Somut olayda mahkemece nafakanın artış oranının iptalinin hangi tarihten itibaren geçerli olacağı belirtilmemiştir. 28/.../1956 tarih ve ... E.-... K. sayılı ... İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Buna göre, nafakanın artış oranının iptaline dava tarihten itibaren hükmetmek gerekirken; nafakanın artış oranının hangi tarihten itibaren uygulanmayacağının belirtilmemiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. . Ne var ki; bu eksikliğin düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından hükmün HUMK 438/..., C2 hükmü ve 6100 sayılı HMK 370/... ek .../... maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. Hükmün ......
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı babanın çocukla daha fazla zaman geçirmesinin küçüğün bilişsel ve sosyal zekasına katkı sağlayacağı bilinmekle, baba ile çocuk arasında kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi çocuğun üstün menfaatine olduğu anlaşıldığından Kahramanmaraş 1. Aile Mahkemesinin 2016/1073 Esas 2018/480 Karar sayılı ilamı ile düzenlenen kişisel ilişkinin yeniden düzenlenerek 03.10.2016 doğumlu ... ile davacı babanın "...her ayın 2. ve 4....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Çocukla Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava; kadın tarafından açılan velayetin değiştirilmesi davası olup karşı dava ise erkek tarafından açılan anne ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl davanın kabulüne, müşterek çocuk Tuana'nın velayetinin babadan alınarak anneye verilmesine, erkeğin karşı davasının ise reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı-karşı davacı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından kişisel ilişkinin düzenlenmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar arasında görülmekte olan boşanma davasında yapılan yargılamada, ilk derece mahkemesince 16.11.2017 doğumlu çocuğun velayeti davacı anneye verilerek, baba ve çocuk arasında; her hafta cumartesi ve pazar günleri saat 10:00-18:00 saatleri arasında dini bayramların 3. günü sabah 10.00 dan akşam 17.00 saatleri arasında ve her yıl 1 Temmuz-15 Temmuz tarihlerinde sabah 10.00 akşam 18.00 saatleri arasında olmak üzere kişisel ilişki tesis edilmiştir....
nin annesi ile arasında kurulan kişisel ilişkide, her ayın 1.ve 3.hafta sonlarında annenin küçüğü Cumartesi saat 09.00'da teslim alıp, pazar 17.00 de teslim etmesine karar verildiği halde, küçük ... ile her hafta sonu kurulan kişisel ilişkinin başlangıç saatinin 10.00, bitiş saatinin 18.00 olarak düzenlenmesi, annenin her çocuk için ayrı ayrı gelip gitmesini gerektireceğinden davalı anne yönünden külfet teşkil edeceği gibi, yaz tatilinde kurulan kişisel ilişkinin çocukların her ikisinin anne ile birlikte aynı anda görüşmelerine imkan vermeyecek şekilde düzenlenmesi de doğru görülmemiştir. Ne var ki; ilk inceleme sırasında bu yön gözden kaçırıldığından, davalı kadının kişisel ilişki yönünden karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 29.09.2015 tarih ve 2015/909 esas, 2015/16571 karar sayılı onama ilamının kişisel ilişki yönünden kaldırılarak, hükmün gösterilen gerekçe ile kişisel ilişki yönünden bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....
O halde, ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen davacı erkeğin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davalı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Yukarıdaki bentte açıklandığı üzere, dava çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi ve iştirak nafakası talepli olarak açılmıştır. Bu talepler birbirinin eki niteliğinde değildir. HMK’nın 110. maddesine göre, davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır. Bu duruma davaların yığılması denmekte olup her dava için kabul ve ret durumuna göre yargılama giderlerindeki sorumluluk belirlenmelidir....
b) Mahkemece, boşanmakla davalı-karşı davacı erkek eşin evlilik birliğindeki yaşam standartları nazara alınarak yoksulluğa düşeceği belirtilerek lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de; davalı-karşı davacı erkek, velayet konusunda rapor düzenlenmesi sırasında uzmana gayrimenkul ofisi olduğunu ve aylık 4000-6000 TL arası geliri olduğunu beyan etmiştir. Davalı-karşı davacının kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde geliri olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 175.madde koşulları oluşmamıştır. Yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken, kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
Öte yandan; Dosya kapsamından, velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması veya azaltılmasını gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmış ise de; Serik Aile Mahkemesinin 2020/254 esas ve 2020/229 karar sayılı ilamı ile velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile baba arasında her hafta sonu olacak şekilde kişisel ilişki kurulması diğer ebeveyni tüm hafta sonları eve bağımlı hale getirecek ve velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olacaktır. Bu sebeple, davacı kadın kişisel ilişkinin düzenlenmesi davası açmakta haklıdır. O halde, mahkemesince çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin her hafta sonu ve kademeli olmayacak şekilde düzenlenmesi gerekirken yazılı şekilde kademeli kişisel ilişki kurulması da hatalı olmuştur....
Aile Mahkemesinin 2017/188 Esas 2019/699 Karar sayılı ilamı ile nafakanın arttırılmasına karar verildiği, alacaklı vekilinin nafaka arttırım kararı gereğince borçluya muhtıra gönderilmesi talebinde bulunduğu, talebin 06.12.2019 tarihli müdürlük kararı ile kabul edildiği borçluya gönderilen 10.12.2019 tarihli muhtıra ile 113.743.62 TL bakiye alacağın tahsilinin istendiği , nafakanın arttırılmasına ilişkin ilamın istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye mahkemesi 38....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayet-Nafakanın Artırılması-Nafakanın Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyada birleşen dava olan nafakanın artırılması davası 18.11.2014 tarihinde açılmış, davacı anne yargılama devam ederken 04.12.2014 tarihinde vefat etmiş ve boşanma sonucu velayeti annede olan ve lehine nafakanın artırımı talep edilen ...'a Diyarbakır 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 30.03.2015 tarihli 2015/552 esas, 2015/546 karar sayılı kararı ile Türk Medeni Kanununun 404. maddesi gereğince ... vasi olarak atanmıştır. Daha önce davacının bizzat kendisi tarafından tayin edilen vekilin vekalet görevi sona ermiş olup, bundan sonra küçüğün vasisi tarafından aynı avukata verilmiş bir vekaletname dosyada bulunmamaktadır....