Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Temyiz Sebepleri Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin eksik inceleme yaptığını, dava dilekçesinde baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılması mümkün olmaması halinde uzun sürelere yayılacak şekilde kişisel ilişki düzenlenmesini talep ettiklerini ancak terditli taleplerinin değerlendirilmediğini, babanın çocuğu ile hiç görüşmediğini, çocukla ciddi olarak ilgilenmediği, ilgilenmeyeceğinin kanıtı olduğunu bu durumunda baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılmasına sebep olacağını, davalının kişisel ilişki düzenlemesini müvekkilinin velâyet hakkını engeller nitelikte kullandığını, Bitlis İlinde alınan 10.12.2021 tarihli raporun dikkate alınmadığını, bu raporun çocuğun üstün menfaatine daha yararlı olduğunu, çocuğun yaşı ve üstün menfaati düşünüldüğünde kademeli olarak kişisel ilişki kurulması gerektiğini, kurulan kişisel ilişki ve sürelerinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir...

    Günü saat 18.00 arasında babaya verilmesi suretiyle kişisel ilişki kurulmasına hükmedilmiştir. Davacı erkek vekili; çocukla davalı anne arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılması talebinin reddine ilişkin karara, yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; müşterek çocuk ile kişisel ilişkinin kaldırılması aksi takdirde kişisel ilişki süresinin azaltılması istemlerine ilişkindir. Davacı erkek vekilinin; vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; Davacı baba, kademeli (terditli) olarak dava açmış, öncelikle müşterek çocuk ile davalı anne arasında kurulan kişisel ilişki tesisinin kaldırılması, bu talebi kabul edilmediği takdirde ise kişisel ilişki süresinin yeniden düzenlenmesini istemiştir. Davacı babanın kişisel ilişkinin kaldırılmasına ilişkin talebi reddedilmiş, ancak kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine yönelik talebi kabul edilerek karar verilmiştir. Davada kısmen kabul söz konusu değildir....

    Mahkemece, davalı babanın alkol ve uyuşturucu madde kullanmasının müşterek çocukla kurulacak kişisel ilişki süresine etkisi görevlendirilecek uzman vasıtasıyla belirlendikten sonra daha uygun süreli kişisel ilişki kurulmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi....

      Anılan Sözleşme hükümleri, çocuğun yüksek yararına bağlı olarak, çocukla ana ve babası dışındaki aile bağları bulunan şahıslar arasında kişisel ilişki kurulabileceğini kabul etmiştir. Hatta, sözleşme, "ana ve babası ayrı devletlerde oturan çocukla" sınır ötesi kişisel ilişki tesis edilebileceğini de öngörmüştür. Mahkeme, "davacıların, babaya tanınan kişisel ilişki sürelerinde torunlarını görebileceklerini" belirtmektedir. Oysa, herhangi bir delil toplanmamış, bu sonuca hangi delillerle ulaştığını göstermemiştir. Davacılar ile çocuğun babasının aynı ülkede ve birlikte yaşayıp yaşamadıkları da belli değildir. Kaldı ki, böyle olsa bile, davacıların torunlarını görme hakkı, babanın istek ve arzusuna da bağlı tutulamaz....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların evlilik dışı ilişkiden doğan 2015 doğumlu müşterek çocuklarının bulunduğunu, bu çocuğun taraflar arasında yaşanan süreçlerden etkilendiğini davacının ise çocuğuyla kişisel ilişki kurmak istediğini bu ilişki sırasında zaman zaman çocukla davacı arasında sorunlar yaşandığını, davalının da bu ilişkiyi kolaylaştırıcı, destekleyici olmasına rağmen zorlaştırıcı davranışlar sergilediğini, bu durumunun çocuğun davacı ile kişisel ilişki kurulması öncesi ve sonrasında zaman zaman psikolojik sorunlar yaşamasına sebep olduğuni, bu amaçla çocukla baba arasında kişisel ilişkinin kurulmasına çocuğun alıştırılması yönünde danışmanlık tedbiri verilmiş, uzun zaman süreci içinde yapılan danışmanlık tedbirlerinin sonucunda da yeterli ve istenen düzeyde bir sonuç sağlanamamış ise de çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulması gerektiği kanaatine varılmakla, çocukla baba arasında taraflar ve çocukla...

          Taraflar mevcut duruma göre ayrı şehirlerde yaşıyor olsalar da, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayrımına" gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan, aynı şehir-ayrı şehir ayırımına gidilmeksizin babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava bakımından: taraflar arasında anlaşmalı boşanma kararı ile çocuğun velâyetinin babaya bırakıldığı ve anne ile kişisel ilişki tesis edildiği, kişisel ilişki kararının infaz kabiliyetinin bulunmadığı, kişisel ilişkiye ilişkin kararın muğlak ifadeler barındırdığı, haftalık, yıllık, dini bayram ve tatil günlerindeki kişisel ilişki günlerinin net olarak belirlenmediği, bu nedenle icrasının imkansız olduğu, hafta içi dört günlük oldukça geniş saat aralıklarında davacı anne ile kişisel ilişkinin tesis edilmiş olduğu, dosyaya ibraz olunan sosyal inceleme raporlarına göre davacı anne ile yatılı şekilde ve raporda belirlenen şekilde kişisel ilişki kurulmasının çocuğun üstün yararına uygun olacağı, hükme esas alınan rapora göre kişisel ilişki tesisine ilişkin ilk kararda belirlenen kişisel ilişki günleri sınırlandırıldığından asıl davanın reddine karar vermek gerektiği, birleşen dava bakımından...

              Bu sebeple, kişisel ilişki tesisine bu ilişkinin değiştirilmesine veya kaldırılmasına dair ilamlar, maddi anlamda kesin hüküm oluşturmazlar. Kişisel ilişki tesis edilirken, kardeşlerin birbirlerinden ayrılmamalarına özen gösterilmeli, onların ebeveynleriyle birlikte olmalarına olanak sağlanmalı, şayet ayrı ayrı ilamlarla bu ilişki tesis edilmiş veya edilecek ise, kendisine kişisel ilişki hakkı tanınmış olan ebeveyne ilave külfet yüklenmesinden kaçınılmalıdır. Davacı ile çocuklardan ... arasında 2004 yılında alınmış olan ilamla tesis edilen kişisel ilişki ile işbu kararla diğer çocuk... arasında tesis edilen kişisel ilişki süreleri kardeşlerin babaları yanında birlikte olmalarına imkan tanınmadığı gibi, davacıya da aşırı külfet yükleyici niteliktedir. Öyleyse, davacının her iki çocuğu ile aynı tarihlerde ve aynı sürelerle kişisel ilişki tesisi hem çocukların menfaatlerine uygun olacak, hem de davacıya daha az külfet yükleyecektir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması-Kişisel İlişkinin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Asıl dava, çocukla kişisel ilişki kurulması, karşı dava ise kişisel ilişkinin kaldırılmasına ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kısmen kabulü ile karşı davanın reddine, ortak çocuk Defne ile babası arasında yatılı kalmayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir. Dosya incelendiğinde, dosya arasında bulunan 18.01.2018 tarihli pedagog ve 25.06.2018 tarihli psikolog raporlarında, yatılı kişisel ilişki kurulmasının uygun olduğu bildirilmiştir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı erkek tarafından, temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-karşı davacı kadın ve müşterek çocuk yararına takdir edilen nafakanın Türk Medeni Kanununun 169. maddede düzenlenen ve dava tarihinden itibaren geçerli olan tedbir nafakası kapsamında olduğunun anlaşılması karşısında, davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayeti anneyi verilen müşterek çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmaması (TMK.md.182/1) usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu