Aile Mahkemesi'nin 2013/913 Esas sayılı ilamında nafakanın her yıl üfe oranında arttırılmasına karar verilmiş olup sonradan açılan nafakanın azaltılmasın davasında bu ibarenin yer verilmediği sebebiyle mevcut nafakanın her yıl efe tüfe oranında arttırılamayacağı sebebiyle mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu açık olduğunu, üfe oranında arttırımın tam anlamıyla bir arttırım olmayıp bu arttırımın nafakanın parasal gücünü korumasıyla bir arttırım olduğunu, mahkeme kararının bu arttırımdan müvekkilini mahkum bıraktığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizce yapılan değerlendirmede; Kayseri Genel İcra Müdürlüğü'nün 2020/202638 Esas sayılı takip dosyasında, alacaklı vekilince nafakanın ÜFE oranında arttırılarak tahsilinin talep edildiği, icra müdürlüğünce talebin reddine karar verildiği, müdürlük işleminin iptali için işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Tarafların Kayseri 4....
Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, özellikle davalı eş ve çocukların kirada oturdukları ve kira giderleri olduğu da gözetildiğinde; davacının (nafaka yükümlüsünün) ekonomik durumu nazara alınarak tedbir nafakasında yapılan indirim çok olup, TMK’nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ikinci bendindeki "...360 TL olan davacıya ait nafakanın 250 TL'ye, ... için olan 150 TL nafakanın 100 TL'ye" ifadesinin çıkarılarak yerine "360 TL olarak davacıya ödenen nafakanın 300 TL'ye, ...'a ödenen 150 TL nafakanın 125 TL'ye indirilmesine" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 28.12.2010 günü oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma - Nafakanın Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi, nafakanın kaldırılması davasının reddi, yoksulluk nafakası ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-davalı erkeğin, nafakanın kaldırılması davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Kaldırılması talep edilen nafakanın yıllık tutarı 6.000,00 TL olup karar tarihindeki kesinlik sınırı 41.530,00 TL'yi aşmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kalan para alacağına ilişkin karar kesindir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların.2011/604 esas, 2011/6832 karar sayılı boşanma ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocuk .. velayetinin davacıya verildiğini, . için aylık 1.000 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, karar tarihinde okula gitmeyen çocuğun okula başladığını ve nafakanın yetersiz kaldığını belirterek takdir edilmiş olan nafakanın 1.000 TL daha arttırılmak suretiyle aylık toplam 2.000 TL’ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 23/02/2016 tarihli duruşmada arttırılan nafakanın üfe-tüfe artış oranları ortalamasına göre arttırılmasını talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Nüfus Tashihi - Nafakanın Kaldırılması - Nafakanın Artırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm asıl dava yönünden nüfus kaydının düzeltilmesi- birleşen davalar yönünden nafakanın kaldırılması ve nafakanın artırılması istemlerine ilişkin olup, öncelikle inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 09.02.2012 tarihli 2012/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 18. Hukuk Dairesine aittir. Ancak Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 26.06.2012 tarihinde görevsizlik kararı vermiş bulunduğundan görevli Dairenin belirlenmesi amacıyla dosyanın Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....
Davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteminin reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 4-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 5-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nafakanın Artırılması - Velayetin Değiştirilmesi - Nafakanın Azaltılması Taraflar arasındaki "nafakanın artırılması" davası ile bu davaya karşı açılan "velayetin değiştirilmesi veya nafakanın azaltılması" davalarının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, taraflarca, davalarının reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60'ar TL. temyiz başvuru harçları peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma ve Nafakanın Kaldırılması-Nafakanın Artırılması Taraflar arasındaki "boşanma ve nafakanın kaldırılmasına" ilişkin dava ile davalı (kadın) tarafından bağımsız olarak açılan "nafakanın artırılması" davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (kadın) tarafından; her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 119.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık...
Taraflar arasında görülen davada yoksulluk halinin ortadan kalkması sebebiyle nafakanın kaldırılmasına karar verildiğine göre davanın açıldığı 5.2.2007 tarihinden itibaren nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde gelirin elde edilmeye başlandığı 22.9.2005 tarihinden itibaren nafakanın kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekirse de bu hususla ilgili yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından HUMK. nun 438/7. maddesi gereğince hüküm fıkrasının dört numaralı bendinde yazılı bulunan “Daha önce davalı için takdir edilmiş olan yoksulluk nafakasının davalının işe başladığı tarihten itibaren kaldırılmasına” sözlerinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine “Daha önce davalı için takdir edilmiş olan yoksulluk nafakasının dava tarihi olan 5.2.2007 tarihinden itibaren kaldırılmasına” sözlerinin hükme eklenmesine ve davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle hükmün nafakanın kaldırılmasına...
Bu bağlamda; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen artırım miktarı fazladır. Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda açıklanan nedenlerle, yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle nafakanın takdir edildiği tarihte kurulan dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu fazla miktarda artışa hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....