Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; nafaka TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Bu nedenle mahkeme, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır. ./.. -2- Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar .... Aile Mahkemesi' nin 17.07.2014 tarih ve....sayılı ilamıyla boşanmışlar, boşanma ilamı 01.10.2015 günü kesinleşmiş, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 350 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası ise 12.11.2015 tarihinde açılmıştır....
Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası....n yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. .../... -2- Somut olayda; taraflar 14.09.2009 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmışlar, yoksulluk ve iştirak nafakası bu karar ile takdir edilmiş, temyiz incelemesine konu nafaka artırım davası ise 12.03.2015 tarihinde açılmıştır. Ekonomik ve sosyal durum araştırma sonucuna göre davacı ev hanımı olup 500TL kira gideri olduğu; nafaka yükümlüsü davalının ise, asgari ücret karşılığı fırında çalıştığı anlaşılmaktadır. Boşanmadan sonra tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat da edilmemiştir....
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. 176/4.maddesinde ise; "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir." denilmektedir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı.... oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların boşanma ilamı 06.02.2014 tarihinde kesinleşmiş, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 400 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası 18.01.2016 tarihinde açılmıştır....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Dosya kapsamından; tarafların 09/12/2005 tarihinde boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine 250 TL yoksulluk nafakasına karar verildiği, ... 2. Aile Mahkemesinin 2007/22 Esas ve 2007/340 Karar sayılı ilamı ile davacı için aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasının 350 TL ye artırılmasına hükmedildiği, ......
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Eş İçin Yoksulluk Nafakası Yönünden: TMK'nun 175'inci maddesinde, "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşulu ile geçimi için diğer tarafın mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.", Yargıtay HGK'nun 07/10/1998 tarih ve 2- 656- 688sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. HGK.nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün 1998/2- 656 e.,01.05.2002 gün 2002/2- 397- 339 sayılı kararları)....
Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması/indirilmesi talebine ilişkindir. TMK'nın 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir. Yasanın bu hükmü gözetildiğinde; nafaka miktarının değiştirilmesi yada kaldırılması isteklerinin, gelişip değişen şartlar ve hakkaniyet çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Davacı, yukarıdaki yasa hükmü gereğince davalının çalışmaya başladığı ve yoksulluğunun son bulduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını,mümkün olmadığı takdirde indirilmesi talebine istemektedir.Bu durumda,öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir....
Bu kapsamda; tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücündeki azalma, nafakanın niteliği, davalı kadının ihtiyaçları ile özellikle nafaka yükümlüsünün gelir durumu birlikte değerlendirildiğinde; yoksulluk nafakasına her yıl ÜFE oranında uygulanan artışlar sonucu güncel nafaka miktarının fazla olduğu, yoksulluk nafakasında indirime gidilmesi gerektiği, ilk derece mahkemesince de nafakada indirime gidilmesinin isabetli olduğu, ancak indirim miktarı isabetli görülmemiş, bu nedenle davalının miktara yönelik istinaf itirazının kabulü ile dava tarihi itibariyle yoksulluk nafakasının taktiren aylık 800 TL'ye indirilmesine karar vermek gerekmiştir....
Durum böyleyken, mahkemece tarafların eşit kusurlu olduğunun kabul edilmesi, hatalıysa da, boşanma hükmü sonuç olarak doğru olduğundan; mahkemenin boşanmaya ilişkin hükmünün kusura ilişkin gerekçesinin değiştirilerek onanmasına (HUMK.m.438/son) karar vermek gerekmiştir. 2-Davalı-davacı kadının diğer temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemede; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-davacı kadının Türk Medeni Kanununun 175. madde uyarınca yoksulluk nafakasına ilişkin bir isteminin bulunmadığı ve bu nedenle mahkemece yoksulluk nafakasına ilişkin bir karar verilmemiş olmasında hukuka aykırı bir durum bulunmadığının anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı (kadın) tarafından karar başlığında vekilin isminin yazılmaması, ziynetlerin tefriki, yoksulluk nafakasının verilmemesi ve tazminatlar konusunda olumlu-olumsuz karar verilmemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkeme karar başlığında davacı vekili Av. ...’nin gösterilmemesinin yazım hatasından kaynaklanmış olup, her zaman mahallinde düzeltilmesinin imkan dahilinde bulunduğu, yine davacı kadının yoksulluk nafaka talebinin bulunmadığının (...md.26) ve tazminatlar konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanununun 141. maddesine uygun karar verildiğinin anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna...