Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; inşaata başlamak için gereken tevhit şartının gerçekleşmediği, bundan ayrık hissedarlar arasında kamu borcu sebebi ile haczedilen hissenin paydaşlıktan çıkarılmasına yönelik izalei şuyu davalarının bulunduğu, tapu maliklerinin de diğer bir anlatımla arsa sahiplerinin de belirlenmesinin bu davalara bağlı olacağı, davacıların gecikme tazminatı istemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....
Başkanlığı’nın 03.10.2013 günlü ve 511 sayılı yazısında 8 ve 9 parsellerin şuyulu olduğu ancak imar uygulaması yapılmadığından tapuya tescil için gönderilmediği belirtilmiştir. 3194 sayılı İmar Kanununun 15 ve 16. maddeleri uyarınca ifraz ve tevhit işlemleri idari nitelikte olup, ifraz veya tevhit işlemi yapılmadan taşınmazda paydaşlıktan söz edilemez. Somut olayda da 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazlar halen bağımsız parsel niteliklerini kaybetmemişlerdir. Davacılar ve davalılar taşınmazlarda paydaş hale gelmeden ortaklığın giderilmesi isteminde bulunamazlar. Bu nedenle mahkemece, ortaklığın giderilmesi isteminin reddi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulü ile ortaklığın satılarak giderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 13.01.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
in 1997 tarihinde vefat etmesi ve kooperatife 5 yıl boyunca müracaatı olmaması nedeniyle müvekkilinin yönetim kurulu kararıyla ortaklıktan çıkarıldığını, noter aracılığıyla gönderilen çıkarma bildirimine anasözleşmenin 16/1 maddesine aykırı olarak yönetim kurulunca verilen çıkarma kararının eklenmediğini ileri sürerek, çıkarma kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Tüzükte çıkarma sebepleri gösterilmişse, çıkarma kararın bu sebeplerin haklı sayılamayacağı iddiasıyla itiraz edilemez. Tüzükte çıkarma sebebi düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeplerle çıkarılabilir. Bu çıkarma kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir." İçtihadı birleştirme kararı ve yasadaki düzenleme birlikte ele alındığında şu sonuca ulaşılmaktadır. Tüzükte çıkarma sebepleri gösterilmişse, çıkarılan üye gösterilen bu sebebin tahakkuk etmediğinden (gerçekleşmediğinden) veya çıkarma kararının şekil bakımından sakat olduğundan bahisle bu karara itiraz edebilecek, gösterilen sebebin mahiyeti bakımından ihracı gerektirmediği yolunda bir itiraz ileri süremeyecektir. Eğer tüzükte çıkarma sebepleri gösterilmemişse, çıkarılan üye haklı sebep bulunmadığını ileri sürerek itiraz edebilecektir. Somut olayda, davalı demeğin tüzüğünde "üyelikten çıkarılma" sebepleri gösterilmiştir....
İlk derece mahkemesi, takibe konu alacağın kaynağı taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde davalının kayıt maliki olmadığı, kayıt maliki veya başkaca sorumluluğunu gerektirecek bir ilişkisi tanımlanmayan kişi aleyhine paydaşlıktan kaynaklı alacak talebinde bulunmanın mümkün olmadığı, davanın dava konusu hakla ilgisi olmayan kişiye açıldığı bu nedenle davalının pasif husumetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, bu karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinafa konu uyuşmazlık davalının pasif husumetinin bulunup bulunmadığı yönündedir. Bir hakka ilişkin davada davacı olma sıfatı da hakkın sahibine ait olmakta ve buna aktif husumet denilmektedir. Subjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi de o hakka uymakla yükümlü olan kimse olup bu da pasif husumet (davalı sıfatı) olarak adlandırılmaktadır....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar vekili, 17 Ağustos 1999 depreminde yıkılan Arkadaşlık Sitesi B-1 ve B-2 Blok ile ilgili olarak paydaşların yeniden yapım kararı aldıklarını, davalının ihtara rağmen yapım masraflarına katılmadığını, dava süresince binaların yapılıp kat maliklerinin taşındığını ileri sürerek, davalının paydaşlıktan çıkartılarak, hissesinin bağımsız bölümlerini yaptırmak isteyen davacılara arsa payları oranında devredilmesini istemiştir. Mahkemece, kat maliklerinin davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı aleyhine yetkili ve görevli mahkemede dava açmak ve takip yapmak ve Kat Mülkiyeti Yasası'nın 25. maddesinde yazılı koşullar gerçekleştiğinde yeniden dava açma haklarının saklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Mirasçılıktan çıkarma, mirasbırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmiş ise geçerlidir. Belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer. Mirasbırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa çıkarma geçersiz olur (TMK m. 512). Tasarrufta çıkarma sebebi gösterilmiştir. Yapılan soruşturma ve top-lanan delillerden, davacının 03.10.1999 tarihinde yetmişdört yaşındaki annesini dövdüğü ve hakaret ettiği, bu suçtan dolayı mahkum olduğu anlaşılmaktadır. Tasarrufta gösterilen çıkarma sebebinin varlığı davalılarca ispat edilmiştir. Bu durumda çıkarmaya ilişkin tasarrufun, sebebi hakkında açık bir yanılmaya dayandığı kabul edilemez. O halde davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
-K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin ortağı olduğu kooperatife karşı parasal yükümlülüklerini yerine getirdiğini, hakkında verilen önceki çıkarma kararının iptali için açtığı davanın sonuçlanması beklenmeden ikinci bir ihraç kararı alındığını ileri sürerek, ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacı hakkındaki çıkarma kararının iptali davası devam ederken kooperatifin yeniden ve farklı borç miktarı çıkararak daha önce dava konusu edilen miktarıda borca ekleyerek işleyen çıkarma süreciyle çıkarma kararı verildiği, verilmiş bir çıkarma kararı varken ve kesinleşmeden yeni çıkarma kararları verilemeyeceği gerekçeleriyle davanın kabulüyle çıkarma kararının iptaline karar verilmiştir. Yargıtay 11....
(TMK.m.512/1) Çıkarma sebebi, tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir. (TMK.m.512/3) Diğer bir ifade ile, çıkarma sebebi belirtilmemişse, tasarruf, tasarruf edilebilir kısım için geçerli olur. Mirasbırakan vasiyetinde, çıkama sebebi olarak somut bir vakıa göstermemiş, Yasanın 510. maddesine atıfta bulunarak "Medeni Kanunun bu ve diğer maddelerine uygun davranmayan Nurullah'ı mirasımdan iskat ediyorum" demiştir. Bu ifade ile, çıkarma sebebi belirtilmiş sayılamaz. Somut bir vakıa belirtilmeli ki, gösterilen bu olayın, yasadaki çıkarma halleri (TMK.m.510) kapsamında olup olmadığı konusunda bir yargıya varılabilsin. Tasarrufta çıkarma sebebi belirtilmediğine göre, dava tenkis hükümleri çerçevesinde incelenip sonucuna göre karar verilmelidir....
Böyle bir amacın gerçekleşme olasılığı bulunmayan hallerde, sorunlu paydaş yönünden paydaşlıktan çıkarma (Md. 696, 697), nihayet paylı mülkiyetin sona ermesi (Md. 698-699) düşünülmüştür. Görüldüğü üzere yasa koyucu, öncelikle, kimi halde devamı zorunlu paylı mülkiyet ilişkisinin ayakta tutulmasına özen göstermiş, paydaşlık ilişkisinin ve paydaşlığın sona erdirilmesini son çare olarak amaçlamıştır. Yasanın bu amacı 693/2. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyet çekişmesi ve sorunu olmayan paylı taşınmazlarda, kullanma ve yararlanma biçimi yönünden hakimin müdahale zorunluluğu bulunduğu tartışmasızdır....