WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasında görülen davada yoksulluk halinin ortadan kalkması sebebiyle nafakanın kaldırılmasına karar verildiğine göre davanın açıldığı 5.2.2007 tarihinden itibaren nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde gelirin elde edilmeye başlandığı 22.9.2005 tarihinden itibaren nafakanın kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekirse de bu hususla ilgili yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından HUMK. nun 438/7. maddesi gereğince hüküm fıkrasının dört numaralı bendinde yazılı bulunan “Daha önce davalı için takdir edilmiş olan yoksulluk nafakasının davalının işe başladığı tarihten itibaren kaldırılmasına” sözlerinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine “Daha önce davalı için takdir edilmiş olan yoksulluk nafakasının dava tarihi olan 5.2.2007 tarihinden itibaren kaldırılmasına” sözlerinin hükme eklenmesine ve davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle hükmün nafakanın kaldırılmasına...

    Bu bağlamda; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen artırım miktarı fazladır. Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda açıklanan nedenlerle, yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle nafakanın takdir edildiği tarihte kurulan dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu fazla miktarda artışa hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Mahkemece ilamın TBK'nun 146-156.maddeleri değerlendirilmek suretiyle ilamın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle sadece nafakanın arttrılması davasının dava tarihi olan 19.08.2014 tarihinden takip tarihine kadar nafaka talep edilebileceği kabul edilmiştir. Oysa şikayet dileçesinde borçlunun zamanaşımı iddiası bulunmamaktadır. O halde mahkemece icra emrinde talep edilen nafakanın ve faizin fazla olduğu şikayeti, boşanma ilamı ve nafakanın artırılması ilamı dikkate alınarak incelenmesi gerekirken re'sen zamanaşımı nazara alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Ancak, mahkemece uyulan dairemizin bozma ilamında nafakanın 275 TL olduğu açıklanmış ise de, 1991 tarihinde davacı lehine 275.000 TL (eski) yoksulluk nafakasına hükmedildiği, işbu dava tarihi itibariyle bunun 0,275 TL olduğu, bozma ilamında maddi hata sonucu 275 TL olarak belirtildiği gözönüne alındığından, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK'in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında takdir edilen miktar fazla olup, TMK 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun değildir. Mahkemece yapılacak iş, daha önce hükmedilen nafakanın 275.000 TL(eski) olduğu gözönüne alınarak ve endeks uyarınca artış yapmak suretiyle nafakanın artırılmasına karar vermek olmalıdır....

          Ancak, mahkemece yıllık artırım talebinin aylık artırım talebi olarak nitelendirilmek suretiyle "....nafakanın aylık arttırım talebinin kısmen kabulü ile ; Devlet tarafından belirlenmiş olan yıllık enflasyon oranında her yıl Ocak ayında söz konusu nafakanın arttırılmasına, " karar verilmiş olması doğru görülmemiş ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 1.fıkrasının son cümlesinde yer alan "..söz konusu nafakanın aylık arttırım talebinin kısmen kabulü ile; Devlet tarafından belirlenmiş olan yıllık enflasyon oranında her yıl Ocak ayında söz konusu nafakanın arttırılmasına," ifadesinin hüküm fıkrasından çıkarılarak; yerine "...söz konusu nafakanın her yıl , TÜİK'ce yayınlanan ÜFE oranında arttırılmasına." cümlesi yazılmak suretiyle 1086 sayılı HUMK.nun 438/7. (6100 sayılı HMK.nun geçici 3/2. maddesi) yollamasıyla hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 02.07. 2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

            Bu nedenle nafakanın kaldırılmasına yönelik verilen karar miktar itibariyle kesindir. Bu nedenle davacı erkeğin nafakanın kaldırılması davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı erkeğin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına, karar vermek gerekmiştir....

              Davacı, tarafların boşanma ilamıyla davalıya aylık 450 TL, velayeti davalıya bırakılan müşterek çocuk için aylık 350 TL nafaka bağlanıp, yıllık %35 artış öngörülüp, dava tarihinde 3592 TL'ye yükselen nafakanın ödenmesinin imkansız duruma geldiğini ileri sürerek nafakanın davalı için 350 TL'ye, müşterek çocuk için 300 TL'ye indirilip, yıllık %35 artış oranının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı anlaşma sonucu nafakanın belirlendiğini, davacının ekonomik durumunun iyi olduğunu bildirerek, yersiz olan davanın reddini dilemiştir. Mahkemece dava tarihinden başlayarak davalı ...'nün aylık yoksulluk nafakasının 2000 TL'ye , müşterek çocuk ... ...'in aylık iştirak nafakasının 1000 TL'ye indirilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....

                Somut olayda mahkemece nafakanın artış oranının iptalinin hangi tarihten itibaren geçerli olacağı belirtilmemiştir. 28/.../1956 tarih ve ... E.-... K. sayılı ... İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Buna göre, nafakanın artış oranının iptaline dava tarihten itibaren hükmetmek gerekirken; nafakanın artış oranının hangi tarihten itibaren uygulanmayacağının belirtilmemiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. . Ne var ki; bu eksikliğin düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından hükmün HUMK 438/..., C2 hükmü ve 6100 sayılı HMK 370/... ek .../... maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. Hükmün ......

                  aylık 5.000,00TL olarak belirlenmesine, müvekkil için hükmedilen 500,00TL nafakanın 5.000,00TL olarak belirlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı-birleşen davalı erkek vekili, birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların Silifke 3....

                  Delillerin Değerlendirilmesi Ve Gerekçe; Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu hakkında ilamda hükmedilen nafaka alacaklarına istinaden ilamlı icra takibine başlanıldığı, davacı tarafça nafakanın düzenli şekilde ödendiği, 11.10.2010- 01.01.2015 tarihleri arasındaki nafakanın eksiksiz ödendiği halen ödenemeye devam edildiği, davalı alacaklı tarafından ibraya ilişkin belgenin imzalandığı iddiası ile İİK 71. Madde uyarınca takibin iptaline karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece fazla faiz talep edildiği gerekçesi ile faiz miktarının düzeltilmesine karar verildiği, davacı tarafça dava dilekçesindeki iddialar ile istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu