Dava konusu diğer uyuşmazlık, davacı kadın lehine hükmolunan yoksulluk nafakasının arttırılması talebine ilişkindir. .... Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası .... yayınladığı .... oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların 01/11/2005 tarihinde keşinleşen karar ile boşandıkları, çocuğun 30/04/2003 doğumlu olduğu, kadının ev hanımı olduğu, annesi ile yaşadığı, erkeğin satış sorumlusu olarak çalıştığı, kira ödediği anlaşılmaktadır....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Dosya kapsamından; tarafların 23.01.2012 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine 500 TL yoksulluk nafakasına karar verildiği, bu davanın açıldığı tarih itibariyle aradan yaklaşık dört yıllık süre geçtiği, davacının çalışmadığı, gelirinin bulunmadığı; davalının ise polis memuru olup 3500 TL aylık aldığı, yeniden evlendiği, bu evliliğinden iki çocuğu olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir....
Ancak davalının aldığı 150TL nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün değildir. Aldığı nafaka ile gelirinin toplamı ise, davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Zira yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır....
Bu nedenle mahkeme, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ...in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar .....Aile Mahkemesi'nin.... sayılı ve 29.12.2009 tarihli kararı ile boşanmışlar, boşanma ilamı 01.03.2010 tarihinde kesinleşmiş, boşanma ilamı ile davacı için aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası ise 20.10.2015 tarihinde açılmıştır....
Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır. Yargıtay'ın bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Ancak davalı/karşı davacının aldığı 200TL nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün değildir. Aldığı nafaka ile gelirinin toplamı ise, davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Zira yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır....
Aldığı nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün görünmediğine göre; işe girip çalışması zorunluluk arzetmektedir. Aldığı nafaka miktarı ile, çalışarak elde ettiği asgari ücret miktarı toplamı ise, onu, yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Zira yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide; "Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir" şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır (Akıntürk, Turgut; Aile Hukuku, 2.cilt, İst.2002, sh.294)....
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; nafaka isteklisi kadının asgari ücretle sigortalı olarak çalışıyor olmasının tek başına yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilip edilemeyeceği; buna göre kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında asgari ücretle çalışan kadının boşanmakla yoksulluğa düşüp düşmeyeceği konusunda görüş ayrılığı ortaya çıkmış ve çoğunlukça aşağıda açıklanacak nedenlerle asgari ücret gelirinin olması nafaka takdirine etkili bir husus olarak kabul edilmemiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)'nun 175.maddesinde, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı açıklanmıştır....
HD’nin 01/04/2015 tarih ve 2014/18996 E- 2015/5335 K sayılı ilamıyla yoksulluk nafakasında hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, davacının halen yoksulluk nafakası ödemekle yükümlü olduğu görülmüştür. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı kadının asgari ücretle çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kendisi yoksulluk sınırında bulunan ve yoksulluk nafakası alan davalının ortak çocuklar için iştirak nafakasıyla yükümlü tutulması doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır...” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir....
Talebin ne olduğu açıklattırılmadan, öğretmen olarak görev yapıp, davalı ile birbirine yakın maaş alan davacının “nafaka” isteminin yoksulluk nafakasını da kapsayacak şekilde geniş yorumlanması nedeniyle sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyorum....