AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 23/12/2014 NUMARASI : 2013/165-2014/955 Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davada, yoksulluk ve iştirak nafakası talep edilmiştir. Mahkemece; yoksulluk nafakası talebinin reddine, iştirak nafakası talebinin kabulü ile 850 TL iştirak nafakasına karar verilmiş, hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir. Tarafların Almanya Augsburg Sulh Hukuk Mahkemesinin 03.12.2009 tarih 40F 777/09 sayılı kararı ile boşandıkları, müşterek çocuk 18.01.2000 doğumlu Buket'in velayetinin davacı anneye verildiği, kararın Kocaeli 2....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Açıklanan nedenlerle davacı tarafın yoksulluk nafakası artırım miktarının düşük olmasına yönelik istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-2 maddesi gereğince kabulüne, müşterek çocuk yararına iştirak nafakası artırım miktarının düşük olmasına yönelik istinaf talebinin miktar itibariyle reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı tarafın müşterek çocuk adına iştirak nafakası artırım miktarının düşük olmasına yönelik istinaf başvuru talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341/2 maddesi uyarınca miktar yönünden REDDİNE, 2- Davacı tarafın yoksulluk nafakası artırım miktarının düşük olmasına yönelik istinaf başvuru talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Kayseri 9....
Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. TMK.'nın 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası DİE’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir. Bu itibarla, temyiz edilen hükmün yukarıda belirtilen sebeple HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk Hayati için 75.00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 325,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş ve yoksulluk nafakası talebine ilişkin herhangi bir karar verilmemiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkindir. HMK 297/2 maddesi uyarınca; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmü kanunda yer almaktadır. Somut olayda; davacı vekili, ... 2. Aile Mahkemesi'nin 2004/1024 Esas ve 2005/576 Karar sayılı ilamı ile müşterek çocuk lehine takdir edilen iştirak nafakası ile birlikte davacı lehine takdir edilen aylık 125,00 TL yoksulluk nafakasının da 425,00 TL'ye yükseltilmesini talep etmiştir....
Davacı tarafından aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının aylık 750,00 TL ye yükseltilmesi talep edilmiş, mahkeme tarafından talep tamamen kabul edilerek yoksulluk nafakası aylık 750,00 TL'ye yükseltilmiş, karar davalı tarafından istinaf edilmiştir. Kabul edilen nafaka artırım miktarı yıllık 8.000,00 TL nin altında olduğundan (450x12=5.400 TL) karar davalı açısından HMK'nın 341/4. maddesi hükmü gereği kesin niteliktedir. İştirak nafakasına gelince; Tarafların Bolvadin Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/271 Esas ve 2015/156 Karar sayılı ilamı boşandıkları, boşanmanın 24/06/2015 tarihinde kesinleştiği, cari iştirak nafakasının boşanma ilamı ile belirlendiği anlaşılmaktadır. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul çağında ise okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir....
Davalı vekili cevabında, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilin gelir durumunun nafakayı karşılayacak güçte olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; davacının anlaşmalı boşanma davasında yoksulluk ve iştirak nafakası talep etmemesi nedeniyle yoksulluk nafakası talebinin reddine, iştirak nafakası talebinin kısmen kabülü ile 650 TL nafakaya hükmedilmiştir. Medeni Kanunun 182/2.maddesinde “Çocuk kendisine tevdi edilmemiş olan taraf, kudretine göre onun infak ve terbiye masraflarına iştirak ile mükelleftir” hükmüne amirdir. İştirak nafakasının miktarı tayin edilirken tarafların mali ve sosyal durumları ile çocuğun giderlerinin dikkate alınması gerekir....
Bu doğrultuda, yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; davacının ev hanımı olup, gelirinin olmadığı; davalının ise, emekli olup, aylık 1.126 TL gelirinin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece; davalının geliri ile orantısız şekilde yüksek oranda yoksulluk nafakasına hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir. O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alınmak suretiyle, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda nafakaya hükmetmek olmalıdır....