kadının kusursuz olduğu anlaşıldığından, davacı kadın tarafından TMK'nın 166/1- 2 maddesi uyarınca açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların TMK'nın 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına, TMK'nın 169, 175 maddesi uyarınca yargılama süresince kadının ekonomik yönden korunması için tedbir, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren kadının boşanma ile ekonomik-sosyal durumuna göre yoksul duruma düşmesi dikkate alınarak uygun miktarda yoksulluk nafakasına, boşanma ile kadının en azından erkeğin maddi desteğinden yoksun kalacak olması, boşanmaya neden olan olaylar nedeni ile kişilik haklarının zarar görmesi dikkate alınarak TMK'nın 174/1- 2 maddesi uyarınca uygun miktarda maddi-manevi tazminata, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinden erkeğin sorumlu tutulmasına oy birliği ile karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davacı kadın vekili hükmün; zina nedenine dayalı olarak kabulü gerektiği, müşterek çocuk ve davacı lehine hükmedilen nafakalar ile tazminatların miktarları yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı kadın vekili; 11/04/2022 tarihli dilekçesi ile taraflar arasında düzenlenen anlaşmalı boşanma protokolünü sunmuştur. Çekişmeli boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar, eşlerin bu yöndeki irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Taraflar arasında düzenlenen anlaşma protokolü doğrultusunda çekişmeli boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir. Böyle bir durumda, davaya “anlaşmalı boşanma” (TMK m.166/3) olarak devam edilmesi gerekmektedir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ ; Davacı istinaf dilekçesinde özetle; davalının sürekli cezaevine girdiğini, son 4 yıldır cezaevinde olduğunu, müşterek çocuk ile birlikte mağdur durumda bulunduklarını, davalının aynı zamanda uyuşturucu madde kullandığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, istinaf yoluna başvurmuştur. Davalı asil cezaevi aracılığı ile göndermiş olduğu 09/12/2020 havale tarihli dilekçesi ile, davanın anlaşmalı boşanma olmasını ve boşanma ile sonuçlanmasını talep ettiğini, davacının bütün koşullarını ve isteklerini kabul ettiğini, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilerek, çocuk ile arasında kişisel ilişki kurulmasını istediğini belirtmiştir. Davalı asil cezaevi aracılığı ile göndermiş olduğu 07/09/2021 havale tarihli dilekçesi ile, davacının temyiz itirazını yerinde görüp, yerel mahkeme kararının bozularak davanın boşanma ile sonuçlandırılmasına karar verilmesini talep ettiğini bildirmiştir....
(TC No: ) T4'in TMK 166/1 maddesi gereğince BOŞANMALARINA," karar verilmiş ise de; Dairemizce verilen 17/02/2023 tarihli ve 2022/3689 esas, 2023/532 sayılı kaldırma kararından önce, ilk derece mahkemesince verilen boşanma hükmüne taraflarca istinaf yasa yoluna başvurulmaması nedeni ile kesinleştiğinden ve taraflar arasındaki evlilik birliği bu kesinleşme nedeni ile sona erdiğinden, boşanma yönünden yeniden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacı kadın tarafından açılan boşanma davası yönünden verilen boşanma hükmü istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden BOŞANMA TALEBİ YÖNÜNDEN KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA karar verilmesi gerekmiştir. Buna bağlı olarak da yeniden kadın yararına vekalet ücretine hükmedilmesi ve Dairemiz kaldırma kararından önceki yargılama giderlerine ilişkin yeniden hüküm kurulması da doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davası olup, anılan madde gereğince boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden: davacı erkek tarafından... 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından tedbir ve yoksuluk nafakalarının reddi, tazminatların miktarı, velayet ve iştirak nafakası yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise reddedilen boşanma davası, kusur belirlemesi, iştirak nafakası miktarları ile tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı erkek süresinde verdiği delil listesinde tanıklarını bildirerek dinlenmelerini talep etmiştir. Tahkikat aşamasında da tanıklarından bir kısmı dinlenmiş, davalı tanığı ortak çocuk ... ise 16.03.2016 tarihli duruşmada "müşterek çocuk ...'ın tanık olarak dinletilmesi talebinin velayete baskı oluşturacağı nedeni ile reddine," denilerek, bu tanık dinlenilmeden hüküm kurulmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; Davacı - birleşen dosya davalısı kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, gayri reşit müşterek çocukların velayet haklarının anneye verilmesine, baba ile şahsi ilişki tesisine, davacının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, müşterek çocuklar için aylık 300'er TL tedbir, 650'şer TL iştirak nafakası ile tarafların eşit kusurlu olmaları nedeni ile tazminat taleplerinin reddine karar verildiği, davalı - birleşen dosya davacısı erkek tarafından açılan boşanma davasının ispatlanamadığından reddine karar verildiği görülmüştür....
tarihinden önce ölümü ile son bulması nedeni ile kesinleştirme kararının İlk Derece Mahkemesi'ne iade edildiği, bunun üzerine İlk Derece Mahkemesi tarafından kesinleştirme şerhinin 22/06/2021 tarihli tutanak ile iptaline karar verildiği, bu kez davalı mirasçıları vekili tarafından İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen 08/06/2021 tarihli kesinleştirme şerhinin kaldırılması ile 14/07/2020 tarihi ile boşanma kararının kesinleşmesi yönünde kabul kararı verilme istemi ile istinaf talebinde bulunulmuş ise de; İlk derece mahkemesi kararının davalı tarafından, davanın kabulüne yönelik olarak istinaf edilmesi nedeni ile boşanmanın kesinleşmediği, dolayısıyla davalının 27/08/2020 tarihinde ölümü ile evlilik birliğinin boşanma kararı ile değil ölümle son bulduğu, davalı mirasçılarının istinaf dilekçesindeki talebinin HMK 341 maddesi gereğince istinafa konu edilemeyeceği anlaşılmakla HMK'nın 352 maddesi gereğince davalı mirasçıları vekilinin istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur...
Dava, TMK’nun 166/4. maddesi gereğince fiili ayrılığa dayalı boşanma ve fer'ileri ve eşya alacağına ilişkindir. 1- Davacının eşya alacağı dışındaki istinaf itirazlarının incelenmesinde; Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davacı erkek tarafından, fiili ayrılık nedeni ile açılan davada dayanak olarak gösterilen, Darende Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin, 2017/168 E. no’su ile açtığı boşanma davasından feragat ettiği, ilk derece mahkemesi tarafından 2018/26 K. ve 22.01.2018 tarihli kararı ile davacının davasının feragat nedeni ile reddine karar verildiği, kararın da 04.04.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....
Asıl dava, TMK'nın 166/1.maddesi gereğince evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanma, ferileri ve ziynet alacağı, karşı dava ise TMK'nın 166/1. maddesi gereğince evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanma ve ferilerine, ilişkindir. Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartlarından (HMK 114/1- d md.) olup, bu husus kamu düzeni ile ilgilidir. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmakla yükümlüdür. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (HMK 115/1 md.)...