Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kaldırılması talep edilen yoksulluk nafakasının yıllık tutarı üzerinden hesaplanacak nisbi harç alınmadan (Harçlar Kanunu md. 30-32) davaya devam edilmesi yanlış olmuştur. O halde, mahkemece davacıya "yoksulluk nafakasının kaldırılması" yönündeki talebiyle ilgili nispi harcın tamamlattırılması ve sonucu itibariyle karar verilmesi gerekirken, eksik harçla yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 3- Kabule göre de; Davacının talebi yoksulluk nafakasının kaldırılması olduğu halde, mahkemece iştirak nafakasının kaldırılması olarak değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....

    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ :İştirak Nafakasının Azaltılması, Yoksulluk Nafakasının :Kaldırılması-İştirak ve Yoksulluk Nafakasının Artırılması :Protokolün Uyarlanması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı tarafından duruşma talepli olarak asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, birleşen davanın kabul edilen kısmı yönünden; davalı- davacı tarafından ise katılma yoluyla birleşen davanın reddedilen kısmı yönünden temyiz edilmişse de; iştirak nafakasının azaltılması/artırılması, yoksulluk nafakasının artırılması/kaldırılması, protokolün uyarlanmasına ilişkin verilen kararların Yargıtayda duruşmalı inceleneceğine ilişkin hüküm bulunmadığından duruşmalı olarak incelenmemektedir....

      Daha sonra erkek tarafından boşanma davasında hükmedilen tazminatların kaldırılması ve yoksulluk nafakasının kaldırılması yönünden İzmir 12. Aile mahkemesine açılan davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının 100,00 TL ye indirildiği, davacı tarafından istinaf üzerine istinaf talebinin miktar yönünden reddine karar verildiği görülmüştür. Yine davacı yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi ile İzmir 3. Aile Mahkemesine dava açmış, davası reddolmuştur. İzmir 4. Aile Mahkemesinin 2016/29 E - 215 K. İlamı ile 01/06/2006 doğumlu çocuğun velayetinin babaya verildiği, kararın 25/04/2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Bu açıklamalar ışığında davacı-davalının istinaf talebi incelendiğinde; Tarafların boşanma dosyasında kesinleşen kusurlu davranışlarına göre; davacı-davalı erkek yönünden yoksulluk nafakasının şartları yoktur....

      Karşı davada aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, Esin'in velayetinin değiştirilmesi talebi reddedilmiş, Ege'nin velayetinin değiştirilmesi talebi kabul edilerek Ege yönünden iştirak nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasına karar verilmiş, Esin'in iştirak nafakasının aylık 300,00 TL azaltılması talebi yönünden olumlu olumsuz karar verilmemiştir. Karşı davada iştirak nafakasının azaltılması, yoksulluk nafakasının kaldırılması, velayetin değiştirilmesi talep edildiği halde tek peşin harç yatırılmış, nafaka talepleri yönünden nispi peşin harç tamamlatılmadan karar verilmiş, harçlar karar ile de tamamlatılmamıştır. Harç kamu düzenindendir. Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Davalı-karşı davacı erkeğin yoksulluk nafakasının kaldırılması ve iştirak nafakasının indirilmesi talepleri velayetin değiştirilmesi davasının feri niteliğinde olmadığı gibi nisbi harca tabidir....

      GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların Seydişehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/63 Esas sayılı dosyası ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek çocuklar Hasan ve Yusuf'un velayetinin müvekkiline verildiğini, Seydişehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/40 Esas sayılı dosyası ile davacının yoksulluk nafakasının aylık 800,00 TL'ye, müşterek çocuk Hasan'ın iştirak nafakasının aylık 700,00 TL'ye, Yusuf'un iştirak nafakasının ise aylık 500,00 TL'ye çıkartıldığını, davalının halen yurt dışında çalıştığı şirketten 4.500,00 Dolar aldığını, çocukların eğitim masraflarından dolayı masraflarının arttığını, müvekkilinin çocukların geleceğini düşünerek kredi ile ev aldığını belirterek yoksulluk nafakasının aylık 2.000,00 TL'ye, müşterek çocuk Hasan'ın nafakasının aylık 1.600,00 TL'ye, müşterek çocuk Yusuf'un nafakasının aylık 1.400,00 TL'ye çıkartılmasını talep etmiştir....

