Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Dairemizin 06.02.2012 tarih ve 2011/2734 E, 2012/702 K. sayılı ilamıyla, hükme esas alınan bilirkişi raporunun gerekçeli ve denetime elverişli olmadığı, raporda tüm yıllara ait genel giderlerin toplamının çıkma payı alacağından mahsup edilerek hesaplama yapıldığı, oysa, yasa gereği davacının ihracının gerçekleştiği 2008 yılının bilançosunun görüşüldüğü genel kurulda 2008 yılı bilançosuna göre genel giderlerin davacının çıkma payı alacağından mahsup edilmek suretiyle çıkma payının hesaplanması gerekirken, yasaya aykırı olarak geçmiş tüm yıllara ait genel giderlerin hesaplamaya dahil edilerek çıkma payından mahsubunun doğru görülmediği belirtilerek, karar bozulmuştur....
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1)Dava, çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın 297/1-c maddesinde hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. Aynı Kanun'un 298. maddesinde gerekçeli kararın kapsamı ve yazım şekli düzenlenmiştir. Kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir....
Maddesi uyarınca organ eksikliği nedeniyle fesih talebinde bulunduklarını, davadan feragatin söz konusu olmadığını, Mahkemece "Davanın haklı sebeple feshi istemine ilişkin kısmının feragat nedeniyle reddine" karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, zira feragat ve vazgeçme kurumlarının farklı olduğundan, feragat nedeniyle red kararının hatalı olduğunu, Mahkemece "haklı nedenle ortaklıktan çıkma ve çıkma halinde çıkma payı verilmesi istemi dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine" karar verilmiş ise de, organ eksikliği nedeniyle fesih isteminden yüzde 10 azınlık hisse oranının aranmadığını, müvekkilinin davalı şirketteki hissesinin %5,02'ye tekabül ettiğini, TTK'da haklı sebeple fesih davasının azınlık hakkı olarak düzenlendiğini, davacının azınlık hakkı sahibi olmaması nedeniyle müvekkilin haklı nedenle fesih davası açma hakkının olmadığını, eldeki bu davanın sadece organ eksikliği nedeniyle açılan fesih ve tasfiye, fesih ve tasfiye olmazsa, ortaklık çekilmez halde olduğundan ortaklıktan...
-Dava, kooperatif ortaklığından çıkarılma sonrasında çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir. 1163 sayılı Koperatifler Kanunu'nun .../.... ve kooperatif anasözleşmesinin .../.... maddeleri uyarınca, kooperatiften ihraç edilen ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil ihracın kesinleştiği yılın bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haizdir. Bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir. Aynı Kanun'un .../son maddesi uyarınca haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların, ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder ve ihraç kararının kesinleşmesi ile üyelik sona erer. Mahkemece, davacının ihracına ilişkin yönetim kurulu kararının hangi tarihte kesinleştiği üzerinde durulmamıştır....
, ilk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir uygulanmadığı halde; davacının dava neticesinde elde edeceği hakların tehlikeye gireceği, mahkeme kararından haklı olarak beklenen yararın sağlanamayacağının gözetilmediğini, işbu davanın, ortaklıktan çıkma davası olup ortaklıktan çıkma neticesinde ayrılma akçesi (çıkma payının) tahsiline de karar verileceğini, ayrılma akçesi (çıkma payı) şirketin mal varlığına göre hesap edilen ve ortaklıktan çıkma neticesinde doğan bir hak olup davalı şirkete ait mal varlığının dava konusu olmadığına dair gerekçenin isabetli olmadığını, beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir....
marka değeri olarak beyan edilen değerin davalı şirketin sektördeki pazar payı olabileceği, ancak pazar payı isteğinin ayrıca değerlendirilmesinin söz konusu olamayacağı, şirketin tescilli bir markasının varlığının da iddia ve ispat edilmediği, aktiflerin rayiç değer üzerinden değerlendirilerek düzeltilmiş bilanço üzerinden davacının çıkma payı belirlendiği, çıkma kararının taraflar arasındaki güvensizlik gözetildiğinde her iki taraf yararına bulunduğu gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin ortağı olan davacının ........2008 tarihli dilekçesi ile ortaklıktan istifa ettiğinin ve istifasının davalı kooperatifin 06.....2008 tarihli yönetim kurulu kararı ile kabul edildiğinin, davacının 34.701,... TL çıkma payı alacağı bulunduğunun sabit ve tartışmasız olduğu, ... .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/213 Esas sayılı dosyasında davacının çekişmesiz 34.701,... TL alacağı dışındaki alacağının, ....194,......
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davacı kooperatifin üyesi iken istifa ettiğini, bu istifa kabul edildiği halde müvekkiline birikimlerinin ödenmediğini, çıkma payı alacağının işlemiş faizi ile birlikte tahsili amacıyla başlatılan icra takibine, ödemelerin üç yıl ertelendiği savunularak haksız olarak itiraz edildiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, davacı alacağının ödenmesinin üç yıl süre ile ertelendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir....
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin 25.04.2009 tarihli genel kurulunda alınan erteleme kararının 2008 yılında ortaklıktan ayrılanlarla ilgili olduğu, sonraki yıllarda ayrılanlara uygulanmasının mümkün olmadığı, ayrıca ortaklığı sona erenlere yapılacak ödemelerin ertelenebilmesi için, ödeme halinde kooperatifin mevcudiyetinin tehlikeye düşme ihtimalinin bulunması gerektiği, oysaki davalı kooperatifin bu yönde bir savunması bulunmadığı, her ne kadar çıkma payından ortaklık payına isabet eden genel giderlerin mahsup edilmesi gerekir ise de, kooperatifteki uygulama gereğince bugüne kadar ortaklığı sona erenlerin hiçbirisinden bu yönde bir kesinti yapılmadığı ve davalı tarafça gider payının hesaplanması için gerekli belgelerin ibraz edilmediği, davacının 26.750,00 TL tutarındaki çıkma payı alacağının takip tarihi itibariyle muaccel hale gelmiş olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatının...
Mahkemece, yukarıda değinilen düzenlemeler dikkate alınarak kooperatif hukuku konusunda uzman bir bilirkişi veya bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle, 2005 yılı bilançosunu onaylayan genel kurulunun hangi tarihte yapıldığı ve davacının çıkma payının ödenmesinin ertelenmesi konusunda aynı genel kurulda bir karar alınıp alınmadığı üzerinde durularak, çıkma payı alacağının miktarı ve alacağın muaccel olduğu tarihin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davacı tarafından ödenen aidatlara TEFE endeksi uygulanarak bulunan miktara hükmedilmesi doğru görülmemiştir SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı temsilcilerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın taraflar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....