DAVA Davacı-davalı baba vekili dava dilekçesinde özetle; ortak çocuğun velâyetinin babada olduğunu ve mahkeme kararıyla çocukla anne arasında kişisel ilişki tesis edildiğini, annenin pavyonda çalıştığını, sabit ikametgâhının olmadığını, çocuğun akrabalarla ilişki kurmasını engellediğini, kişisel ilişkinin corona virüsü nedeniyle çocuk için tehdit oluşturduğunu iddia ederek; virüs tehlikesi geçene kadar telefonla kişisel ilişki kurulmasını, akabinde de haftasonları, dini bayramlarda, yarıyıl ve yaz tatilinde yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasını talep etmiştir. II....
Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md. 9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md. 4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır. Çocuğun menfaati bu yönde bir düzenlemeyi gerekli kılmadıkça, uzman aracılığı veya gözetiminde kişisel ilişki tesisi bundan beklenen amaca aykırı düşer....
Sayılı kararı ile küçük Ebrar için 1.000,00 TL nafaka talebi, baba Mustafa Yazıcı'nın da davayı kabul etmesi üzerine kesinleştiğini, bu dava ile davacı baba, nafaka miktarının indirilmesi ve müşterek çocukla kişisel ilişki kurulması talepli dava açtığını, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilerek nafakanın indirilmesi talebinin reddine, şahsi ilişki talebinin kabulüne karar verildiği, nafakanın indirilmesi talebinin reddine ilişkin karara karşı itirazının bulunmadığı, şahsi ilişki tesisinin kabulüne yönelik verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırılmasını istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda, Dava; nafakanın indirilmesi ve şahsi ilişki kurulması istemine ilişkindir....
Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile babası arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı taktirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır. Çocuğun babası ile yatılı kişisel ilişki kurulmasına engel somut bir olgu veya iddia bulunmamaktadır. Çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişki süresi, babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da baba sevgi ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir....
Cevap dilekçesi: Davalı cevap dilekçesinde özetle; Çumra Meslek Yüksek okulunda görev yaptığını, davacının suçlamaları nedeniyle hakkında taciz nedeniyle soruşturma açıldığını, velayetin annesinde olması nedeniyle çocukla düzenli görüşemediğini, çocuğunu özlediğini, şahsi ilişki günlerinde çocukla spor yaptıklarını, omuzuna aldığını, öptüğünü kokladığını, gezip eğlendiklerini, baba olarak çocuğuna karşı yakın alaka göstermeye çalıştığını, çocuğuna hasret bir babaya karşı böyle bir ithamda bulunmanın son derece üzücü ve gerçek dışı bir durum olduğunu, müşterek çocuğun abartarak annesine anlatımlarda bulunduğunu, haksız yere hakkında cinsel taciz soruşturması açıldığını, kazara çocuğun pipisine babası dokundu diye bu durumun dava konusu yapılamayacağını, çocuğun kulağını hafif çekti diye şikayette bulunulduğunu, bu durumun kutsal babalık duygularına ağır darbe olduğunu, davacının savcılık ve mahkeme makamlarını boş işlerle oyaladığını, müşterek çocukla samimi şekilde görüşürken çocuğun tavır...
un vefatından sonra da sürekli olarak kendisini rahatsız etmeye devam etmediğini, Kurban Bayramında müsait olmadığını dile getirmesine rağmen davacı, kızı ve torununun eve geldiklerini, tartışma yaşandığını ve hakaret ettiklerini, ne oğlu sağ iken ne de vefatından sonra kızının maddî manevî ihtiyaçları ile ilgilenmeyen davacının çocukla bağ kurmasının da çocuğun psikolojisini olumsuz etkileyeceğini, karşı yanın açmış olduğu çocukla kişisel ilişki kurulması talebinde çocuğun menfaatine bir talep olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ile davacının oğlu ...'ın 16.04.2015 tarihinde boşandıkları, ortak çocukları ...'ın velâyetinin davalı anneye verildiği, davaya konu kişisel ilişki kurulması istenen küçüğün yaklaşık 10 yıldır annesi ile birlikte Savaştepe'de yaşadığı, baba ...'...
Üçüncü kişilerin, koşulları gerçekleştiği takdirde çocukla kişisel ilişki kurma hakkı mevcut ise de; kişisel ilişki süresinin ana ve babaya tanınan genişlikte olması beklenemez. Ancak; anneanne, dede, büyükanne ve büyükbabalarla torun arasındaki kişisel ilişki torunun bunlarla "aile bağlarını" güçlendirmek ve geliştirmek, onların da torun sevgilerini tatmaya elverişli olacak yeterlilikte olmalıdır....
Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Kişisel ilişki tesisine yönelik hüküm kurulurken; gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceğinden ilk derece mahkemesinin gelecek yılları da kapsayacak şekilde tarih de belirtmek suretiyle kişisel ilişki tesisi doğru olmadığı gibi dosya kapsamı, davacı babanın hali hazırda cezaevinde hükümlü olarak bulunması ve dosyada bulunan uzman bilirkişiler tarafından düzenlenmiş sosyal inceleme raporları da dikkate alındığında davacı baba ile küçük Asya arasında yatısız olacak şekilde kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde babanın cezaevinden izinli çıkacağı muhtemel tarihlerde ve yatılı olacak şekilde kişisel ilişki tesisi doğru bulunmamıştır. Ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2)....
Pazar günü saat 10:00 ile 17:00 arasında, dini bayramların 2. günü saat 10:00 ile 17:00 arasında şahsi ilişki tesisine" karar verilmiştir. Davalı erkek istinaf dilekçesi ile;davacının evli olup eşinin çocuğu istemediğini, çocuğun İstanbul'da anneannesiyle yaşadığını, kendisinin kirada oturduğunu, verilen nafakanın çok olduğunu, azaltılması gerektiğini, şahsi ilişkinin yatılı olması gerektiğini belirterek kararın bozulmasına ve lehine olacak şekilde karar verilmesini talep etmiştir. Davacı kadın istinafa cevap dilekçesi ile; istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, iştirak nafakası ve kişisel ilişkinin kısıtlanması davasıdır. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Taraflar Adana 6....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından; velayetine bırakılan çocukla davalı arasında tesis edilen kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Tarafların boşanmalarına karar verilmiş, kararla müşterek çocuğun velayeti davacıya bırakılmış, davalı ile çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilmiş, karar davacının sadece kişisel ilişki yönünden temyizi üzerine, Yargıtayca 25.02.2013 tarihinde kişisel ilişki yönünden "eksik araştırma" sebebiyle bozulmuştur. Taraf vekilleri, bozmadan sonra ki 12.09.2012 tarihli oturumda "bozmaya uyulmasını" istemişlerdir. Mahkemece, bozmaya uyulup uyulmaması hususunda bir karar verilmeksizin, bozmada açıklandığı yönde bir araştırma ve inceleme de yapılmaksızın, kişisel ilişki konusunda bozulan ilk hüküm gibi hüküm kurulmuştur. Bu haliyle karar direnme niteliğindedir....