Bu durumda, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda, davacı tanıklarının beyanlarına göre; davalının pasta, börek ve kek dükkanı işlettiği belirlenmektedir. Davalının yoksulluğunun ortadan kalktığının kabul edilebilmesi için; asgari ücret düzeyinin üzerinde gelirinin bulunması ve gelirinin devam etmesi gerekmektedir. O halde, nafaka alacaklısı kadının işlettiği belirtilen bu tip bir dükkanın getirebileceği gelirin araştırılması, yoksulluğu ortadan kaldırır şekilde gelir elde edip etmediği hususunun tespit edilmesi, sonucunda TMK'nın 4. maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi nazara alınmak suretiyle, gelir durumuna göre nafakanın kaldırılması ve indirilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Tüm bu bilgiler ışığında somut irdelendiğinde; mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verdiği, her iki tarafın da hükmü temyiz etmesi üzerine Dairemizce yalnızca iştirak nafakası yönünden hükmün bozulduğu, mahkemece, bozmaya uyma kararı verilmesiyle birlikte, birleşen dosyanın davacısının nafakanın kaldırılması/indirilmesi isteminin reddine yönelik hükmün yoksulluk nafakası açısından kesinleştiği ve davacı (birleşen dosyanın davalısı) yönünden usuli müktesep hak oluştuğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece; bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma kapsamında olmayan yoksulluk nafakası yönünden de usuli müktesep hak kuralına aykırı olacak şekilde yeniden değerlendirme yapılarak hüküm tesis edilmesi ve yoksulluk nafakasının indirilmesi yönünden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda, Asıl dava, nafakanın arttırılması, karşı dava ise nafakanın indirilmesi istemine ilişkindir. Asıl dava yönünden tarafların müşterek çocukları olan 23/07/2010 doğumlu Ada Beton ve 23/07/2012 doğumlu Sibel Beton için hükmedilen 625'er TL katılım nafakasının dava tarihi olan 10/10/2019 tarihinden geçerli olmak üzere 210'ar TL arttırılarak aylık 835'er TL'ye çıkarılmasına, karşı dava yönünden 625'er TL olan katılım nafakalarının 625'er TL'den 400 TL'ye indirilmesi isteminin ise reddine karar verilmiş, karar davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 03/06/2021 NUMARASI : 2020/504 ESAS - 2021/366 KARAR DAVA KONUSU : Nafakanın indirilmesi KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; İzmir 15.Aile Mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında davacı tarafından istinaf talebinde bulunulmakla, dosya incelendi gereği düşünüldü; GEREKÇE : Dava; iştirak nafakasının indirilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili 16.03.2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; tarafların İzmir 11. Aile Mahkemesi'nin 2016/226- 243 E.K sayılı kararı ile boşandıklarını müşterek çocukların velayetinin davalı anneye verilerek çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 300,00'er TL olmak üzere toplam 600,00- TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, İzmir 27....
Davalının ise yargılama sırasında üniversiteden mezun olduğu anlaşılmakta ise de; dava tarihi itibariyle herhangi bir işte çalışmadığı, bitirdiği okul itibariyle ülkemiz şartlarında hemen iş bulma imkânın da olmadığı, davacı babanın şimdilik yardımına muhtaç olduğu belirlenen nafakanın tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına nafaka alacaklısının ihtiyaçlarına göre makul olduğu anlaşılmakla; nafakanın indirilmesi isteminin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf itirazının esastan reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Davalının ise yargılama sırasında üniversiteden mezun olduğu anlaşılmakta ise de; dava tarihi itibariyle herhangi bir işte çalışmadığı, bitirdiği okul itibariyle ülkemiz şartlarında hemen iş bulma imkânın da olmadığı, davacı babanın şimdilik yardımına muhtaç olduğu belirlenen nafakanın tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına nafaka alacaklısının ihtiyaçlarına göre makul olduğu anlaşılmakla; nafakanın indirilmesi isteminin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf itirazının esastan reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Davalı vekili verilen kararı; nafakanın indirilmesi ve %20'yi geçmeyecek şekilde artış oranı uygulanmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle istinaf etmiş, kararın kaldırılmasını, davanın reddini talep etmiştir. Dava; iştirak nafakasının indirilmesi istemine ilişkindir. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. 6763 sayılı yasanın 41. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK'nın 341/2. maddesinde ön görülen 1.500,00 TL kesinlik sınırı 02/12/2016 tarihinden itibaren 3.000,00 TL'ye çıkarılmış, ek 1. madde ile de parasal sınırların her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında arttırılacağı düzenlenmiş olup, 01/01/2023 tarihinden itibaren kesinlik sınırı 17.830,00 TL'dir....
O halde mahkemece yapılacak, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacı annenin geliri anneninde müşterek çocuğun bakım ve masraflarına katılma yükümlülüğünde bulunduğu, davalı babanın gelirinde azalma olduğu gözetilerek, nafakanın taktir edildiği 2006 yılından bugüne TEFE oranında yapılacak artışlarla nafakanın dava tarihi itibariyle ulaştığı miktar tesbit edilerek, TMK 4.maddesinde de vurgulanan hakkaniyet ilkesi gereğince nafaka miktarının makul bi oranda indirilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı, 26.02.2013 tarihinde düzenlenen boşanma protokolü ile, davalı eski eşe toplamda 40.000 TL yoksulluk nafakası ödemeyi kabul etmiş, bu tarihten kısa bir süre sonra (19 ay sonra), nafakanın kaldırılması ya da indirilmesi talebinde bulunmuştur. Ancak, 6098 sayılı BK.nun 26 ve 27.maddelerine (818 sayılı BK 19 ve 20.maddeleri) aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmelerde, edimler arasındaki denge umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa, sözleşme koşulları değişen koşullara uyarlanır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafakanın kaldırılması-indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.09.2017 günü oybirliğiyle karar verildi....