tarafından karşı boşanma davası ve nafakanın kaldırılması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı(karşı davalı)'nın diğer taraf yararına daha önce bağımsız olarak açılıp karara bağlanmış olan nafakanın kaldırılması yönünde harcı verilerek usulüne uygun açılmış bir davası ve dava dilekçesinde bu yönde bir talebi bulunmamaktadır. Daha sonradan tahkikat sırasında 27.10.2014 tarihli dilekçesiyle nafakanın kaldırılmasını istemiştir. Bu hususta harcı verilerek usulüne uygun açılmış bir davanın bulunmadığı gözetilmeden, davalı (karşı davacı) yararına ... 5. Aile Mahkemesinin 2013/245 esas sayılı dosyası ile hükmedilen nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Davacı kadın nafakanın yıllık ÜFE oranında artırılmasını talep etmiş, ilk derece mahkemesince nafakanın TÜFE oranında yıllık artırımına karar verilmiştir. Gerek Yargıtay 2. Ve 3. Hukuk Dairelerinin müstakar uygulamaları gerekse de davacının talebi nazara alınarak nafakanın yıllık ÜFE oranında artırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, A-) Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca KISMEN KABULÜ ile; İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILARAK, YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, BUNA GÖRE; 1- ) Davanın KABULÜ ile; Konya 3....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 26/11/2021 NUMARASI : 2021/257 ESAS 2021/555 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı ile Silivri Aile Mahkemesinin 2013/31 Esas 2016/251 Karar sayılı ilamıyla boşandıklarını, müşterek çocuk Mustafa'nın velayetinin kendisine verildiğini, çocuk için aylık 300 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, nafakanın takdirinden bu yana 5 yıl geçtiğini, çocuğun ihtiyaçlarının arttığını, paranın alım gücünün düştüğünü belirterek nafakanın aylık 1000 TL ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının Robert Bosch fabrikasında çalıştığını, 3.200,00 TL civarı maaşının olduğu, 2011 model polo marka bir aracının olduğu, davalının ise, desinatör olarak çalıştığı aylık asgari ücret aldığı, üzerine kayıtlı bir evi olduğu anlaşılmaktadır. Nafaka alacaklısı kadının aldığı asgari ücret ve üzerine bir evinin olması yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Davalının asgari ücret düzeyinde gelir elde etmesi ve taşınmazının olması nafakanın kaldırılmasına değil, azaltılmasına etki edecek olgulardandır....
Aile Mahkemesinin 2020/83 Esas sayılı dosyası ile görülmekte olan velayetin değiştirilmesi davası açtığını, açılan işbu davanın sonucunun beklenilmesini talep ettiklerini, müşterek çocuk lehine ödenen nafakanın aylık 175 TL olmadığını, aylık 175 TL olarak ödenmekte olan iştirak nafakasının Ankara Batı 1. Aile Mahkemesinin 2017/59 Esas, 2017/278 Karar sayılı ilamı ile aylık 350 TL'ye çıkartıldığını, müvekkilinin aylık 5.500 TL maaş aldığını, müşterek çocuğa ödenen nafakanın yeterli olduğunu, bu aşamada artırılmasına gerek olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile Ankara Batı 1....
davalı hesabına kasaya alındığı anlaşılmaktadır.Bu durum karşısında, nafakanın hükmedildiği (ve artırıldığı) tarihteki şartların büyük ölçüde değiştiği bir gerçektir....
Aile Mahkemesi'nin 2004/1218 Esas ve 2005/175 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, boşanma kararında müvekkiline 100,00 TL nafakaya hükmedildiğini, bu nafakanın daha sonra Hukuk Mahkemesi'nin 2012/434 Esas ve 2013/188 karar sayılı ilamı ile 250,00 TL'ye çıkarıldığını, nafakanın yeterli olmadığını, müvekkilinin herhangi bir işinin ve gelirinin bulunmadığını, yalnızca babasından kalan 230,00 TL maaş aldığını belirterek 250,00 TL olarak belirlenen nafakanın 750,00 TL'ye çıkarılmasını talep etmiştir. Davalı vekili, davacının ekonomik durumunda iyileşme olduğunu babasının ölümü ile kendisine maaş bağlandığını, ayrıca babasından miras kaldığını, nafakanın arttırılmasında yasal bir sebep bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Birleşen davada davacı vekili, babasının vefatından sonra davalının ekonomik durumunun iyileştiğini, nafaka koşullarının ortadan kalktığını belirterek davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını veya indirilmesini talep etmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/283 Esas sayılı dosyasında davacı olarak bulunan T3 T1 vasisi Ömer Atsız ile birlikte hareket ederek nafakanın kaldırılması davası açtığını, T1'ın rızası ve lehine bir durum olmamasına rağmen ve bu konuda Sulh Hukuk Mahkemesinden açık bir yetki veya izin almadan nafakanın kaldırılması davasında muvafakatname imzalatarak nafakanın kaldırılmasına sebebiyet verdiğini, bu davada vasinin yetkisiz işlem yaparak nafakanın kaldırılmasına sebep olmasının hukuka aykırı olup müvekkilini mağdur ettiğini, bu kararın 04/02/2010 tarihinde verildiğini, temyiz edilmesine rağmen miktar itibariyle temyiz edilemez olduğundan temyiz incelemesinin reddedildiğini, müvekkili bu dosyadan sonra defalarca nafakanın artırılması davası açsa da davalarının nafakanın kaldırılmış olması sebebiyle hep reddedildiğini, müvekkilinin dosyalarının taraflarınca incelendiğini, müvekkilinin yaşı ve sağlık sebeplerinden dolayı bir işe devam edip kendi zaruri ihtiyaçlarını karşılayamayacağını beyan...
Aile Mahkemesinin 2009/607 Esas 2012/65 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müvekkili lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede nafakanın yetersiz kaldığını, müvekkilinin çocuklarının yardımı ile geçindiğini belirterek nafakanın aylık 900TL'ye artırımına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde; nafaka kararından sonra gelirinde artış olmadığını, kredi borcu bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; tarafların sosyal ekonomik durumu, aradan geçen sürede paranın alım gücündeki düşüşe göre mevcut nafakanın düşük kaldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının aylık 900TL'ye artırımına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakasının artırımına ilişkindir....
Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir.O halde, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve takdir edildiği tarih ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayımladığı ÜFE (TEFE) artış oranı nazara alındığında mahkemece, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir.Ayrıca, 28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre; nafakanın artırılması, kaldırılması veya nafakaya hükmedilmesine dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir. Somut olayda, nafakanın dava tarihinden itibaren tahsiline karar vermek gerekirken infazda güçlük yaratacak şekilde bu hususun eksik bırakılmış olması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....