almak istemediklerini, yine küçük çocuklar soyadları sorulduğunda şu anki Toprak soyadını değil, anneninin soyadı olan Uçan soyadını söylediklerini, Yukarıda açıkladıkları tüm sebeplerle birlikte eksik inceleme sonucu usul ve yasaya aykırı kurulan hükmün bozulması / kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
AİHM'in, kişinin soyadını özel hayat kapsamında değerlendirerek evli kadının kocasının soyadını kullanma zorunluluğunu özel hayata müdahale olarak kabul ettiği birçok kararında, soyadı kullanımı ile ilgili başvurular, Sözleşme'nin 8. maddesinde yer alan "özel hayatın ve aile hayatının korunması" ilkesi kapsamında incelenmiş ve kadının evlendikten sonra yalnızca evlilik öncesi soyadını kullanmasına ulusal mercilerce izin verilmemesinin, Sözleşmenin özel hayatın gizliliğini öngören 8. maddesiyle bağlantılı olarak, ayrımcılığı yasaklayan 14. maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Söz konusu AİHM kararları ile AİHS'nin 8. Ve 14. Maddeleri dikkate alındığında kızlık soyismini kullanmak istemek için haklı bir gerekçenin bulunmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu hak AİHS 8 ve Anayasanın 17. maddeleri kapsamında bir insan hakkıdır ve cinsiyete dayalı olarak bir ayrıma tabi tutulmaksızın erkek ve kadın arasında eşit şekilde uygulanmalıdır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanan Kadının Kocasının Soyadını Kullanmasına İzin Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğunu ispatlayamamış olup, davanın bu sebeple reddedildiğinin anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 119.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11.11.2013 (Pzt.)...
Taraflar arasındaki davacı tarafından açılan Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı asıl tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı asıl tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira davanın sebebinin aile içi meseleye ilişkin olmadığını, Mahkemenin bu kararı ile müvekkilinin hiçbir zaman benimsemeyip kullanmadığı soyadını hiçbir haklı gerekçe olmadan kullanmaya zorlandığını, yüksek yargı kararları ile de sabit olduğu üzere müvekkilinin haklı sebep ile kullanmadığı ve benimsemediği soyadını kullanmaya zorlanmasında hiçbir hukuki ve toplumsal yarar bulunmadığını, davacının delillerinin dahi toplanmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ GEREKÇE: Dava; 5490 s. NHK'nun 35. ve devamı maddelerine dayalı soyadının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Dava dosyasının istinaf kanun yolu incelemesini yapan Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi olarak tarafımızca dava dosyasında 6100 s....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira davanın sebebinin aile içi meseleye ilişkin olmadığını, Mahkemenin bu kararı ile müvekkilinin hiçbir zaman benimsemeyip kullanmadığı soyadını hiçbir haklı gerekçe olmadan kullanmaya zorlandığını, yüksek yargı kararları ile de sabit olduğu üzere müvekkilinin haklı sebep ile kullanmadığı ve benimsemediği soyadını kullanmaya zorlanmasında hiçbir hukuki ve toplumsal yarar bulunmadığını, davacının delillerinin dahi toplanmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ GEREKÇE: Dava; 5490 s. NHK'nun 35. ve devamı maddelerine dayalı soyadının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Dava dosyasının istinaf kanun yolu incelemesini yapan Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi olarak tarafımızca dava dosyasında 6100 s....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin annesi ile babasının 10/03/2011 tarihinde boşandıklarını, müvekkilinin anne babasının boşandığında 8 yaşında olduğunu, boşanmanın ardında babasının müvekkilini hiç aramadığını, maddi-manevi tüm ihtiyaçlarını annesinin karşıladığını, babası ile hiç bir duygu bağı bulunmadığını bu nedenle babasının soyadını taşımaktan rahatsız olduğunu, kendisiyle her zaman birlikte olan ve tüm desteği sağlayan annesinin soyadı olan ''Kayhan'' soyadını taşımak istediğini ayrıca müvekkilinin ikinci isminin de annesinin soyadı olduğunu, Kayhan ismini hiç kullanmadığını ''Mehmet Kayhan'' olan isminin ''Mehmet'' "Uzar" olan soyadının ''Kayhan'' olarak değiştirilmesini istemiştir. Davalı nüfus idare temsilcisi takdiri mahkemeye bırakmıştır....
Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velayet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır, o halde baba bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulamanın nüfus kayıtlarının güvenilirliğini ve istikrarını zedeleyeceği ve asıl bu gibi uygulamaların çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacağı açıktır. Yargı mercilerinin bu durumu ve çocuğun yüksek yararını gözeterek anne ile babanın ya da ailelerin hukuken oluşmuş statüleri değiştirmeye çalışmalarına izin vermemesi gerekir. Somut olaya gelince; soyadının değiştirilmesi istenen 01.01.2001 doğumlu ...'nın doğum tarihinde anne ve babası resmen evlidir. Çocuk evlilik içinde doğmuştur ve Türk Medeni Kanununun 321.maddesine göre ailenin, diğer bir deyimle babanın soyadını almıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, çocuğun annesinin soyadını kullanmaya izin davasıdır. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vasisi süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Mahkememizce; re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan (HMK.nun 355. maddesi) inceleme sonucunda; İlk derece mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği saptanmıştır. Tarafların Mersin 5. Aile Mahkemesinin 08/09/2017 kesinleşen 2016/440 Esas, 2017/376 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, müşterek çocuk T6 velayetinin davacı anneye bırakıldığı, davacı annenin halen velayet hak ve sorumluluğuna sahip olduğu anlaşılmaktadır. Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur. Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlât edinme yoluyla da kurulur (TMK m. 282)....
AİHM' nin, kişinin soyadını özel hayat kapsamında değerlendirerek evli kadının kocasının soyadını kullanma zorunluluğunu özel hayata müdahale olarak kabul ettiği birçok kararında, soyadı kullanımı ile ilgili başvurular, Sözleşme'nin 8. maddesinde yer alan "özel hayatın ve aile hayatının korunması" ilkesi kapsamında incelenmiş ve kadının evlendikten sonra yalnızca evlilik öncesi soyadını kullanmasına ulusal mercilerce izin verilmemesinin, Sözleşmenin özel hayatın gizliliğini öngören 8. maddesiyle bağlantılı olarak, ayrımcılığı yasaklayan 14. maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Anayasa'nın 90. maddenin beşinci fıkrası uyarınca, sözleşmeler hukuk sistemimizin bir parçası olup, kanunlar gibi uygulanma özelliğine sahiptir. Yine aynı fıkraya göre, uygulamada bir kararın hükmü ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin olan sözleşme hükümleri arasında bir uyuşmazlığın bulunması halinde, sözleşme hükümlerinin esas alınması zorunludur....