Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.04.2004 gününde verilen dilekçe ile tahliye istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 05.08.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir. Davalı, çekişme konusu taşınmazı üçüncü bir kişiden kiraladığını, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava reddedilmiştir. Hükmü, davacılar temyiz etmiştir. Davacılar, 420 ada 1 parsel sayılı taşınmazın paylı malikleridir. TMK m.683 dayanarak o şeyi dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerine sahiptir. Öte yandan malik malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı anılan hükmün son fıkrasına dayanarak haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir....
Dava konusu taşınmazlardan 114 ada 2 parsel sayılı taşınmaz, tarım arazisidir. 4721 sayılı yasanın 732. maddesi uyarınca, paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler. 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 5. maddesi ile 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 8/İ maddesinin ikinci fıkrası sınırdaş tarımsal arazi maliklerine de önalım hakkı getirerek aynı yasanın 1. maddesinde açıklanan “.., asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi..” amacına uygun bir düzenleme getirmiştir. Yasal önalım hakkının başlıca iki amacı vardır. Paydaşlar arasında istenmeyen kişilerin girmesini önlemek ve paydaşlar arasında birçok soruna sebep olan paylı mülkiyetin ortadan kalkmasını kolaylaştırmaktır....
Dava konusu taşınmaz, tarım arazisidir. 4721 sayılı yasanın 732. maddesi uyarınca, paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler. 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 5. maddesi ile 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 8/İ maddesinin ikinci fıkrası sınırdaş tarımsal arazi maliklerine de önalım hakkı getirerek aynı yasanın 1. maddesinde açıklanan “...asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi..” amacına uygun bir düzenleme getirmiştir. Yasal önalım hakkının başlıca iki amacı vardır. Paydaşlar arasında istenmeyen kişilerin girmesini önlemek ve paydaşlar arasında birçok soruna sebep olan paylı mülkiyetin ortadan kalkmasını kolaylaştırmaktır....
Kullanma olanağı sınırsız değilse (müşterek mülkiyet konusu bir apartmandaki asansörden yararlanma gibi), paydaşların örneğin bölünmüş ya da zamanla değişen bir kullanma anlaşmasıyla kullanmanın biçiminde uyuşmaları gerekir.Açıktır ki, sözkonusu yararlanma, ancak, diğer paydaşların haklarına saygı gösterildiği oranda hukuksal himaye görecektir. Nitekim, Medeni Kanun da, yararlanma hakkının, “diğer paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde” mevcut bulunduğunu kesin bir biçimde belirtmiştir (TMK.mad.693). Kaldı ki TMK.mad.2 hükmü gereğince de bu sonuca ulaşılacaktır.Paya uyan bir belirtme ve sınırlandırma olmadığı takdirde, her paydaşın, öbürlerine zarar vermemesi kaydıyla taşınmazı kullanma hakkı vardır....
Yukarıda açıkladığımız gibi yapı kullanma izin belgesi TMK nın 683. maddesinde bir malike tanınan hakları sağladığı için, yapı kullanma izin belgesinin sağladığı hakları “yok hükmünde” saymak; öncelikle 3194 sayılı Kanun'un geçici 16. maddesine aykırı olacağı gibi, senelerdir kullanılan ve kullanılmaya devam edilen ve anılan Kanunun ekonomik değer atfettiği yapının “ekonomik değerinin olmadığı” kabul edilerek arsa sahibine terkedilmesi ve yüklenicinin yapı bedeline yönelik talebinin reddine karar verilmesi hakkaniyete de uygun düşmeyecektir....
Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşmayla belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre de paydaşlar bu durumu benimsemişlerse; kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun resmi taksim yapılana veya ortaklığın giderilmesine kadar “ahde vefa” (söze sadakat) kuralı doğrultusunda korunması gerekir. O yüzden mahkemece açıklanan bu yön üzerinde durulması, başka bir anlatımla taşınmazın tüm paydaşların katıldığı kullanma paylaşımına konu olup olmadığının, özellikle çekişme konusu yol bölümünün bu kullanma taksiminde gerçekten yol olarak bırakılıp bırakılmadığının veya davacıya bırakılan bir bölüm olup olmadığının kesin biçimde saptanması gerekir....
O yüzden mahkemece açıklanan bu yön üzerinde durulması, başka bir anlatımla taşınmazın tüm paydaşların katıldığı kullanma paylaşımına konu olup olmadığının, tarafların bu konudaki delilleri istenerek açıklığa kavuşturulması gerekir. Ancak somut olayda, tüm dosya kapsamı ile dava konusu taşınmazda davacının payına karşılık kullanmakta olduğu bir yer bulup bulunmadığı , paydaşlar arasında yapılmış harici ve fiili taksim sözleşmesinin olup olmadığı yeterince araştırılmamışdır.Davacı paylı mülkiyet rejimine tabi taşınmazın sınırına çekilen duvarın ve tel örgünün kendisinin bu parselden geçiş için yararlanmasını engellediğini ileri sürmesine karşılık mahkemece davacının 596 parselde kullandığı yer olup olmadığı araştırılmadan Yukarıda açıklanan hususlar üizerinde durulmaksızın elatmanın önlenmesi ve kal istegi eksik inceleme ve araştırmayla kabul edildiğinden karar bozulmalıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından; kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazmintlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece, davacı-karşı davalı erkeğin terk hukuki sebebine (TMK m.164) dayalı davasının, "kadının evi terk etmeden önce evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evi terk etmek zorunda kaldığı gerekçesiyle red edilmiş, davalı-karşı davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m.166/1) hukuksal sebebine dayalı davasının ise "davalı-karşı...
paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir....
Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşmayla belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre de paydaşlar bu durumu benimsemişlerse; kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun resmi taksim yapılana veya ortaklığın giderilmesine kadar “ahde vefa” (söze sadakat) kuralı doğrultusunda korunması gerekir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere göre, dava konusu taşınmazlarda paydaş olan davacının bu taşınmazlardan yararlanamadığı, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir yerin bulunmadığı ve taşınmazların fiilen taksim de edilmediği anlaşıldığından davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir. 2-Taraflar dava konusu taşınmazlarda paydaştır. Bu nedenle yalnızca paya elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, davalının taşınmazları kendi payı oranında kullanmasını da engeller şekilde tümüne elatmanın önlenmesine karar verilmesi doğru olmamıştır....