Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Artırılan aylık toplam 260 TL nafaka, ilam karar tarihi olan 11.02.2013 tarihinde doğmuş olup, borçlu tarafından nafaka artırım karar tarihinden önce fazla ödendiği belirtilen tutarların artırılan nafaka miktarına mahsup edilemeyeceği kuşkusuzdur. Zira bu durum Mahkemenin de kabulündedir. Ancak, artırım kararından önceki aylık toplam 440 TL nafaka alacağı için borçlu tarafça yapılmış nafaka ödemesi varsa bu ödemelerin mahsubu gerekir. O halde; Mahkemece, 2012 yılının 10,11 ve 12. ayları için borçlunun bankaya artırım öncesi ilama göre ödemede bulunup bulunmadığı hususu araştırılarak varsa bu ödemelerin de mahsubu gerektiği düşünülerek sonuca gidilmesi gerekirken eksik incelemeyle varılan sonuç hatalıdır. Öte yandan, takip tarihinde reşit olan müşterek çocuk...için takip tarihinden sonra nafaka talep edilemeyeceğinden icra emrinin bu yönden de düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken bu hususun da göz ardı edilmiş olması da doğru değildir....

    Yargıtay yerleşik içtihatlarıyla, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu, yeni uygulamalarla objektif kriterlerle yumuşatılmış olup; Dairemizin son içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olacaktır. Aksi düşünce, aşırı şekilcilik olup, hak zayiine ve mükerrer ödemelere neden olacağından kabulü mümkün değildir....

      İcra Müdürlüğünün 2012/5986 sayılı takip dosyası ile birikmiş nafaka ve 2016 Mart-Nisan-Mayıs- Haziran-Temmuz-Ağustos-Eylül-Ekim-Kasım ve Aralık aylarına ait nafaka borcunu ödemediğinden dolayı şikayette bulunulduğu, takip talebinde cari nafaka alacağı talep edilmeyip adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem nafaka borçlarının tahsilinin talep edildiği, bu haliyle atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü; Nafaka borcunu ödememe eyleminde suç tarihi, şikayetin gerçekleştiği tarihten geriye doğru bir aylık nafaka alacağının muaccel olduğu tarih olup, şikayetçi vekilinin 03.01.2017 tarihli şikayet dilekçesinde, birikmiş nafaka borcu yanında “2016 yılı Aralık ayına” ait cari nafaka alacağının ödenmemesi nedeniyle de şikayette bulunulduğu...

        İcra Müdürlüğü' nün 2021/11786 E. sayılı dosyasından ilamlı icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin, boşanma kararı sonrasında düzenli olarak, nafaka miktarını karşılayacak şekilde, nafaka yerine geçmek üzere, yaptığı bu ödemeler karşısında davalının, müvekkilinden herhangi bir alacağı bulunmadığını, müvekkilinin nafaka yerine geçmek üzere yaptığı ödemelerin nafaka borcuna sayılacağının güncel Yargıtay içtihatları ile kabul gördüğünü, nafaka yükümlülüğü sonrasında nafaka yükümlüsünce nafaka miktarını karşılar ve düzenli şekilde yapılan ödemelerin nafaka borcundan mahsup edileceğinin kabul edildiğini, Yargıtay' ın güncel içtihatlarının bu doğrultuda şekillendiğini beyan ederek, İstanbul 22. İcra Müdürlüğü' nün 2021/11786 E. sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin tedbiren durdurulmasına, İstanbul 22....

        Nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu, Yargıtay kararlarında, objektif kriterlerle yumuşatılmış olup, nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan indirilmesinin hakkaniyet kuralına uygun düşeceği kabul edilmiştir. Zira, işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunun düşünülmesi hak zayiine ve mükerrer ödemelere neden olacağından, kabulü mümkün değildir. Borçlu tarafça açıkça sebebi belirtilerek yapılan ödemelerin ise, nafaka borcundan indirilmesi mümkün değildir....

