Somut olayda; tarafların 2005 yılında boşandıkları ve müşterek çocuk 1999 doğumlu Muhammed Taha'nın velayetinin davacı anneye verildiği,2012 yılında açılan son nafaka artırım davası neticesinde ise müşterek çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının aylık 225 TL'ye yükseltildiği ve her yıl TÜFE artışının da uygulanmasına karar verildiği ve bu kararın da 22.01.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Yine dosya kapsamında yer alan tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırma sonuçlarına göre ise, davacının öğrenci olup Açık Öğretim Fakültesi'nde okuduğu,aylık 550 TL kira ödemesi bulunduğu,annesi,kız kardeşi ve oğlu ile birlikte yaşadığı;davalının ise TOKİ'de yönetim müdürü olup aylık 2.000 TL geliri bulunduğu,aylık 450 TL kira ödemesi olduğu tespit edilmektedir. Artırım davası açılması kanunda belirli bir süreye tabi tutulmamıştır. Davacı, hükmedilen iştirak nafakasının yetersiz kaldığını ve müşterek çocuğun ihtiyacını karşılamadığını ileri sürmektedir....
GEREKÇE : Davanın iştirak nafakasının artırım davası olduğu anlaşılmıştır. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
Boşanma kararının kesinleştiği tarih olan 05.03.2014 tarihi ile artırım davasının açıldığı dava tarihi olan 14.08.2015 tarihleri arasındaki süre ile müşterek çocuğun yaşı ve yaşı itibariyle masraflarının bu süre içerisinde artmış olduğu da nazara alındığında,iştirak nafakasının TMK 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesine uygun bir şekilde artırımına gidilmesi gerekmektedir....
Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2009/449 Esas ve 2009/833 Karar sayılı boşanma dosyası ile hükmedilen 300,00 TL yoksulluk nafakasının artırılmasına karar verilmiş ise de, taraflar arasında Batman 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nde görülen nafaka artırım davası ile yoksulluk nafakasının 300,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş, iş bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2010/3451 Esas ve 2010/3772 Karar sayılı düzelterek onama kararı ile 250,00 TL'ye çıkarılmıştır. Mahkemece yoksulluk nafakasının 250,00 TL üzerinden artırılması gerekirken 300,00 TL üzerinden artırılması doğru görülmemiş ancak bu husus sonuca etkili olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır....
Açıklanan nedenlerle davacı tarafın yoksulluk nafakası artırım miktarının düşük olmasına yönelik istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-2 maddesi gereğince kabulüne, müşterek çocuk yararına iştirak nafakası artırım miktarının düşük olmasına yönelik istinaf talebinin miktar itibariyle reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı tarafın müşterek çocuk adına iştirak nafakası artırım miktarının düşük olmasına yönelik istinaf başvuru talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341/2 maddesi uyarınca miktar yönünden REDDİNE, 2- Davacı tarafın yoksulluk nafakası artırım miktarının düşük olmasına yönelik istinaf başvuru talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Kayseri 9....
Aile Mahkemesi'nin 2012/222 Esas sayılı ilamı ile boşandıklarını, boşanma davasından yaklaşık 5,5 yıl sonra açılan nafaka artırım davası sonucu Aksaray 1....
Yılmaz için 1.000-TL olan iştirak nafakasının aylık 1.500-TL'ye çıkarılarak dava tarihinden baba ile kalmaya başladığı 01/06/2013 tarihine kadar davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, iştirak nafakasının artırılması ve yoksulluk nafakası talebine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Somut uyuşmazlıkta dosya içeriğinden; ... 17. Aile Mahkemesinin 28.08.2014 tarih, 2013/895 Esas, 2014/545 Karar sayılı ilamıyla müşterek çocuk ... ...'...
Somut olayda ise; davacının, mevcut 300,00 TL yoksulluk nafakasının takdir edildiği 28/10/2010 tarihi ile, bu artırım davası tarihi arasında, üç yıldan fazla bir süre geçmiş olup; bu süre içerisinde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları doğal olarak değiştiği gibi, davacının ihtiyaçları da artmış, paranın da en azından enflasyon oranında değer kaybına uğramış olduğu da bir gerçektir. Açıklanan nedenlerle ve Yargıtay'ın Yerleşik Uygulamaları da nazara alındığında; yoksulluk nafakasının en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle, taraflar arasındaki bozulan dengenin yeniden sağlanması gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile, artırım talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, boşanma davasında lehine aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, nafakanın yetersiz kaldığını, davalının kadrolu işçi olarak çalıştığını belirterek, yoksulluk nafakasının aylık 400,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davanın kabulü ile 200,00 TL olan yoksulluk nafakasının aylık 400,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının aylık 400,00 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk nafakasının artırılması istemine ilişkindir. TMK'nın 331. maddesi gereğince; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Yasada nafakanın yeniden belirlenebilmesi için belli bir zamanın geçmesi aranmamıştır. Buna göre mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı zorunlu kılması gerekmektedir. Artırım davasında; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı gözönünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle mahkeme, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır....