ın aslında sağ olduğunu ve sağ olduğu halde yanlışlıkla ölü olarak nüfusa işlendiğini, müvekkili ...'nin gerçek adının ... olduğunu ve 1.1.1946 tarihinde doğduğunu ileri sürerek ... ile ... ...'ın aynı kişi olduğunu, gerçek müvekkili olan ... ...'ın ... kızı ...'den olma ... ... olarak nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiş; mahkemece, davacı olarak görünen ...'ın nüfus kayıtlarında ölü olduğunu, duruşmalarda davacının aslında ... ... olduğu, ölü kişi hakkında dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, özellikle nüfus kayıtları içeriğinden; ... İlçesi, ... Köyü, Cilt:7, Hane:44'de nüfusa kayıtlı ... ve ...'dan olma 15.6.1934 doğumlu ...'ın 23.12.1934 tarihinde nüfusa tescil edildiği, 10.3.1939 tarihinde öldüğü ve aynı kayıtta 10.10.1961 tarihinde evlenip ... İlçesi, ... Köyü 7. Cilt, 20 Haneden kayda geldiği, öte yandan ... İlçesi, ... Köyü, Cilt:7, Hane:20, BSN:12'de ... ...'...
in ölü olduğunun tespiti ile nüfusta sağ olarak görünen kaydının ölü olarak düzeltilmesine karar verilmesi istenilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinin 1/a bendine göre nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılması gerekir. Bu yer mahkemesinin yetkisi itiraza tabi olmayıp kamu düzenine ilişkin kesin yetkidir. Dolayısıyla mahkemece itiraz olup olmadığına bakılmaksızın bu husus mahkemece resen gözetilir. Dosya kapsamından, ölü olduğunun tespiti ile nüfus kaydının düzeltilmesi istenilen ...'in nüfusa kayıtlı olduğu adresinin “Bozkurt / Kastamonu” olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın İnebolu Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21 ve 22....
Bütün bu maddeler birlikte değerlendirildiğinde nüfus kütüğünde kayıtlı bir kişinin ölüm kaydı kütüklere işlenmedikçe veya Asliye Hukuk Mahkemesince verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile kişinin ölmüş olduğu belirlenmedikçe dar yetkili Sulh Hukuk Mahkemesince kişinin sağ olduğunun kabul edilmesi gerekir. Nüfus Müdürlüklerince ölüm araştırması yapılması ve buna ilişkin açıklama yazılarak kütükteki kaydın kapatılmış olması bu olguyu değiştirmez. Somut olayda ise, nüfus kayıtlarına göre halen T.C. Vatandaşı olan ve hakkında ölüm araştırması yapılan ...........i'nin sağ olduğunun kabulü gerektiği kuşkusuzdur. O halde mahkemece öncelikle; davacı tarafa, tapu maliki .........'in ve oğlu ........... .......'in vatandaşı oldukları Yunanistan Mahkemelerinden veya Nüfus Müdürlüğünden verilmiş kimlik bilgilerini, ölüm tarihlerini ve mirasçılarının kimler olduklarını gösteren usulüne uygun düzenlenmiş belgeleri sunmaları istenmeli, halen T.C....
ın sağ olduğunun tespiti ile ölü kaydının düzeltilip sağ olarak kayıt edilmesine karar verilmesi istenilmiş olmakla adı geçenin sağ olduğunun tespiti ile nüfus kütüğündeki ölü kaydının iptaline de hükmedilmesi gerekirken salt sağ olduğunun tespitiyle yetinilmesi doğru değil ise de; bu eksikliğin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, mahkeme kararının hüküm fıkrasının 1 nolu bendinin sonuna "nüfus kaydındaki ölüm şerhinin iptaline" tümcesinin eklenerek hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 02.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Davanamede küçük yaşta öldüğü halde kayıtlarda halen sağ görünen Kazım Yalçınkaya adlı kişinin ölmüş olduğunun tespiti istenilmiştir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 23.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
un nüfus kaydına ölü olduğunun işlendiği anlaşılmakla, mahkemece bu durumun kabulü ile ...'ın sağ olduğunun tesciline karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Ancak; Davada ...'ın sağ olduğunun tespiti ile nüfus kütüğündeki ölüm kaydının iptaline karar verilmesi istenildiği gözetilerek, mahkemece ...'ın nüfus kütüğündeki ölüm kaydının iptaline de hükmedilmesi gerekirken, salt sağ olduğunun tespiti ile yetinilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Özel Daireler arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu'nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, nüfus kaydında sağ olarak görünen ...'ın ölü olduğunun tespiti isteğine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği ve dosyanın Yargıtay'a geliş tarihi itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi Yargıtay 18.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : 18.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın anılan Daireye gönderilmesine 26.12.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
Hemen belirtmek gerekir ki; nüfus sicilinde kaydı bulunmayan kişilere yönelik olarak, mirasçılık hakları vb. diğer bazı haklar yönünden de ölümün tespiti davası açılabileceğinden; o kişinin nüfus sicilinde kaydı bulunmadığı; ölü kişinin sicile yazımının da olanaklı olmaması nedeniyle; bu gibi ölümün tespiti davalarında davayı nüfus idaresine yöneltme gerekmemektedir. Somut olaya bakıldığında, her ne kadar davacı T1 başlangıçta davasını Şahinbey Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesini hasım göstermek suretiyle açmış ise de, yargılama sırasında yerel mahkemece T5 davaya dahil edilmiş, ayrıca küçüğün annesi T2'ın davaya muvafakati de alınarak taraf teşkili sağlanmış olup ilk derece mahkemesince doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğundan bahisle nüfus idaresine karşı açılan davanın görev yönünden reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Nüfus Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, davacıların murisi olup, nüfus kaydında sağ olarak görünen ...'ın ölü olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 tarihli 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 18. Hukuk Dairesine aittir. Ancak anılan Yüksek Daire Başkanlığınca da görevsizlik kararı verildiğinden görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesi kararı verilmesi gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 18.11.2013 (Pzt.)...
Dava, nüfusta sağ görünen kişinin ölümünün ve ölüm tarihinin tespiti ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istemine ilişkindir. 1-Dava Cumhuriyet Savcısı tarafından açıldığı halde davaya katılımı sağlanmadan yokluğunda karar verilmesi, 2-Ölüm tarihinin tespitine karar verilen ... ... mirasçılarının davalı sıfatı ile yargılamaya katılımı sağlanmadan, 3-... ...'nin ... ile yaptığı evliliğin ... ... nüfusuna taşınacağı dikkate alınarak olaydan hukuku etkilenecek olan ...'ın sağ ise kendisi, ölü ise mirasçılarının davalı sıfatı ile davaya dahili sağlanmadan, Kabule göre de; 4-Mahkemece ... ...'nin 1967 yılında öldüğü kabul edildiğine göre, bu kişinin ölümünden sonra 27/04/1977 yılında evlenip, 05/06/1979 tarihinde boşanamayacağı açıktır. Bu bağlamda istemler arasındaki ilişki dikkate alınarak ... ...'nin dosyada mevcut evlenme ihbarında tanık olarak geçen kişiler ve belg... ... ......