Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 23/02/2007 tarih ve 2006/151 Esas, 2007/31 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, boşanmayla birlikte davacı lehine aylık 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, nafakanın yetersiz kaldığını beyan ederek nafakanın aylık 400 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı taraf davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı kadın için hükmolunan yoksulluk nafakasının 150 TL daha artırılarak aylık 350 TL yoksulluk nafakasının davalıdan tahsili yönünde hüküm tesis edlmiş; hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. TMK’nun "Tazminat ve nafakanın ödenme biçimi" başlıklı 176.maddesinin 4.fıkrasında tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebileceği açıklanmıştır. Bu düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için, ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir....
Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların 01.05.2001 tarihli karar ile boşandıkları; 1995 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiği, daha sonra tarafların anlaşması ile 2005 yılında nafakanın 350,00 TL'ye çıkarıldığı, eldeki artırım davasının ise 7 yıl sonra 28.08.2012 günü açıldığı, davacı annenin çalışmadığı; davalı babanın ise üniversite öğretim görevlisi olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında 7 yıl gibi uzunca bir zamanın geçmesi, ekonomik göstergelerdeki değişim ile ....in yayınladığı ... artış oranı nazara alındığında; artırılan nafaka miktarı az olup, TMK'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafakanın artırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı erkek tarafından, kendi boşanma davasının reddi ile kadının kabul edilen nafakanın artırılması davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-davacı erkeğin, davacı-davalı kadının nafakanın artırılması davası yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde; Kadın için takdir edilen nafakanın artırılan bölümünün yıllık tutarı, karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırı 2080 TL'yi geçmediğinden, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/2. maddesi gereğince davalı-davacının, nafakanın artırılması davasının kabulü yönündeki temyiz isteklerinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davalı-davacı erkeğin boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda tanıkların ne zaman gösterileceği...
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ve Hakimin takdir yetkisi kapsamında kalmadığından hükmün 1.fıkrasında yeralan; "...125.00.- TL nafakanın yıllık ÜFE artış oranı ile 400.00.- TL'ye çıkarılmasına..." ifadelerinin çıkarılarak yerine; "...125.00.- TL nafakanın 400.00.- TL'ye çıkarılmasına, nafakanın gelecek yıllarda kararın kesinleştiği tarih başlangıç tarihi olarak kabul edilerek, yıllık ÜFE artış oranında artırılmasına..." ifadelerinin yazılması sureti ile hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi'nin 2021/2769 Esas 2021/4622 Karar sayılı kararı) İlk derece mahkemesi kararında gösterilen gerekçeler ile kusura ilişkin yapılan değerlendirmede ve TMK'nın 166/1 maddesine dayalı olarak açılan davanın kabulüne karar verilmesinde, Boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar davacı kadın yararına TMK’nın 169.maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı kadının ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde hükmedilen nafakanın miktarında, Herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan davacı kadın yararına TMK’nın 175.maddesi uyarınca yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı kadının zorunlu...
Gerek tefhim edilen kısa kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası çoktur. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Düzenlenmesi - Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kişisel ilişkinin süresi yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise kişisel ilişkinin süresi ve nafakanın miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-karşı davacı kadının iştirak nafakasının miktarına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca "Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesi ile de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen ek madde 1 uyarınca temyiz parasal sınırlarının (HMK m/341, 362) Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298. maddesine göre her yıl tespit ve ilan edilecek...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tedbir Nafakası-Velayetin Tedbiren Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından tamamına yönelik olarak, davalı erkek tarafından ise velayet ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle dava konusu müşterek çocuklar Sıla ve Çiğdem yararına verilen nafakanın iştirak nafakası olmayıp Türk Medeni Kanununun 197. madde anlamında tedbir nafakası niteliğinde bulunduğunun anlaşılmasına göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın, müşterek ve ergin olmayan çocuklar ... ve ...'...