Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafakanın artırılması ve nafakanın kaldırılması davalarının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Asıl dava ile iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması, karşı dava ile de iştirak ve yoksulluk nafakasının kaldırılması istenmiştir. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Karar taraflarca temyiz edilmiştir....

    Hal böyle olunca mahkemece; davalının çalıştığı işin sabit ve güvenceli bir iş olmadığı ve her an için sona erdirilebileceği de dikkate alınmak suretiyle, elde ettiği gelirin yoksulluk durumunu ortadan kaldırmayacağı, ancak çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözönünde bulundurularak, nafaka miktarında hakkaniyete uygun bir miktar indirim yapılması gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

      Mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre; davacı (k.davalı) kadının yoksulluğunun zail olmadığı gözetilerek, davalının (k.davacı ) nafakanın kaldırılmasına yönelik davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde yoksulluk nafakasının kaldırılması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulmasına karar verilmiştir.O halde Mahkemece yapılacak iş; davalının yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine dair davayı reddetmek; davacının nafakanın artırılması talebini ise; TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan "hakkaniyet" ilkesini de gözeterek tarafların nafaka tesisi ile işbu dava tarihindeki sosyal ve ekonomik durumunu değerlendirerek; davalının gelir durumunun düşük olmasının nafakanın artırılması gerekliliğini büsbütün ortadan kaldırmayacağı hususunu dikkate almak suretiyle, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları ile nafakanın niteliğine göre değerlendirerek hasıl olacak sonucuna göre hüküm kurmak olmalıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan...

        Davacı dava dilekçesinde yoksulluk nafakasının kaldırılması ile davalının işe başladığı tarihten dava tarihine kadar ödediği nafakanın da tahsili talebinde bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Davacının dava tarihinden önce davalıya ödediği yoksulluk nafakasının iadesi talebi ile yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi birbirinden bağımsız ayrı ayrı nispi harca tabi taleplerdir. Davacının yatırdığı 31,40 TL karar harcı yoksulluk nafakasının kaldırılması talebini karşılamaktadır. Ancak davacının ödediği nafakanın iadesi talebi nedeniyle davanın açılması esnasında nispi harç alınmadığı gibi bu eksiklik yargılama sırasında da giderilmemiştir. Nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz....

        (Ek cümle: 24/11/2016- 6763/41 md.) " uyarınca hüküm, kaldırılmasına karar verilen yıllık yoksulluk nafakası miktarı itibariyle kesin nitelikte olduğundan, davalı-davacı erkeğin açtığı nafakanın kaldırılması davasında verilen karar kesin olduğundan, davacı-davalının (kadının) yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının reddine yönelik istinaf dilekçesinin ve davalı-davacı (erkeğin) yoksulluk nafakasının kaldırılması davasındaki vekalet ücretine yönelik istinaf dilekçesinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

        Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olduğundan, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır. ./.. -2- O halde; nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının aylık düzenli olarak elde ettiği gelirin davalıyı yoksulluktan tamamen kurtarmadığı, ancak mali durumunu olumlu yönde değiştirdiği dikkate alındığında nafakada hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken davanın tümden reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

          Davalı cevap dilekçesinde; davacı ile 2004 yılında anlaşmalı boşandıklarını, boşanma protokolünde davacının kendisine yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiğini, boşanma sonrasında ise davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi ile aleyhine dava açtığını,bu davada mahkemece yoksulluk nafakasının kaldırılması yönünde karar verildiğini, ancak bu kararın temyiz incelemesi neticesinde bozulduğunu, davacının sonrasında 2013 yılında yeniden yoksulluk nafakasının kaldırılması için aleyhine dava açtığını ancak bu davanın da reddedildiğini, bu davanın da aynı gerekçelerle açıldığından kesin hüküm itirazı bulunduğunu, davacının maddi durumunun iyi olmadığı yönündeki iddiaların nafakanın kaldırılması konusunda bağlayıcı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kabulü ile, davalı yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davacının iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilinin yalnızca 600 TL kira gelirinin bulunduğunu, maddi durumunun iyi olmadığını, yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektiren bir durumun olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesi tarafından davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine, davacı tarafça açılan davanın kısmen kabulü ile davalı lehine belirlenen aylık 750 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 500 TL indirilerek, aylık 250 TL'ye düşürülmesine, davacının davalının aldığı nafakanın faizi ile birlikte iadesi talebinin reddine karar verildiği görülmüştür....

            Her ne kadar yargılama sırasında yoksulluk nafakası kararı kesinleşmiş ise de, her dava davanın açıldığı tarihteki koşullara bağlı olup, yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının açıldığı tarihte ortada kesin hükme bağlanmış yoksulluk nafakası kararı bulunmadığına göre, davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Davacı tarafından yoksulluk nafakasının kaldırılması talep edildiğine göre; “çoğun içerisinde azın da bulunduğu” bu nedenle ayrıca nafakanın indirilmesi talebi olmasa da, nafakanın Dairemiz bozma ilamında açıklanan ilkeler doğrultusunda indirilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu