Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; davacının branda ticaretiyle uğraştığı,aylık gelirinin 2000-2500 TL civarı olduğu,davalının ise bir tekstil firmasında asgari ücretle çalıştığı tespit edilmiştir. Nafaka alacaklısı kadının aldığı asgari ücretin; yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Davalının asgari ücret ile çalışıyor olması nafakanın kaldırılmasına değil, azaltılmasına etki edecek olgulardandır....
Bu itibarla duruşma sırasında davalı tarafın gelecek yıllarda da nafakanın artırılmasını istemesi üzerine gelecek yıllarda nafakanın artırılmasına hükmedilmesi doğru değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 2. fıkrası olan “ Belirlenen nafakanın her yıl 15 Ocak itibariyle bir önceki yılın ...’nce açıklanan TEFE oranında artırılarak davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,” ilişkin fıkrasının çıkartılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 18.50 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, 27.09.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davalı karşı davacı vekili, cevap dilekçesinde; müvekkilinin hükmedilen nafakayı düzenli olarak ödediğini, davacının nafakanın artırılmasına yönelik olarak talebini haklı gösterecek herhangi bir durum olmadığını; bununla birlikte, müvekkilinin maddi durumunda gerileme yaşandığını, nafakanın ortadan kaldırılması şartlarının böylece oluşmuş olduğunu, mahkemece aksi kanaatte olunması halinde ise nafakanın ancak TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artırılabileceğini istenen nafaka artışının fahiş olduğunu beyanla davanın reddi ile karşı davasının kabulüne .... 1 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/332 Esas-2013/436 karar sayılı ilamı ile hükmedilen nafakanın kaldırılmasına, aksi kanaate ise azaltılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 23/06/2021 NUMARASI : 2020/674 ESAS 2021/352 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı dava dilekçesinde özetle; 300 TL olan iştirak nafakasının aylık 700 TL artırımı ile nafakanın aylık 1000 TL ye yükseltilmesini talep etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı cevap dilekçesinde özetle; tek gelirinin maaşı olduğunu nafakayı 600 TL ye çıkarabileceğini belirtmiş, fazlaya dair istemin reddini savunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile nafakanın aylık 500 TL artırımı suretiyle 800 TL ye yükseltilmesine karar verlmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir....
Tarafların 05/09/2016 tarihinde kesinleşen kararla TMK'nın 166/3 maddesi uyarınca anlaşmalı olarak boşandıkları ve müşterek çocuk lehine aylık 1000 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, nafakanın gelecek yıllarda yıllık % 10 artırımına karar verildiği, davalı babanın 19/01/2017 tarihinde Gölbaşı 2.Asliye (Aile) Mahkeme sinde açtığı nafakanın azaltılması davasında, söz konusu davada davalı olan annenin kabulü ile iştirak nafakasının aylık 350 TL'ye indirildiği ve nafakanın gelecek yıllarda üfe oranınında artırımına karar verildiği, söz konusu kararın 08/09/2017 tarihinde kesinleştiği eldeki davanın ise 06/08/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Tarafların tespit edilen ve gerçekleşen ekonomik sosyal durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, giderleri, nafaka yükümlüsü nün geliri, davacının da çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlü lüğünün bulunduğu gözetildiğinde takdir edilen nafaka miktarı çoktur....
TMK'nun 176/son maddesine göre; Hakim, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. Davacı, dava dilekçesinde; gelecek yıllara yönelik, nafakanın artırılmasına ilişkin bir talepte bulunmamış ise de; 29.05.2009 tarihli ıslah dilekçesinde, nafaka artırımının her yıl TÜFE oranında artırılmasını talep etmiştir....
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin taleple bağlılık ilkesini ihlal ettiğini, davalının nafakanın azaltılmasını değil kaldırılmasını talep ettiğini, önceki hükmün kesinleşmesinden 2 ay sonra bu davanın açıldığını, müvekkilinin kira gelirinin yoksulluk nafakasına hükmedildiği sırada da mevcut olduğunu, müvekkilinin gelirinin asgari ücretin çok altında olmasına rağmen nafakanın indirilmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, reddine karar verilen talepler yönünden, davalı lehine ücreti vekalete hükmedilmesi gerektiğini, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması,davalının aldığı nafakanın faizi ile birlikte iadesi talebine ilişkindir....
Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği müşterek çoçuğun yaşı ihtiyaçları ve eğitim durumu davalının belirlenen gelir durumu nazara alındığında hükmolunan (artırılan) iştirak nafakası miktarı az olup, TMK'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır. Ayrıca TMK'nun 176/son, 330/son,365/5.maddesinde hükmolunan nafakanın gelecek yıllarda da artırımına ilişkin olarak getirilen bu madde gerekçelerinde de bahsedildiği gibi ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklıların her yıl dava açmak suretiyle emek ve masraf saflarının önüne geçilmek için getirilmiş bir hak olup, bu hak sadece nafaka alacaklılarına tanınmıştır. nafaka borçlularının böyle bir talep hakkı yoktur. Buna görede davacı taraf (nafaka alacaklısı) somut olayda nafakanın gelecek yıllarda artırım talebinde bulunmamıştır. Sadece davalı nafaka borçlusu bu talepte bulunmuştur....
İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Buna göre, nafakanın indirilmesine dava tarihten itibaren hükmetmek gerekirken; nafakanın hangi tarihten itibaren indirilmeye başlayacağının belirtilmemiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Ne var ki; bu eksikliğin düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından hükmün HUMK 438/..., C2 hükmü ve 6100 sayılı HMK 370/... ek .../... maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. Hükmün ....fıkrasında yer alan "...nafakanın aylık 400.00.-TL ye indirilmesine ..." ifadelerinin çıkarılarak yerine " ...dava tarihinden itibaren nafakanın aylık 400.00....