Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleşmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir....

    -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal, hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanarak tapu kaydındaki ad ve baba adının düzeltilmesine ilişkin isteğin kabul edilmiş olması doğrudur.Davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir. Ancak;hükmün 1 numaralı bendinde maddi yanılgı ile “.... 288 parsel sayılı taşınmazın maliklerinden İbrahim oğlu ... ın kayden İbrahim olan baba adının iptali ile ... ve kayden Kadir olan isminin iptali ile ... olarak nüfus kayıtlarına uygun olarak düzeltilerek tapuya ... oğlu ... ... olarak kayıt edilmesine “ denilmiştir. ....

      Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar dava dilekçesinde, oğullarının Muhammet olan adının Muhammet Ali olarak düzeltilmesini istemişler, mahkemece, davanın çekişmesiz yargı işlerinden olup sulh hukuk mahkemesinin görevi kapsamında olduğundan görevsizlik kararı verilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 382. maddesinde ad ve soyadı düzeltilmesi işlerinin çekişmesiz yargı kapsamında bulunduğu; 383. maddesinde ise çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi olduğu belirtilmiş olmasına rağmen 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinde de nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır....

        Mahkemece açıklanan hususlar gözönünde bulundurularak nüfus kaydının düzeltilmesi istemine yönelik davanın aktif husumet ehliyetinin yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek kabulüne karar verilmesi, Kabule göre de; 2-Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36.maddesine göre, nüfus kayıtlarının düzeltilmesine (ad ve soyadı değişikliği davaları dahil) ilişkin davalarda nüfus müdürü veya memurunun bulunması ve kararın onların önünde verilmesi zorunludur. Bu kanun hükmü dikkate alınmadan nüfus idaresi temsilcisinin yokluğunda yargılama yapılarak davanın sonuçlandırılması, doğru görülmemiştir....

          ın nüfus kaydındaki ana-baba adının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: ...'nın 30.11.2011 havale tarihli davanamesi ile nüfus kaydına göre Bayram ve ...'ın oğlu görünen ...'ın gerçekte Fatma ve ...'ın çocuğu olduğunu, nüfusa bu durumun gizlenerek yazıldığını ileri sürülerek ...'...

            Ayrıca, bu davanın sonucunda verilen kararlar kesin hüküm sayılmamakta, kararın yersiz veya hatalı görülmesi halinde, ileri sürülen delillere ve duruma göre yeniden ad değişikliği talebinde bulunulabilmesi mümkün olmaktadır. Bu değerlendirmelere göre, ad ve soyadı değişikliği davaları da 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382. maddesinde belirtilen çekişmesiz yargı işlerinden sayılmalıdır. Kaldı ki, 382. maddenin 382/II-a,2 fıkrasında “Ad ve soyadın değiştirilmesi”, çekişmesiz yargı işlerinden sayılmıştır. Aynı yasanın 383. maddesinde de, çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi olacağı hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda, 6100 sayılı HMK.nın yürürlüğe girmesinden sonra açılan dava yönünden uyuşmazlık, çekişmesiz yargı işi niteliğinde olup Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.'...

              Dava, nüfus kayıtlarının değiştirilmesi iddiasına dayalı 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu 36. maddesi kapsamında nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının veya yokluğunun tespit davası yolu ile mahkemeden istenebileceği, Türk Medeni Kanunu'nun 30. maddesinin 2. fıkrasında ise, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa, gerçek durumun her türlü kayıtla ispat edileceği, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu 36. maddesinin 1/c bendi de tespit davalarının, kaydın iptali veya düzeltilmesi için açılacak davalara karine teşkil edeceği hükmünü içermektedir. Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile yakından ilgilidir. Nüfus kayıtlarındaki istemlerle ilgili davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır....

              Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleşmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir. Türk Medeni Kanunu'nun öngördüğü "haklı neden" bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve kanunun buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun tespiti gerekir....

              in adının "..." olarak değiştirilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: 1-Nüfus Yasasının 4-b maddesi hükmüne göre nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin davalarda Cumhuriyet savcısı ile nüfus müdürü veya memurunun bulunması ve kararın onların huzurunda verilmesi zorunludur. Mahkemenin oluşumuna ilişkin bu yasa hükmü dikkate alınmadan nüfus idaresi temsilcisinin yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulması, 2-Yargılama sırasında duruşmaya katılan Cumhuriyet Savcısının ad ve soyadı ile sicil numarasının gerekçeli kararın başlık kısmında gösterilmemiş olması, Doğru görülmemiştir....

                Nüfus kayıtlarına ilişkin her türlü düzeltme ve tespit davalarında görevli mahkeme anılan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesinin 1/a bendine göre asliye hukuk mahkemesidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.11.2010 gün ve 2010/18-563 E., 2010/554 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesinde herhangi bir ayrım yapılmadan kayıt düzeltme davaları düzenlenmiş olup, madde uyarınca ad ve soyadı değişikliği davaları da nüfus davalarının bir türüdür. Buna göre isim değişikliğine ilişkin davalar 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde düzenlenen nüfus davalarından olup, anılan madde uyarınca uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 25.12.2013 gün ve 2013/18-464 E., 2013/1698 K.; 30.09.2015 gün ve 2014/18-210 E., 2015/2028 K. sayılı kararlarında da aynı hususlar kabul görmüştür....

                  UYAP Entegrasyonu