WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, müvekkilinin nafaka artışına ilişkin ilam nedeniyle doğan borçlarını ödemek için kredi çektiğini, bu nedenle maaşından geriye kalan kısmın mevcut nafakayı ödemeye dahi yetmediğini savunarak; davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; yoksulluk nafakasının 150 TL den 180 TL ye, iştirak nafakalarının ise 120’şer TL den 150’şer TL ye artırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosya kapsamından; davacı tarafından davalı aleyhine ... 2. Aile Mahkemesinin 2007/1210 E. sayılı dosyası ile nafakaların artırılmasının talep edildiği, yapılan yargılama sonucunda; yoksulluk nafakasının 150 TL ye, iştirak nafakalarının ise 120’şer TL ye artırılmasına dair verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 9.2.2009 gün ve 2009/493 E. 1571 K. sayılı ilamı ile yoksulluk nafakasının 200 TL olarak belirlendiği ve hükmün bu şekliyle düzeltilerek onandığı anlaşılmaktadır....

    Ancak, boşanmadan sonra talep edilemeyeceğine ilişkin yasada bir hüküm bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 175.maddesi ve devamı hükümlerine göre nafaka talep edilen tarihte nafaka alacaklısının yasanın öngördüğü şartları taşıması halinde mahkemece, yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir. Başka bir deyişle, boşanma davası sonrasında yoksulluk nafakası isteme hakkını kaybetmemiş davacı (nafaka alacaklısı) aynı yasa 178.maddesi hükmü gereğince bir yıl içerisinde boşanmadan ayrı olarak açacağı dava ile yoksulluk nafakası isteyebilecektir....

      Aile Mahkemesinin boşanma ilamında davacının kusurlu olduğu kabul edilmekle birlikte ağır kusurlu olduğuna ilişkin değerlendirmenin bulunmaması nedeniyle tarafların kusur oranlarına ilişkin yeniden yapılan araştırma sonunda her iki tarafın da eşit kusurlu oldukları anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile aylık 200 TL yoksulluk nafakasına hükmolunmuş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 175.maddesinde; “boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir” hükmü yer almaktadır. Anılan madde ve devamı hükümlerine göre nafaka talep edilen tarihte nafaka alacaklısının yasanın öngördüğü şartları taşıması halinde mahkemece, yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir. Dosya içerisindeki; taraflar arasında kesinleşen boşanma davası olan ... 2. Aile Mahkemesinin 17.05.2011 tarihli ve 2010/1046 E. 2011/475 K....

        Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....

          Mahkemece, davalının sabit işi ve geliri bulunduğu ve dosyada mevcut işe giriş bildirgesinden de bu durumun belgelendirilmiş bulunduğu, davalının maaşı davalıyı yoksulluktan kurtarmasa da davacının ekonomik ve sosyal durumu itibarıyla davacıyı nafaka yükümlülüğü altında tutmanın hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesiyle, davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, davalının düzenli işe başlaması ve geliri olmasına rağmen nafaka tahsil etmeye devam etmesi nedeniyle nafakanın haksızlığının hukuken sabit olduğu dava tarihinden geçerli olmak üzere tahsil edilen nafakanın davacıya iadesine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir....

            Bu doğrultuda yerleşen Yargıtay uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; davacı kadının ev hanımı olduğu gelirinin olmadığı, davalının aylık 2182 TL yaşlılık aylığı aldığı davacı kadının davalının gelirinde olağanüstü bir artış iddiasında bulunmadığı gibi ihtiyaçlarında da olağan dışı bir artış iddiasında bulunmadığı sabittir. Bu nedenle davacı kadına takdir edilen yoksulluk nafakasının TÜİK tarafından belirlenen yıllık Üfe oranı üzerinden artışı gerekir....

            Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Yukarıdaki açıklamalar ve toplanan delillerden; davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kesinleştiği tarihten, eldeki davanın açıldığı tarihe kadar geçen süre, tarafların tespit edilen ve gerçekleşen ekonomik sosyal durumları, nafakanın niteliği, davacının ihtiyaçları, paranın alım gücü ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu nazara alındığında; hükmedilen nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu, AAÜT' nin 9/2 maddesine göre; nafaka davalarında reddedilen kısım için avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmış ve davalının istinaf itirazının reddine karar verilmesi gerekmiştir....

              sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Davalı kadın için hükmedilen aylık 100,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına yönelik davada nafakanın bir yıllık tutarının 1.200 TL ye tekabül ettiği, HMK 341/2 maddesi gereğince 2019 yılı itibarı ile İlk Derece Mahkemeleri tarafından verilen değeri 4.400 TL yi geçmeyen kararların kesin olduğu anlaşılmakla, tarafların istinaf talebinin HMK 352 maddesi gereğince reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

              İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinde özetle; nafaka miktarının hükmedildiği tarihin üzerinden 3 yıl geçtiğini, geçen bu sürede nafaka miktarının yetersiz kaldığını, paranın alım gücünün düştüğünü, müşterek çocuğun ihtiyaçlarının arttığını, yerel mahkemenin vermiş olduğu 50 TL'lik yoksulluk ve 100 TL'lik iştirak nafaka arttırımının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafaka kararının üzerinden geçen süre, enflasyondaki artış, davanın niteliği ve günün ekonomik şartlarına göre müşterek çocuklar için takdir edilen iştirak nafaka arttırım miktarının fahiş bir biçimde az olduğunu, müvekkili lehine de hükmedilen 400 TL yoksulluk nafakası müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini, günümüz koşullarında artan enflasyon, ekonomik koşullar değerlendirildiğinde 400 TL çok düşük bir bedel olduğunu, yerel mahkemenin vermiş olduğu...

              UYAP Entegrasyonu