Dava, iştirak nafakasının artırımı talebine ilişkindir. TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 21/06/2022 NUMARASI : 2021/963 ESAS 2022/512 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava tarihinden itibaren aylık 150,00 TL olan yoksulluk nafakasının 400,00 TL artırımı ile 550,00 TL'ye, aylık 125,00 TL olan iştirak nafakasının 325,00 TL arttırımı ile aylık 450,00 TL‘ye çıkartılmasına, her yıl TÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; nafaka artırım taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davacının davasının KABULÜ İLE, Konya 3....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki nafaka artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalının boşandıklarını, tarafların müşterek evliliğinden olma....'nın velayetinin müvekkili anneye verildiğini, bu mahkeme kararı ile müvekkili için aylık 400,00 TL yoksulluk nafakası, küçük için ise 250,00 TL iştirak nafakası kararı verildiğini belirterek müvekkili lehine takdir edilen 400,00 TL yoksulluk nafakasını 250,00 TL artırılarak aylık 650,00 TL’ye küçük için ise 250,00 TL iştirak nafakasının artırılarak 500,00 TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir....
E...ehine bağlanmış olan 100,00TL nafakanın 150,00TL artırılarak aylık 250,00TL iştirak nafakasına yükseltilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Müşterek çocuk F... E... lehine hükmedilen iştirak nafakası yönünden yapılan değerlendirmede; 4721 sayılı T.M.K'nun 328/1 maddesine göre; babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa, kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Reşit olan çocuk adına velayeten annesi veya kendisi iştirak nafakası isteyemez. Şartları var ise reşit çocuk yardım nafakası talebinde bulunabilir (TMK. md. 364). Somut olayda, davacı F...E...'nın davalının kızı olduğu, F... E...'nın 27.03.1995 doğumlu olup, 16.09.2013 dava tarihi itibariyle 18 yaşından büyük ve reşit olduğu, F......
Somut olayda; Küçükçekmece 1.Aile Mahkmesinin 2013/784 E.- 2013/973 sayılı kararı ile tarafların boşanmalarına, davalının küçüklerin giderlerine katılması için dava tarihinden kararın kesinleşmesine kadar tedbir nafakası, bu tarihten itibaren iştirak nafakası olarak devam etmek üzere aylık 150,00'şer TL'den 300,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine karar verilmiş, bu dava ise, 07.05.2014 tarihinde açılmıştır. Müşterek çocuklar lehine iştirak nafakasının bağlandığı boşanma davasının kesinleştiği tarih üzerinden 1 yıl bile geçmeden davacı tarafından iştirak nafakasının artırımı davası açılmıştır. Çocukların eğitim durumları ve yaşları gibi kıstaslar da ele alındığında, iştirak nafakasının artırılması davasının açılması için davacıyı zorlayacak ekonomik ve sosyal şartlarda olağanüstü bir değişikliğin de mevcut olmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır....
Tüm dosya kapsamına göre; Çocuk için iştirak nafakasının artırımı ile ilgili karara ilişkin istinaf başvurusunda; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri 17.830 Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (02.12.2016 tarihli, 6763 Sayılı Kanunun 41 maddesi ile değişik, 6100 sayılı HMK m.341/2) Her nafaka ayrı ayrı değerlendirilir. Eldeki davada karar tarihi itibarıyla çocuk yönünden artırılan iştirak nafakasının miktarı yıllık 17.830 Türk Lirasını geçmemektedir....
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafaka artırım davasının açıldığı tarih ile bu davanın açıldığı tarih arasında geçen süre, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında, takdir olunan iştirak nafakası miktarı az olup,TMK 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır. O halde, yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması; müşterek çocuğun ihtiyaçlarındaki değişim ve davalının gelir durumu gözetilerek hakkaniyete uygun miktarda nafaka takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini, süresi içinde verdikleri cevap dilekçesinde bildirdikleri, tanıkları Nihal dinlenmeden hüküm kurulduğunu, iştirak nafakası yükümlülüğünün her iki tarafa da ait olduğunu, sadece davalı yükümlüymüş gibi karar verilmesinin eşitlik ilkesini zedelediğini, davalının önceki nafakayı ödemekte zorlandığını, belirlenen iştirak nafakası miktarının yüksek olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesinin yanlış olduğunu belirterek mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı istinafa cevap dilekçesinde, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, iştirak nafakasının artırımı davasıdır....
Yapılan açıklama ışığında nafaka alacaklısının yaşı ihtiyaçları ile tarafların ekonomik sosyal durumları ve günün ekonomik koşulları nazara alındığında artış miktarı yetersizdir. Yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 300 TL artırımı ile aylık 600 TL olarak belirlenmesi hakkaniyete uygun bulunmuş, anılan miktar yoksulluk nafakası olarak belirlenmiştir. İştirak nafakası bakımından yapılan değerlendirmede ise ;Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Yine aynı kanunun 331.maddesinde; "Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının değişmesi ve hakkaniyetin gerektirdiği hallerde taraflarca her zaman nafaka artırım davası açılabilir (HGK 15.07.2009 gün ve 3- 352 E/348 K) ....
-2- Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı gözönünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır. Yargıtay'ın bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası .oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....