Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenle tarafların birbirlerine karşı adi ortaklıktan doğan sorumlulukları ve talep hakları mevcut olup, davacı bu davada, davalının adi ortaklık sözleşmesine aykırı davrandığını ileri sürerek sözleşmenin feshini talep ettiğine göre bu talebinin ortaklığın feshiyle birlikte tasfiyesini de kapsadığının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi, tasfiyenin de bizzat mahkemece yaptırılması gereklidir. Ortaklığın feshi ile tasfiyesi ayrı hukuki işlemlerdir. BK’nun 538.maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Hemen belirtmek gerekir ki ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin öncelikle bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır....

    Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, sözleşme içeriğine göre öncelikle işletmenin dava dışı ... tarafından işletildiği, ardından davalı adına resmi olarak devam ettiği, davalının sözleşmeyi kabul ettiği görülmektedir. Bu durumda, tarafların adi ortak oldukları hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacının taleplerinin adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi kapsamında talep edilip edilemeyeceğine ilişkindir. Davacı tarafça adi ortaklığın varlığı ispat edildiğine göre, mahkemece yapılacak iş; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerini dikkate almak ve 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerini taraflar arasındaki kuyumculuk-dövize dair adi ortaklığa uygulamak olmalıdır....

      Öte yandan gerek davalının diğer dava dışı ortak ile davacı aleyhine icra takibi yapması ve gerekse davacının eldeki bu davayı açması aynı zamanda adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsamaktadır. Bu itibarla dava dışı ortaklar olan ... ve ...’nin de bu davayı dahil edilmeleri gerekir. Mahkemece dava dışı ortaklar ... ve ...’nin de davaya dahil edilmeleri sağlanarak, davadaki ve icra takibindeki talebin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine yönelik olduğu da gözetilerek iddia ve savunmaya yönelik tüm deliller toplanarak ve ortak amacın gerçekleştirilmesinin artık olanaklı olmadığı da gözetilmek suretiyle BK 538 ve devamı maddeleri uyarınca işin esasına girilerek karar verilmelidir. Mahkemenin taraf teşkilini sağlamadan yazılı şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır...” gerekçesiyle bozulmuştur....

        Maddesi kapsamında müvekkilinin kendisine yüklenen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, davalı şirket ana sözleşme kapsamında dava dışı iş sahibinden 455.000,00 EURO + KDV bedel tahsil ettiğini, davalı tarafın yazılı beyanına karşın da bugüne kadar müvekkiline hiçbir ödeme gerçekleşmediğini, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ile müvekkiline ödenmesi gereken kar payının hesaplanarak davalıdan ortaklığın sona erme tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Talep, taraflar arasında kurulan adi ortaklığın haklı nedenle fesihte tasfiyesine ilişkin olup, konu ile ilgili yasal düzenleme gereği tasfiye 6099 sayılı Borçlar Kanununun 642 ve devamı hükümlerine göre gerçekleştirilmesi gerekmekte olup, bu konuda Türk Ticaret Kanununun ticaret şirketlerinin tasfiyesi hükümlerine göre görülmesi mümkün değildir....

          Şti. adına tapuya tescil edildiğini, talep ettikleri ihtiyati tedbirin, davanın sonucunu doğrudan etkilemediğini ve ve yalnızca müvekkilinin hukuki durumunda doğmuş olan zararın artmasını engellemeyi amaçladığını, davalı adına kayıtlı olan ancak esasen adi ortaklık anlaşması gereği %50 payının müvekkili adına kayıtlı bulunması gereken bağımsız bölümlere ihtiyati tedbir konulmadığı takdirde, müvekkilinin adi ortaklıktan doğan alacaklarını elde edememe tehlikesi kuvvetle muhtemel olduğunu, yaklaşık ispatın gerçekleştiğini ileri sürmüştür. Dava, taraflar arasında yapılan adi ortaklık sözleşmesinin feshi ile ortaklığın tasfiyesi ve sözleşme gereği davalı yüklenici olan şirket adına kayıtlı olan taşınmazların yarısının tapusunun iptali ile davacı adına tesciline ve yargılama süresince taşınmaz kayıtları üzerine ihtiyati tedbir konulması talebine ilişkindir....

            Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; uyuşmazlığın, adi ortaklık niteliğindeki ticari işletmenin tasfiyesi ve tasfiyeden düşen sermaye miktarının tahsili istemine ilişkin olduğu, dava konusu ticari işletmenin muris terekesine dahil varlıklardan olduğu, her mirasçının terekenin resmi tasfiyesini isteyebileceği, tasfiye işlemlerinin ise TMK'nın 634. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi'nce yapılacağı gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir… usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA" karar verilmiştir. Somut olayda ; Olayları anlatmak taraflara, vasıflandırmak ise hakime ait bir yetkidir. Her ne kadar dava, adi ortaklığın tasfiyesi ve davalının hissesinin bedeli karşılığında davacıya ait olduğunun tespiti davası olarak açılmış ise de; tarafların anlatımlarından tüzel kişiliği olmayan ... Konfeksiyon unvanlı iş yerinin davacı ve davalı arasında ortak olduğu, bu ortaklığın tarafların müşterek murisi ...'...

              Ortaklığın feshi ile tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. B.K.'nın 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkartılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK'nın 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir. Dava konusu olayda taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığından tasfiyenin B.K.'...

                Sulh Hukuk Mahkemesince, ortaklığın giderilmesi nedeniyle ihalenin feshi davasında İcra Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından ise, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/12-1564 Esas, 2013/580 K. sayılı kararında belirtilen "Satış memuru satış işlemlerini İİK hükümlerini uygulamak suretiyle yapar. Satış memurunun karar ve işlemlerine karşı itiraz ve şikayetler ile satışın kanuna aykırılığı iddiasıyla açılan ihalenin feshi davalarının icra mahkemelerinde değil, ortaklığın giderilmesi kararını veren sulh hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerekir" dendiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Ortaklığın giderilmesi ilamına dayalı olarak yapılan satışlara ilişkin ihalenin feshi davalarında alıcı ile birlikte hissedarların tamamının hasım olarak gösterilmeleri gerekir....

                  davalıdan alınarak müvekkile verilmesine, adi ortaklığın feshine ve feshedilen adi ortaklığın heyetinizce tasfiye edilmesine, sermaye payının iadesine ve yargılama gider- leriyle vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Dava dilekçesi 09/04/2021 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş olup henüz cevap dilek- çesi sunulmamış, ön inceleme yapılmamıştır.İlk Derece Mahkemesince: "Dava, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi, kar payının tespiti ile ödenmesi, sermaye payı ile ortaklığa ödenen bedellerin iadesi talebine ilişkin olup davacının temsil ve yönetim yetkisinin kötüye kullanıldığı iddia- larının ve davacının talep ettiği alacağın yargılamaya muhtaç olduğu, bu aşamada sunulan deliller kapsamında bu hususta mahkememizde kanaat oluşmadığı ve davalı üzerine kayıtlı mallar ile üçüncü kişilerde bulunan hak ve alacaklarının dava konusu olmadığı, ihtiyati tedbirin ancak dava konusu hakkında verilebileceği "gerekçesiyle " ortaklığın temsil ve yönetiminin kayyıma...

                    Taraflar arasında adi ortaklık bulunduğu ve tedbir talep edilen taşınmazların adi ortaklık malı olduğu iddia edildiğine göre ve açıklandığı üzere devam eden adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının yargılama ve tasfiyesi sürecinde, adi ortaklığın malvarlığının korunması yönünden tedbir alınmasının adi ortaklığın menfaatine olacağı kanaatiyle, Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüyle ilk derece mahkemesinin 28.10.2022 tarihli ara kararının HMK'nın 353/1- a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dava dışı arsa sahipleriyle yüklenici arasında yapılan sözleşme gereği yükleniciye ait olacağı sözleşmede belirtilen bağımsız bölümlerin saptanarak bu bağımsız bölümlerden satılmayanların tespitiyle bu taşınmazların satışının adi ortaklığın mal varlığını korumu önlemi olarak ihtiyati tedbir yoluyla satışının önlenmesine karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu