Davalı, ön inceleme duruşmasından sonra 10.12.2014 tarihli son celsede daha önce kabul edilen nafaka davasında hükmedilen tedbir nafkasının yoksulluk nafakası olarak devam etmesini ve tazminat taleplerinin saklı tutulmasını talep etmiş, davacı tarafın bu talebe açık bir muvafakati olmamıştır. Bu talep savunmanın genişletilmesi niteliğindedir. Davalı tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmamaktadır. O halde, davalının yoksulluk nafakası (TMK md. 175), maddi ve manevi tazminat talepleri (TMK. md. 174/1-2) hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilecek yerde, kesin hüküm oluşturacak şekilde reddine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur....
Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK md.174/1) ve manevi (TMK md. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 2-Mahkemece “davalı-karşı davacı kadının terzi olarak çalıştığı ve gelirinin bulunduğu” gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş, tedbir nafakası yönünden herhangi bir hüküm kurulmamış ise de; toplanan delillerden davalı-karşı davacı kadının ev içerisinde dikiş makinası ile dikiş yaparak geçimini sağlamaya çalıştığı ancak işinin ve gelirinin kendisini yoksulluktan kurtaracak şekilde, sürekli ve düzenli olmadığı anlaşılmaktadır....
Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (1.), (2.) ve (3.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.02.10.2018 (Salı)...
Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu erkeğin ağır kusurlu olarak kabulü doğru olmamıştır. 3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere davalı kadın tamamen kusurlu olup, boşanma sebebiyle yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat ve nafaka talep eden tarafın kusursuz veya diğer tarafa göre daha az kusurlu olması gerekmektedir. Mahkemece davalı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) ile yoksulluk nafakası (TMK m. 175) taleplerinin reddi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak yazılı şekilde kadın lehine yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3-Toplanan delillere göre, davacı kadının çalıştığı, düzenli gelirinin bulunduğu, tarafların asgari ücretle çalıştıkları, gelirlerinin birbirine denk olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, Türk Medeni Kanunu'nun 175. madde koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez. O halde davacı kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (kadın) tarafından, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminatın miktarı yönünden; davalı-davacı (koca) tarafından ise kusur belirlemesi, iştirak nafakası, yoksulluk nafkası ile maddi ve manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı (koca)'nın tüm, davacı-davalı (kadın)'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen...
Davacı-karşı davalı kadın, tarafların birlikte seçtikleri (TMK md. 186) veya Türk Medeni Kanununun 188. maddesindeki şartların oluşması sebebiyle eşlerden biri tarafından seçilen ya da hakim tarafından belirlenen (TMK md. 195) bağımsız bir eve davet edilmemiştir. Şu hale göre; davacı-karşı davalı kadın ihtara uymamakta haklıdır. Davalı-karşı davacı erkeğin terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Yasal olarak irat biçiminde hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması sebebi olan (TMK m. 176/2) bu durum, dava sırasında gerçekleşmiş ise boşanmada taraflar eşit kusurlu da olsa yoksulluk nafakası tayinine engeldir. O halde davacı-karşı davalının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. 3-Davacı-karşı davalının, bir başka erkekle fiilen evliymiş gibi yaşadığı, geçiminin bu kişi tarafından karşılandığı görülmektedir. Bu halde davacı-karşı davalının geçimiyle ilgili tedbir nafakası (TMK m. 169) tayinini gerektirici bir sebep bulunmamaktadır. Bu husus nazara alınmadan davacı-karşı davalı yararına tedbir nafakasına hükmolunması da doğru bulunmamıştır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden ...'...