Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME : Dava, tarafların kurmuş oldukları adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi koşullarının oluşup oluşmadığına yöneliktir. Bilindiği üzere, davaların birleştirilmesi başlıklı 6100 sayılı HMK.nun 166. Maddesi gereğince " (1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. (2) Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir....

    Şti.’nin muhtelif giderleri için müvekkil ... toplam 10.000,00 TL tutarında elden ödemelerde bulunduğunu, müvekkilinin sadece adi ortaklığa paydaş olmasından dolayı ödemiş olduğu tutarların toplamı 124.360,00 TL iken bunun karşılığında yıllar süren ortaklıktan herhangi bir kar payı almadığını, adi ortaklığın feshine ve tasfiyesine ilişkin davalarda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, TTK’nın 4. maddesine göre ticari işletme işleten adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin uyuşmazlıkların, ticari dava olarak görüleceğini belirterek, öncelikle davalı şirketin kurulup işletilmesi amacıyla kurulan adi ortaklığın tespitine, adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının iadesine, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı müvekkilin uğradığı zararın veya kar payının iadesine, ardından feshi ve tasfiyesi ile fazlaya ilişkin tüm hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin ortaklık payının ve bugüne kadar ödediği tutarların faiziyle iadesine, müvekkilinin adi ortaklıktan elde etmesi gereken...

      Hüküm taraf vekillerince süresinde temyizi üzerine Dairemizin 10.06.2014 tarihli ve 2014/6215 Esas- 2014/9235 Karar sayılı ilamı ile "......Tarafların (asıl ve birleşen davadaki) tüm taleplerinin, adi ortaklığın tasfiyesi işleminde değerlendirilip, tartışılması ve çözüme kavuşturulması gerekmektedir....

        Dosyaya davacı tarafından ibraz edilen davacının ismi yazılı olan belgelerde ortaklığın iştigal konusuyla alakalı olarak 3. şahıslara ödemeler yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalılar, davacının işyerinde zaman zaman çalıştığını kabul etmekte birlikte bu hizmeti için bir ücret ödendiğini iddia ve kanıtlamış değillerdir. Hal böyle olunca davacının, davalının işyerinde çalışmış olması, işyeri ile ilgili bir kısım ödemeler yapması birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında Borçlar kanununun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunun kabulü gerekir. Davacının davadaki talebi gereğince mahkemece ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi, tasfiyenin de bizzat yaptırılması gereklidir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuku işlemlerdir....

          Mahkemece,taraflar arasında...Restaurant adlı işyerinin 25.12.1995 tarihinden itibaren işletilmesi hususunda % 50’şer hisseler oranında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğunu,davacı tarafça açıkca adi ortaklığın feshi ve tasfiyesinin istenmediğinden işyerinde daha önceden çalışan işçilere yapılan bir kısım tazminat ödemelerinin doğrudan diğer adi ortaktan istenmesinin mümkün olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş ,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ile davalı arasında adi ortaklık sözleşmesi olduğu ihtilafsızdır.Davacı eldeki davada ortaklığa konu işyerinde önceden çalışan işçilere yaptığı ödemelerden davalının hisesi oranında sorumlu olduğu iddiası ile eldeki davayı açmıştır..Davacının bu talebi adi ortaklığın fesih ve tasfiye talebini de içermektedir.Hal böyle olunca adi ortaklık sözleşmesi gereği taraflar arasındaki ilişkinin B.K nun 520 vd maddeleri gereğince tasfiyesi gerekir....

            Mahkemece, Dairemizin 12.12.2005 tarihli bozma ilamına uyularak davanın kabulüne, taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin feshine, taraflar arasındaki ortaklığın sabş sureti ile tasfiyesine, tasfiye memuru atanmasına, ortaklığa konu aracın satış memuru tarafından değerinin tespiti ile satış işleminin yapılmasına, ortaklık borçlarının ödenmesinden sonra ba-kiyesinin hisseleri oranında taraflara ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece bozmadan sonraki yargılamada adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmiş ise de, bu haliyle adi ortalığın usulüne uygun tasfiye edildiğinden söz etmek mümkün değildir. Daha açık bir anlatım ile adi ortaklığın mahkemece bizzat tasfiyesinin yaptırılması gerekir. Bozma ilamı-mızda da belirtildiği üzere, ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....

              yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Adi ortaklık sıfatının adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasında ön şart olduğu hususu da dikkate alınarak; adi ortaklık ilişkisinin tespiti ve şirketin fesih ve tasfiyesi talebi yönünden A.A.Ü.T.ne göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Alacak talebi yönünden A.A.Ü.T.ne göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine....

                alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi açık bir şekilde usul ve yasaya aykırı olduğunu , arz ve izah edilen sebeplerle yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesine tabi tutularak bozulmasına, ortadan kaldırılmasına yeniden yapılacak yargılama neticesinde açılan davanın reddi ve mahkeme masraflarının davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir Davacı vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçelerinde özetle; yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu , söz konusu usul ve yasaya uygun karar davalı tarafından istinaf edildiğini, davalı dilekçesinde açılan adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi konulu işbu davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, davacı tarafın sadece kendi menfaatini düşündüğünü ortaklığın akıbeti ve borçlarını düşünmeden sorumsuzca hareket ettiği, davalının ise zorlu hayat şartlarında ve enflasyon karşısında tek başına mücadele etmek zorunda kaldığı buna bağlı olarak da mağdur olduğu, asıl mağdur tarafın davalı olduğu...

                Davacı, ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren kar payının ödetilmesi ile ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemiyle eldeki davayı açmış olup, ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin öncelikle bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gereklidir....

                  Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 2.000,00 TL'lık davacı ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmün davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 03/04/2017 tarihli, 2015/18299 E. ve 2017/4423 K. sayılı ilamı ile; taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu, tasfiyenin mahkemece bizzat yapılması gerektiği, ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesinin ayrı ayrı hukuki işlemler olduğu ve mahkemece Türk Borçlar Kanunu'nun 642.madde ve devamı hükümlerince tasfiye işlemi gerçekleştirilmesi gerektiği gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda tasfiye memurundan rapor alınıp davacının işletme ile ilişkisinin sonlandığı dönem öncesine ait işletmedeki değerleme öncesi net aktif değerinin 46.124,52 TL olduğu, yapılan hesaplamada 11.531,13 TL'nin davacı payına isabet ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının ......

                    UYAP Entegrasyonu