        Devlet Hastanesinde çalışmaya başladığını, davacının ekonomik desteğine ihtiyacı olmadığını belirterek, hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevabında; davalının başlangıçta sabit geliri olmadığı için nafaka bağlandığını, daha sonra davalının çocuklarının velayetini alabilmek için çalışmaya başladığını, şu ana dek hiç nafaka ödemeyen davalının amacının açılacak ceza davalarından kurtulmak olduğunu belirterek, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davalının nafaka bağlandığı tarihten sonra çalışmaya başladığı ve halen de çalışmaya devam ettiği, davalının maddi durumunun nafaka bağlandıktan sonra daha iyi hale geldiği, davacının ekonomik durumunun nafaka bağlandıktan sonra nafaka artırımını gerektirecek düzeyde bir değişmenin olmadığı gerekçe gösterilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmektedir.TMK.nun 197.maddesi gereğince ayrı yaşamada haklı olan eş, diğer eşten tedbir nafakası talebinde bulunabilir....

          Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından haciz konulan hesabın nafaka hesabı olduğunun iddia edildiğini, hesabın borçlunun vadesiz mevduat hesabı olduğunu, hesaba yatan paraların nafaka ödemesi olduğunu gösterir herhangi bir belge ibraz edilmediğini, yapılan ödemelerin açıklamasında "nafaka" kelimesinin geçmesinin, bu ödemelerin nafaka ödemesi olduğunu kanıtlar nitelikte olmadığını, ödemelerin nafaka ödemesi olduğu düşünülse bile İİK m.83 uyarınca ilama müstenid olmayan nafakalar borçlu ve ailesinin geçimi için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczedileceğini, neticede hiç bir dayanağı olmayan borçlu şikayetinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir....

          Hukuk dairesinin yerleşik içtihatlarında da benimsendiği üzere, nafaka borcunun itfa edildiğinin ispatı bazı özellikler gösterir. Nafaka alacaklısı belli bir süre nafaka borçlusu ile oturup onun tarafından infak ve iaşe edilmişse, nafaka borçlusu bu süre için nafaka ödemekle yükümlü değildir (nafaka alacaklısı çocuğun annesinin yanından ayrılarak nafaka borçlusu olan babasının evine gelmesi, babası tarafından infak ve iaşe edilmesi gibi). Buradaki nafaka borçlusu koca veya babanın, karısını veya çocuğunu infak ve iaşe ettiği süre için ayrıca nafaka ödeme yükümlülüğü yoktur. Bu hâlde, nafaka borçlusu kendisinden bu süreye ait nafakanın da istenmesi üzerine icra mahkemesinden bu süreye ait nafaka için icranın geri bırakılmasını isteyebilir ve bu fiilî durumu (hukuki fiili) İİK'nın 33. maddesindeki belgelerle bağlı olmaksızın, her türlü delil ile bu arada tanık delili ile ispat edebilir....

          Kararda yer alan, nafaka yükümlülüğüne ilişkin hükmün, Türkiye’de icra olunabilmesi için, bu bölümle ilgili tenfiz kararı verilmesi zorunludur. (5718 s. MÖHUK m.50/1) Tanıma kararı, yabancı karardaki nafaka yükümlülüğü ile ilgili hükme icra edilebilirlik kazandırmaz. Nafaka alacaklısı, velayet kendisine bırakılan davacı (anne) olduğuna ve çocuğun ergin olduğu tarihe kadar birikmiş nafaka alacağını icra ettirmekte annenin hukuki yararı bulunduğuna göre, çocuğun, tenfiz ve tanıma davasının açıldığı 25.7.2006 tarihinde ergin olmasının hukuki önemi bulunmamaktadır. “Nafaka Yükümlülüğü Konusundaki Kararların Tanınması ve Tenfizine İlişkin (2.10.1973 tarihli) Lahey Sözleşmesi” (R.G. 16.2.1983 sayı:17961); münhasıran nafaka yükümlülüğüne ait olmayan, nafaka yükümlülüğü yanında başka bazı hükümleri de ihtiva eden yabancı mahkeme kararlarının, yalnızca nafaka yükümlülüğü ile ilgili bölümüyle sınırlı olarak uygulanabilir....

            Nafakaya ilişkin dairemizin içtihatlarına göre ise; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarı tutarında yada bu miktarın katları tutarında olması ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Somut olayda borçlu tarafından sunulan ve ilgili yerden temin edilen dekontlarda bir kısım ödemelerin aylık nafaka miktarı yada katları olmadığı, buna rağmen nafakaya ilişkin olduğuna dair açıklama olmayan ve alacaklı yanca nafaka borcuna yönelik olduğu yönünde kabulün de olmadığı bu ödemelerin bilirkişi raporu ve ek raporda hesaba dahil edildiği görülmüştür....

              UYAP Entegrasyonu