Davalının yoksulluk nafakasının kısmen artırılması kararına dair istinaf başvurusu yönünden, TMK.nun 175.maddesi uyarınca lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmiş olan davacı ve nafaka yükümlüsü davalının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı kadının zorunlu ihtiyaçları, nafaka ödedikten sonra geri kalan geliri ile davalının geçimini sağlama imkanı ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, yoksulluk nafakasının 900 TL artırılmasına ve yoksulluk nafakasının 1.200 TL olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Hukuk Genel Kurulu'nun 30.03.2005 gün ve 196-239 sayılı kararında nafaka davalarında temyiz edilebilirlik sınırının belirlenmesinde, bağlanan yıllık nafaka miktarının gözetileceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda kadının arttırılmasına karar verilen yoksulluk nafakası yıllık miktarının 60.000TL, iştirak nafakası yıllık miktarının ise 18.000TL olup, karar tarihindeki kesinlik sınırı 78.630,00TL TL'yi aşmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362/1-a maddesi gereğince temyiz sınırının altında kaldığı için kesindir....
Temyize konu edilen karar 5219 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 21.07.2004 tarihinden sonra verilmiş olup, davalı çocuklar ve davalı eş davada ihtiyari dava ortağı olup ve ayrıca nafakalar da nitelikleri itibariyle bağımsız nafakalar (iştirak ve yoksulluk) olup hepsi ayrı ayrı değerlendirilir. Herbir çocuk için kaldırılması istenen iştirak nafakası miktarlar ve yoksulluk nafakası miktarlarının ayrı ayrı yıllık toplam 1.540 TL'yi geçmediğinden 01.06.1990 gün ve 1989/3-E, 1990/4-K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyiz isteminin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.10..2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Sonuç olarak; Duruşma sürecini yansıtan tutanak ve belgelere göre, davanın esasıyla ilgili ve tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı anlaşılmakla; Davalı erkeğin aleyhine hükmolunan tedbir ve iştirak nafakası ile tedbir ve yoksulluk nafakası dışındaki sair tüm istinaf başvurusunun HMK nun 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, Davalı erkeğin aleyhine hükmolunan tedbir ve iştirak nafakası ile tedbir ve yoksulluk nafakası ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile hükmün 5. bendinin KALDIRILMASINA, yerine aşağıdaki şekilde yeni bent OLUŞTURULMASINA karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, yoksulluk nafakasının 150,00 TL artırılarak 350,00 TL'ye çıkartılmasına ve iştirak nafakasının 200,00 TL artırılarak 400,00 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş; hükmün, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 2015/3415 Esas ve 2015/11941 Kararı ile; iştirak nafakasına ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiş; yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazları yönünden ise, yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdirinin doğru görülmediği gerekçesiyle hüküm bozulmuştur....
Davacı vekili dilekçesinde; taraflar arasında görülen boşanma davasında, davacının bir gelirinin bulunmadığının bildirilmesine rağmen davalı için 300 TL yoksulluk nafakası ile velayeti davalıya verilen müşterek çocuk için 100 TL iştirak nafakasına hükmolunduğunu, işi ve geliri olmayan davacı için yoksulluk nafakasının yıkım teşkil ettiğini, kaldı ki nafakayı ödeyemeyen davacının hapsen tazyik cezası ile cezalandırılabileceğini ileri sürerek; fahiş olarak belirlenen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, bunun mümkün olmaması halinde ise 150 TL ye indirilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın iddialarının boşanma davasında incelendiğini, davalı açısından ise koşullarda olumlu yönde bir değişiklik bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece; davacının müşterek çocuk için de nafaka ödediği gerekçesiyle yoksulluk nafakasının 150 TL ye indirilmesine karar verilmiştir....
TMK'nın 175.maddesine göre; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan, mali gücü oranında, süresiz olarak nafaka isteyebilir. Bu bağlamda, yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, boşanma hükmünün kesinleşmesi ve nafaka talep eden eşin, boşanmaya neden olan olaylarda, diğer eşe nazaran daha ağır kusurlu bulunmaması gerekir. Eşit kusur halinde, yoksulluk nafakasının diğer koşulları oluşmuş ise yoksulluk nafakası talep edilebilir. Boşanmaya neden olan olaylarda, tamamen veya daha fazla kusurlu olan eş, yoksulluk nafakası talep edemez. Yoksulluk nafakası boşanma davası içinde ve onun devamı sırasında boşanma ile ilgili hüküm kesinleşinceye kadar istenebileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan sonra harcı verilerek açılmış ayrı bir dava ile de istenebilir....
Yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile birlikte tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki; bilimsel öğretide, evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu belirtilmektedir. (A. T.: Aile Hukuku 2. Cilt İstanbul 2002.8.294) Somut olayımızda, davalı kadın boşanma sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 600,00 TL yoksulluk nafakası bağlanmıştır.Boşanmadan sonra asgari ücret seviyesinde ücretle çalışmaya başlamıştır. Günümüz ekonomik koşullarında aldığı nafaka ile geçinmesi mümkün olmadığına göre; işe girip çalışması zorunluluk arz etmektedir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/84 Esas 2012/400 Karar sayılı dosyasında kadın lehine aylık 150,00.TL ve müşterek çocuk lehine 100,00.TL yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedildiği, Osmaniye 2....