HMK'nun 355. maddesi gereğince; istinaf dilekçesinde sayılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. 1- )Davacı yanın yoksulluk nafakasının artırılması ile ilgili karara,davalı yanın her iki nafaka ile ilgili karara yönelik istinaf başvurularında; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri sekizbin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (02.12.2016 tarihli, 6763 Sayılı Kanunun 41 maddesi ile değişik, 6100 sayılı HMK m.341/2) Her nafaka ayrı ayrı değerlendirilir. Eldeki davada karar tarihi itibarıyla yoksulluk nafakasının ve iştirak nafakasının artırılan miktarları ile yoksulluk nafakasının artırım talebinin reddedilen kısmı yönünden ayrı ayrı miktarları yıllık sekizbin Türk Lirasını geçmemektedir....
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; artırımı talep edilen yoksulluk nafakasının 204/07/2017 tarihinde kesinleşen boşanma ilamı ile belirlendiği, eldeki artırım davasının ise 06/05/2021 tarihinde açıldığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumunda boşanmadan sonra olağanüstü bir değişiklik olmadığı, davacının ev hanımı olduğu, 676,49 TL ölüm aylığı aldığı, davalının ise; Milli Eğitim Müdürlüğünde hizmetli olduğu, aylık 3.900 TL maaşının olduğu adına kayıtlı 2 adet aracın bulunduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince davacının yoksulluk nafakasının artırım talebi yönünden; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayımladığı ÜFE artış oranı, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu oranda uygun bir artırıma karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeler ile aylık 100 TL artışa karar verilmesi doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki “yoksulluk nafakasının arttırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Isparta Aile Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.03.2012 gün ve 2010/168 E., 2012/376 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 14/03/2013 gün ve 2013/2676 E.-2013/4367 K. sayılı ilamı ile; (…Davacı dilekçesinde; 2008 yılında boşanma davasıyla lehine hükmedilen 100 TL yoksulluk nafakasının günün ekonomik şartlarına göre yetersiz kaldığını ileri sürerek 750 TL'ye artırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili; davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece; davacının asgari ücretle çalışmaya başlaması nedeniyle nafaka artırım davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk nafakasının artırılması talebine ilişkindir....
Davacı taraf kendi adına yoksulluk nafakasının, müşterek çocuklar adına da iştirak nafakasının artırılmasını talep etmiştir.Davacı ve müşterek çocuklar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğundan kesinlik sınırı her biri açısından ayrı ayrı hesaplanır Dosya kapsamından,müşterek çocuk için artırım talep edilip kabul edilen iştirak nafakası artırım miktarının bir yıllık toplam tutarının 500x12=6.000,00 TL, davacı için artırım talep edilip kabul edilen yoksulluk nafakası bir yıllık toplam tutarının 150x12= 1.800,00 TL olduğu, kararı davalı istinaf ettiğinden kararın kabul edilen kısım itibariyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341/2. maddesi gereğince miktar itibariyle kesin nitelikte oluğu, bu durumda davalının istinaf başvurusunun miktar itibariyle reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, bu doğrultuda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2017/528 Esas sayılı ilamı ile müşterek çocuk yararına hükmedilen aylık 400 TL iştirak nafakasının aylık 1.800 TL'ye artırılmasına, kadın yararına hükmedilen aylık 500 TL yoksulluk nafakasının aylık 1.500 TL'ye artırılmasına, nafakalara her yıl asgari ücrete yapılan zam oranında artış uygulanmasına karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı baba vekili süresinde sunduğu 02/12/2022 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde; kadın yararına yoksulluk nafakasında artırım talebinin reddi gerektiğini, öte yandan nafakalara asgari ücrete yapılan zam oranında artırım uygulanmasını kabul etmediklerini, Yargıtay içtihatlarına uygun olarak nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE: Dava, iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması istemlerine ilişkindir....
Aile Mahkemesi'nin 2011/892 Esas ve 2012/642 Karar sayılı, 13/12/2012 tarihinde kesinleşen ilamı ile kadının boşanma davası ile tarafların boşanmalarına, tarafların müşterek çocuğu 28/08/2004 d.lu Hilal'in velayet hakkının anneye verilmesine, kadın için aylık 300,00.TL yoksulluk, müşterek çocuk için aylık 200,00.TL iştirak nafakasına karar verildiği, davacı-karşı davalı tarafından, ödenmekte olan yoksulluk nafakasının aylık 500,00.TL'ye, müşterek çocuğa ödenmekte olan iştirak nafakasının aylık 800,00.TL'ye çıkarılmasının talep edildiği, davalı-karşı davacı tarafından yasal cevap ve karşı dava dilekçesi ile; kadın tarafından açılan davanın reddi, karşı dava ile yoksulluk nafakasının, kadının sigortalı çalışmaya başladığı dönemden itibaren kaldırılmasının talep edildiği, İlk Derece Mahkemesince; kadının davasının kısmen kabulü ile müşterek çocuk Hilal için ödenen iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 750,00.TL'ye çıkarılmasına, yoksulluk nafakası artırım talebinin reddine, erkeğin...
Önceki nafaka artırım ilamında "...davalının yurtdışından boşanmadan önce emekli olduğu ifade edildiğinden temel yoksulluk nafakasının belirlendiği sırada bu hususunda dikkate alınması karşısında araştırma gereği duyulmadığı, boşanma kararı ile birlikte kadın lehine belirlenen aylık 1.500,00TL.yoksulluk nafakasının Yargıtay bozması sonrası aylık 1.000,00TL.olarak belirlendiği ve kesinleştiği, tapu kayıtları sunulmuş ise de bunların muvazaalı olarak devredildiğine ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı, bulunsaydı dahi boşanma aşamasında yoksulluk nafakası takdir edilirken bu malvarlıklarının da bulunduğunun hesaba katıldığından dikkate alınmadığı"şeklinde gerekçe mevcut olup bu gerekçe de kesinleşmiştir....
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde ;artırımı talep edilen yoksulluk nafakasının 21.11.2014 tarihinde kesinleşen boşanma ilamıyla belirlendiği,eldeki artırım davasının ise 29.01.2016 tarihinde açıldığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumunda boşanmadan sonra olağanüstü bir değişiklik olduğuna dair bir iddianın ileri sürülmediği görülmüştür....
Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır. Yargıtay'ın bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Dosya içeriğinden somut olayda; tarafların 28.12.2005 yılında kesinleşen karar ile boşandıkları; davacı yararına aylık 2000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, eldeki artırım davasının 14.03.2012 tarihinde açıldığı, davacının çalışmadığı; davalının .... bulunduğu, geçen sürede tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında olağanüstü bir değişiklik olmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca mahkemece, yoksulluk nafakasına karar verilen 2005 yılından artırım davasının açıldığı 2012 yılına kadar geçen süre ve yoksulluk nafakasının niteliği gözetilerek, nafakanın .....yayınladığı ...oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yüksek oranda nafaka artışına karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir....