Davacı, daha önce davalı kadın lehine hükmedilen 200-TL.yoksulluk nafakasının, boşanma kararından sonra davalının işe girmesi nedeniyle kaldırılması veya 50-TL.ye indirilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davalının aylık düzenli geliri bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 200-TL.yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. TMK.nun 176/3.maddesinde yoksulluğun kalkması halinde yoksulluk nafakasının kaldırılacağı hükme bağlanmıştır. Davalının Teknosa’da asgari ücretle çalışmaya başladığı, 1.12.2008-17.10.2009 arası çalışıp, 17.10.2009 tarihinde işten ayrıldığı, ilişiğinin kesildiği anlaşılmaktadır. Davalının asgari ücretle çalışıyor olması onu yoksulluktan kurtarmaz. Ayrıca HGK.yerleşik kararlarında “asgari ücretle çalışmakta bulunulmasının insanca yaşayıp geçinme olanağı sağlamayacağı” özelikle vurgulanmıştır....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, 2001 yılında 15,00 TL olarak hükmedilen yoksulluk nafakasının 150,00 TL olarak belirlenmesi istenilmiş, birleşen dava dilekçesinde ise yoksulluk nafakasının kaldırılması talep ve dava edilmiştir.Mahkemece, asıl davanın reddine; birleşen davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı (birleşen davalı) tarafından temyiz edilmiştir.Toplanan delillerden davacıya miras yolu ile bir kısım taşınmazların paylı olarak intikal ettiği anlaşılmaktadır....
Oysa dava “Velayetin değiştirilmesi ve buna bağlı olarak boşanma hükmü ile ortak çocuk yararına hükmolunan iştirak nafakasının kaldırılması" isteğine ilişkin olup, asıl davanın velayetin değiştirilmesine ilişkin olduğu, iştirak nafakasının kaldırılması talebinin ise asıl davaya bağlı fer’i bir istek niteliğinde bulunduğu gözetildiğinde, çekişmesiz yargıya dahildir (HMK m. 382/2-b-13). Çekişmesiz yargı işlerinde de, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi yetkilidir (HMK m.384). Bu kurala göre, davacı kendi oturduğu yer mahkemesinde dava açabilir. Dava, davacının oturduğu yerde açılmış, davalı da bunun aksini iddia etmemiştir. Öyleyse yetki itirazının reddi ile velayetin değiştirilmesi ve buna bağlı olarak boşanma hükmü ile ortak çocuk yararına hükmolunan iştirak nafakasının kaldırılması davasının esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru bulunmamıştur....
İrat biçiminde ödemesi kararlaştırılan iştirak nafakasının bir süre ile sınırlandırılması kanunda düzenlenmemiştir. Ancak, kanunda belirilen koşulların gerçekleşmesi halinde yoksulluk nafakası kendiliğinden kalkabileceği gibi, yine kanunda belirtilen koşullarla yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektiren sebepler ortaya çıkarsa yoksulluk nafakasının kaldırılması davası açılabilir (TMK m. 176). Eldeki davada bozmaya uyulduğu halde bozmanın gereklerine uygun olarak süre sınırlandırılması yapılmadan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken, süre sınırlandırılması yaparak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 07.06.2017(Çrş.)...
Davalı (karşı davacı) vekili dilekçesinde; müşterek çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının çocuğun ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını savunarak; iştirak nafakasının aylık 3.500,00 TL'ye yükseltilmesini ve tesis edilen kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini talep etmiştir. Mahkemece; asıl davada velayet ve iştirak nafakasının kaldırılması-azaltılması taleplerinin reddine, karşı davada iştirak nafakasının artırılması talebinin reddine, asıl ve karşı davadaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davacı (karşı davalı) vekili tarafından temyiz edilmiş, davacı (karşı davalı) vekili 21.07.2015 tarihli dilekçe ile temyiz taleplerinden vazgeçtiklerini bildirmiştir. Bu nedenle davacı(karşı davalı) vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı karşı davacı vekili dilekçesinde; müşterek çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının 3.500 TL'ye yükseltilmesini ve tesis edilen kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini talep etmiştir. Mahkemece; asıl davada velayet ve iştirak nafakasının kaldırılması-azaltılması talepleri yönünden reddine, karşı davada iştirak nafakasının artırılması talebi yönünden reddine, asıl ve karşı davada kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, davacı karşı davalı vekili 21.07.2015 tarihli dilekçesi ile temyiz taleplerinden vazgeçtiklerini bildirmiştir. Davacı karşı davalı vekilinin temyizden feragat dilekçesinin davacı karşı davalı vekili tarafından verilip verilmediğinin tespiti için, kimlik tespitinin yapılması gerekmektedir....
Mahkemece; yapılan yargılama ve toplanan deliller uyarınca, davacının aylık ortalama gelirinin 1200 TL olduğu, davalı Şaduman’ın ise babasından ölüm aylığı olarak 442 TL maaş aldığı, ev işlerine gittiği, davalının aylık ortlama gelirinin asgari ücretin altında kaldığı kanaatine varılarak, sonuç olarak yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin TMK 176’ncı maddesinde belirtilen yasal şartların oluşmadığı gerekçesiyle, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına dair talebin reddine; müşterek çocuk Hülya’nın ise, dava tarihi itibariyle reşit olduğu bu sebeple reşit olduğu tarih itibariyle aslında iştirak nafakasının kendiliğinden kalktığının tespitine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda yardım nafakasının uygun bir miktarda indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davacının yardım nafakasının kaldırılması talebinin reddine, Antalya 1. Aile Mahkemesinin 2017/980 Esas ve 2018/346 Karar sayılı ilamı ile davalı lehine hükmedilen 700,00- TL yardım nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 350,00- TL'ye indirilmesine hükmolunmuştur. Davacı erkek vekili, yardım nafakasının talebi doğrultusunda tümden kaldırılması gerektiğine yönelik istinaf yasa yoluna başvurmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki iştirak nafakasının indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı dilekçesinde; davalı ile Kadıköy 5.Aile Mahkemesinin 2006/730 esas, 2007/283 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocuk 1998 doğumlu Aslı lehine 400.TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, iştirak nafakasının her yıl %10'luk artışına karar verildiğini,iştirak nafakasının aylık 750 TL ye ulaştığını, iştirak nafakasının müvekkilini ekonomik açıdan sıkıntıya soktuğunu, müvekkilinin yedi aydır işsiz olduğunu, herhangi bir menkul, gayri menkul malının da olmadığını belirterek, varolan iştirak nafakasının hakkaniyet ölçüleri, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate...
Yargıtay'ın Yerleşik Kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak da kabul edilmemektedir. Somut olayda; mahkemece, davalı adına kayıtlı taşınmazlar ve banka hesabı bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma yeterli değildir. Her ne kadar davalının adına kayıtlı taşınmazlar ve banka hesabı mevcut ise de; davalının yoksulluk nafakasının tamamen ortadan kaldırılmasını gerektirecek düzenli bir geliri olduğu belirlenmemiştir. Yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi azaltılması istemini de kapsadığından davalının adına bulunan taşınmazlar ve banka hesabı ekonomik durumunda olumlu yönde değişiklik sayılarak yoksulluğu tamamen ortadan kalkmamış olan davalının yoksulluk nafakasının indirilmesinin düşünülmemesi isabetli bulunmamıştır....