Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2010/697 Esas, 2012/634 karar sayılı boşanma davasındaki ret kararının kesinleşme tarihi olan 21/05/2013 tarihinden dava tarihi olan 10/10/2016 tarihine kadar kesintisiz 3 yıl boyunca fiili ayrılık olmadığı, evlilik birliğini yeniden sağladıkları, bir arada yaşadıkları, aynı odayı paylaştıkları dolayısıyla ortak hayatın yeniden kurulmuş olduğu tanık beyanları ve kolluk araştırmalarından anlaşılmakla; boşama davasının reddinin kesinleşme tarihinden itibaren 3 yıl süreyle ortak hayatın kurulmadığı iddiası davacı tarafça ispatlanmadığından davanın reddine ve mahkememizin 29/03/2017 tarihli celsesinin 4 numaralı ara kararı ile TMK m.169 gereğince verilen aylık 300,00 TL takdir olunan tedbir nafakasının tahsilde mükerrerliğe sebebiyet vermemek kaydı ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere hüküm kesinleşinceye kadar aynen devamı ile davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine" ilişkin karar verildiği anlaşılmıştır....

Mahkemece "Tarafların evlenerek bir araya gelme konusunda anlaştıkları, bu hususta düğün hazırlıkları yaptıkları, hatta resmi nikah kıyarak ortak hayatın kurulmasını düğün sonrasına erteledikleri, ancak davalının yanaşmaması üzerine düğün yapılamadığı ve ortak hayatın kurulamadığı, nihayetinde kayden var olan ancak fiilen gerçekleşmeyen evliliğin boşanmayla son bulduğu somut olayda; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, yaşanılan yörenin gelenek, görenek ve kültürel özellikleri nazara alınarak düğünün yapılmasında ve ortak hayatın kurulamamasında tam kusurlu olan davalının eylemi nedeniyle davacının kişilik değerlerinin de ağır bir şekilde ihlal edildiği kanaati" ile davacı erkek yararına manevi tazminata hükmedilmiş ise de; boşanmaya ilişkin mahkeme ilamında belirlenen boşanmaya sebep olan olaylarda davalıdan kaynaklanan vakanın davacı erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunmadığı anlaşılmaktadır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından karşı dava hakkında hüküm kurulmaması, tazminatların ve nafakaların miktarı yönünden; davalı-davacı erkek tarafından ise kadının davasının kabulü, kendi davası hakkında hüküm kurulmaması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı-davacı erkek 23.09.2014 tarihinde karşı dava açmış, harcını da yatırmıştır. Davalı-davacı erkeğin karşı boşanma davası ile ilgili olarak hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

      Kabule göre de; dava boşanmaya ilişkin ise, ancak ortak hayatın kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir, böyle bir durumda mahkemece hem ayrılığa, hem de boşanma davasının reddine karar verilmesi usule aykırıdır. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. osyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle dava, ayrılık kararına dayalı, ayrılık süresi içinde ortak hayatın kurulamamış olması sebebiyle boşanma (TMK.md.172/2) isteğine ilişkin olup, mahkemece de bu sebeple tarafların boşanmalarına karar verildiği halde, hükümde boşanma kararının dayanağının Yasanın 166/1.maddesi olarak gösterilmesi doğru değil ise de; bu hususun sonuca etkili bulunmamasına göre davalının temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmediğinden bu yöne ve diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarının ve davacının nafakaya ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine peşin alınan...

          "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı erkek tarafından açılıp ret ile sonuçlanan ilk boşanma davasının 1.06.2010 tarihinde kesinleştiği, işbu davanın erkek tarafından 10.3.2014 tarihinde açıldığı, toplanan tüm delillerden reddedilip kesinleşen davadan sonra tarafların ortak hayatı yeniden kurmak için bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulmadığı, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşullarının açılan bu davada oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu belirlemeler karşısında davacı erkeğin Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı olarak açtığı boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret hükmü kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkeğin 06.07.2007 tarihinde açtığı boşanma davası reddedilmiş ve ret kararı 27.04.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Temyize konu dava ise; 24.06.2013 tarihinde açılmıştır. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan 3 yıllık süre koşulu gerçekleşmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden tarafların kesinleşen önceki ret kararından sonra ortak hayatı yeniden kurmak amacına yönelik olarak bir araya gelmedikleri gibi ortak hayatın yeniden kurulduğu iddia edilmemektedir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşulları oluşmuştur. Davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru bulunmamıştır....

              (Yargıtay 2.HD.nin 01/06/2016 tarih ve 2015/18663 E- 2016/10813 K.sayılı ilamı) Retle sonuçlanan boşanma davasını davacı erkeğin açtığı, o davadan sonra ortak hayatın yeniden kurulamadığı, eylemli ayrılık döneminde boşanmayı gerektiren kusurlu yeni bir vakıanın meydana gelmediği bu haliyle ilk boşanma davasını açarak ayrılmaya sebebiyet veren ve boşanma sebebi yaratan davacı erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Boşanmaya neden olan olaylarda kusursuz olan davalının menfaatleri boşanmadan dolayı zedelenecek en azından eşinin olası maddi desteğinden yoksun kalacaktır. Bu nedenle davalının TMK.174/1.maddesine dayalı maddi tazminat talebi kısmen kabul edilmiştir....

              Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı erkek tarafından açılıp ret ile sonuçlanan ilk boşanma davasının 01/02/2011 tarihinde kesinleştiği, tarafların ilk boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı yeniden kurmak için bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı, Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesi koşullarının açılan bu davada oluştuğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen duruma göre, davacı-karşı davalı erkeğin Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesine dayalı olarak açtığı boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret hükmü kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....

                Davalı erkek, kişisel ilişkinin yetersiz olduğundan bahisle, istinaf kanun yoluna başvurmuş ve bölge adliye mahkemesince başvurunun kabulüne karar verilerek kişisel ilişki yönünden yeniden hüküm kurulmuştur. Hüküm davalı erkek tarafından kişisel ilişki yönünden temyiz edilmiştir. Velayeti anneye bırakılan ortak çocuk ... ile baba arasında dini bayramlarda kurulan kişisel ilişki yetersizdir; dini bayramlarda çocuk ile baba arasında yatılı kişisel ilişki kurulmaması doğru bulunmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2)....

                  UYAP Entegrasyonu