğan depo ücretinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali isteminden kaynaklanmaktadır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince, yukarıda açıklanan sebeplerle istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır....
İtirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra dairesinde usulüne uygun başlatılmış bir icra takibinin bulunması dava ön şartlarındandır. Davalı tarafından icra Dairesinin ve Mahkemenin yetkisine itiraz edilmiştir. Borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca itirazı olursa, emsal Yargıtay kararlarında ifade edildiği üzere, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisini incelemesi gerekir. İtirazın iptali davasında mahkemece, icra dairesinin yetkisizliğine karar verilmişse, yetkili icra dairesinde takip başlatılmadan yetkili mahkemede açılan dava dinlenemez. Çünkü, itirazın iptali davasının şartlarından birisi geçerli bir icra takibinin yapılmış olmasıdır. İcra takibi yetkisiz yerde başlatılmış ve yetkiye itiraz edilmişse, itirazın iptali davası dinlenemez....
Mahkemece, taraflar arasında protokol adı altında düzenlenen sözleşmenin her zaman tanzim edilebilecek belgelerden olması, davanın tek taraflı olarak davalı tarafından kabul edilmesinin yeterli olmadığı gerekçesiyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş; ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince davacıların iddialarını dosyaya sunulan protokol ve yemin ile ispat ettiği, dava dışı Halkbank ile davalı arasındaki alacak ilişkisinin ve davada taraf olmayan Halkbankın iddialarının eldeki davada değerlendirilip hükme esas alınamayacağı gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın kabulüne, davaya konu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiştir. Karar, ihbar olunan T. Halk Bankası A.Ş. vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 16....
nin tasfiyesine ilişkin 06.12.2014 tarihli protokol hükümlerinin yerine getirilmediği iddiasına dayandığı, 6102 sayılı TTK'nun 4/1- a maddesi uyarınca limited şirketin tasfiyesi nedeniyle ortağın alacağından kaynaklanan davaların mutlak ticari davalardan olduğu, anılan Kanunun 5/2 maddesi uyarınca da tüm ticari davalara bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir. Dava; limited şirketin tasfiyesine ilişkin protokolden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, terditli olarak alacağın tahsili taleplerine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen 06.12.2014 tarihli protokol ile taraflar hissedarları oldukları Özemek Halı ve Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, adi ortaklığın tasfiyesi amacıyla düzenlenen 18.07.1999 tarihli protokol gereğince davalı ortaklar tarafından davacıya satış vaadi sözleşmesi ile devredilen dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescil isteğine ilişkindir. Uyuşmazlık tarafların imzaladıkları 18.07.1999 tarihli ve protokol ve karşılıklı beyanları ile kabul ettikleri adi ortaklık hükümlerine göre çözümleneceğinden, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 21.01.2013 tarihli ve 2013/1 sayılı Kararı uyarınca, davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 24.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava konusu atama işleminin; yukarıda anılan Yönetmelik hükmü uyarınca Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan protokol çerçevesinde Milli Eğitim Bakanlığınca tesis olunduğu ve davanında bu işlemin iptali istemiyle açıldığı, ancak dosyanın sadece Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı husumetiyle tekemmül ettirilerek sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Milli Eğitim Bakanlığınında hasım konumuna alınmak suretiyle dosyanın tekemmül ettirilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, Milli Eğitim Bakanlığı'na husumet yöneltilmeden davanın sonuçlandırılmasında yargılama usulüne uygunluk görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir....
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davalının davaya konu takip dosyasında borcun sebebi olarak gösterdiği 26.06.2012 tarihli protokol sözleşmesi isimli belge nedeniyle davacıdan alacaklı olmadığı, söz konusu takibe konu alacağın 18.061,71 TL’lik kısmının davalıya ödendiği, davacı vekilinin 15.07.2014 tarihli dilekçe ile bedelin istirdadını istediği, davacının tazminat isteminin koşullarının oluşmadığı, davacının protokol nedeniyle davalıya borçlu olmamasının asıl borçlu yönünden sözleşmeyi geçersiz kılmayacağı, sözleşmenin iptali isteminin reddi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....
Davalı vekili; taraflar arasında düzenlenen ek protokol hükümleri uyarınca davacının üstlendiği edimini ifa etmemesi üzerine davaya konu çekin bedelsiz hale geldiğinden müvekkiline iade edildiğini ve müvekkilinin bu çek bedelinden dolayı davacıya borçlu bulunmadığını bildirerek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; yanlar arasında akdolunan protokol ve ek protokol hükümleri birlikte değerlendirilerek benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacının takibe konu çek bedelinden dolayı alacaklı olduğunun kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaliyle takibin 50.000,00 TL asıl alacak ve taleple bağlı kalınarak 100.00 TL işlemiş faiziyle birlikte 50.000,00 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarına değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, cezai şart alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili hükmü istinaf etmiştir.1-Davacı taraf, 05/02/2016 tarihli protokol gereği davalının vermesi gereken kesin ve süresiz teminat mektubunu protokolde belirtilen sürede vermediğini, bu nedenle anılan protokol gereği cezai şart ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.Davalı taraf ise, söz konusu teminat mektubunun verilmemesinin kendi kusurlarından kaynaklanmadığını, sonrasında teminat mektubunu hazırlamalarına rağmen davacının kötü niyetle teminat mektubunu almaktan kaçındığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmenin ''Cezai Şart ve Bütçe'' başlıklı 9. maddesinin 2. fıkrasında, sözleşmeyi feshedenin dahi seçimlik nitelikteki cezai şartı isteyebileceğine dair bir hükme yer verilmemiş olup, sadece davalının (haklı bir nedene dayanmamak kaydıyla) sözleşmeyi süresinden önce feshi halinde davacının cezai şart isteyebileceği öngörülmüştür....