      kalkması gibi yoksulluk nafakasının azaltılmasını gerektirecek koşullarda bulunmadığı," gerekçesiyle yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının reddine karar verilmiştir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının yükseltilmesi talebinin reddine, hükmedilen yoksulluk nafakasının Üfe oranında artırılmasına, çocuk Hamide Ayben için hükmedilen iştirak nafakasının aylık 750 TL'ye, çocuk Eslem için hükmedilen iştirak nafakasının aylık 750 TL 'ye çocuk Buğlem için hükmedilen iştirak nafakasının aylık 750 TL'ye yükseltilmesine, nafakaların Üfe oranında artırılmasına karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın tamamen kabul edilmemesini istinaf etmiştir....

      Somut olayda, davacının 01.05.2003 tarihinden önceki isteğe bağlı sigortalılık süresine ait prim ve gecikme zammı borcunu 506 sayılı Yasa'nın geçici 85. maddesinin (c) bendine göre, 01.05.2003 tarihinden itibaren 6 ay içinde Kuruma ödemediği gibi, 4958 sayılı Kanun'un geçici 1.maddesinin (K) fıkrası uyarınca borçlarını yapılandırmasına rağmen, yapılandırmaya da uymadığı ve hiç prim ödemesinin bulunmadığı, 4958 sayılı Kanunun anılan geçici 1. maddesinin (K) bendinin, taksitlendirme sözleşmesi yapılan Kurum borçlularının, tahakkuk edecek cari ay borçlarını veya taksitlendirilmiş borçlarıyla ilgili ödeme yükümlülüklerini; bir takvim yılı içinde art arda üç defa yerine getirmemeleri halinde, yeniden yapılandırma hakkını kaybedeceklerine ilişkin hükmü kapsamında davalı Kurumun sözleşmeyi iptal etmekle haklı olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar vermek yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir....

        Somut olayda, davacının 01.05.2003 tarihinden önceki isteğe bağlı sigortalılık süresine ait prim ve gecikme zammı borcunu 506 sayılı Yasa'nın geçici 85. maddesinin (c) bendine göre, 01.05.2003 tarihinden itibaren 6 ay içinde Kuruma ödemediği gibi, 4958 sayılı Kanun'un geçici 1.maddesinin (K) fıkrası uyarınca borçlarını yapılandırmasına rağmen, yapılandırmaya da uymadığı ve hiç prim ödemesinin bulunmadığı, 4958 sayılı Kanunun anılan geçici 1. maddesinin (K) bendinin, taksitlendirme sözleşmesi yapılan Kurum borçlularının, tahakkuk edecek cari ay borçlarını veya taksitlendirilmiş borçlarıyla ilgili ödeme yükümlülüklerini; bir takvim yılı içinde art arda üç defa yerine getirmemeleri halinde, yeniden yapılandırma hakkını kaybedeceklerine ilişkin hükmü kapsamında davalı Kurumun sözleşmeyi iptal etmekle haklı olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar vermek yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir....

          Davalı şirket vekili; başvuru konusu ibare ile müvekkili markası arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu, her iki markanın da asıl ve ayırt edici unsurlarının "OTTO" ibaresinden oluştuğunu, ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, "FİX" ve "ART" eklerinin yeterince ayırt edicilik sağlamadığını, başvuru konusu ibarenin ticaret unvanında kullanımının ayrıcalık sağlamayacağını, davacının unvanının tescilinin müvekkilinin marka başvuru tarihinden sonra olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; markaları esas ibarelerinin “OTTO” olduğu, markalardaki “ART” ve “FİX” ibarelerinin yeterli farklılık yaratmadıkları, ayırt edici niteliklerinin düşük olduğu, her iki markanın da “OTTO” ibareleri itibariyle aynı veya benzer etkiyi bıraktıkları, bütünsel olarak birbirleriyle ilintili oldukları yönünde izlenim oluşturdukları, farklılıkların ortalama tüketici kitlesi nezdinde fark edilerek markaların iki farklı marka oldukları...

            UYAP Entegrasyonu