Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/11/2006 tarih, 2006/235 Esas 2007/13 Karar sayılı kararı ile davacı adına 200,00 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocuk için 225,00 TL iştirak nafakası taktir edildiğini ve nafakaların her yıl ... oranına göre arttırılmasına karar verildiğini ancak aradan geçen süre içerisinde ödenen nafakaların yetersiz kaldığını ileri sürerek, aylık 200.00 TL olan yoksulluk nafakası ile aylık 225.00 TL olan iştirak nafakasının her birinin 200.00'er TL artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, talep edilen nafakayı ödeyecek ekonomik gücü olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iştirak nafakası yönünden yetkili mahkemenin Kozaklı Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, iştirak nafakası davasının tefriki ile yetkili mahkemeye gönderilmesini talep ettiklerini, ayrıca davacı yönünden yoksulluk nafakasının kaldırılmadığını, müvekkilinin 300 TL yoksulluk nafakası ödediğini, açılan davanın reddini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yerel mahkemece davacının davasının kısmen kabulü ile; davacı lehine Kozaklı Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/29 Esas sayılı dosyası ile verilen 300,00 TL yoksulluk nafakasını aylık 450,00 TL olarak devamına, Kayseri 2. Aile Mahkemesi 2013/60 Esas sayılı dosyası ile müşterek çocuk lehine verilen 400,00 TL iştirak nafakasının 1.500,00 TL olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; davacı adına yoksulluk nafakasının, müşterek çocuklar adına da iştirak nafakasının artırılması istemiyle açılmıştır....
İlk derece mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde bu defa kadın tam kusurlu bulunarak erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiş, kadının tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri reddedilmiş, velayetleri anneye verilen müşterek çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Hüküm davalı-davacı kadın tarafından kusur tespiti, tazminat talepleri ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddi ve iştirak nafakası miktarları yönünden temyiz edilmiştir. 1-İlk derece mahkemesince 19.03.2019 tarihinde erkeğin boşanma davasının reddine ilişkin verilen karar taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Davalı-davacı kadının da boşanma talepli bir davasının olmadığı da dikkate alındığında, ortada boşanmaya ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır....
Öncelikle belirtilmelidir ki, yoksulluk nafakası, boşanma ile yoksulluğa düşecek olan eş için verilen bir nafaka türü olup, söz konusu bu nafaka boşanma davası kesinleştikten sonra işlemeye başlar. Yoksulluk nafakası boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarından biri olup, 4721 sayılı TMK’nın 175. maddesinde: “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” Şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un “Tazminat ve nafakanın ödenmesi” başlıklı 176. maddesi ise; “Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez....
Aile Mahkemesinin 03/12/2014 tarih, 2013/64 Esas, 2014/453 Karar sayılı ilamıyla boşandıklarını, müşterek çocuk Muhammed Ali'nin velayetinin davacı anneye verilmesine, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası haklarının saklı tutulmasına karar verildiğini, mahkeme kararında davalı kocanın ağır kusurlu kabul edildiğini, kararın Yargıtay'ca onandığını, müvekkilinin boşanma ile yoksulluğa düştüğünü, müşterek çocuğun ise ilkokul 3.sınıfa gittiğini, servis ile gidip geldiğini belirterek, müvekkili için aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, küçük için aylık 600,00 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. O halde, mahkemece yapılacak işin; davacının sosyal ve ekonomik durumu ile davalının ihtiyaçları karşılaştırılarak, önceki nafaka takdirinde kurulan dengeyi koruyucu, davalının ihtiyaçlarını asgari ölçüde karşılayacak, davacının geliri ile de orantılı olacak şekilde, artırılan yoksulluk nafakası miktarı TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırım yapılması gerekmekte olup, bu husus nazara alınmadan karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Bu doğrultuda nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda, taraflar 12.12.2012 tarihinde boşanmış ve boşanma kararı ile birlikte davacı lehine aylık 150,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Davacının ev hanımı olduğu, çalışmadığı, kendisine ait evde iki çocuğu ile birlikte yaşadığı; davalının ise emekli olduğu ve aylık 731,79 TL maaş aldığı tespit edilmiştir. Davalının ekonomik ve sosyal durumunda boşanma davasından sonra olağanüstü bir artış olduğu görülmemiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Hükme karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinin incelenmesinde özetle; diğer evliliğinden olma iki çocuğu için de nafaka ödediğini, emekli maaşı dışında gelirinin olmadığını, giderlerindeki artış nedeni ile sürekli borç ve kredi alması gerektiğini, nafaka artışlarının fahiş olduğunu, davanın reddinin gerektiğini belirterek, istinaf yoluna başvurmuştur. GEREKÇE: Dava; yoksulluk nafakasının arttırılması ile yardım nafakası talebi niteliğindedir. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. Yoksulluk nafakasının arttırılması yönünden yapılan istinaf incelemesinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, arttırılan yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırılması ve yoksulluk nafakası davasınn mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, yoksulluk nafakası talebinin reddine, iştirak nafakasının artırılması talebinin kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; tarafların ......
İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul çağında ise okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir. Somut olayda, dosya içeriğinden; velayet hakkı annede olan müşterek çocuğun 2013 doğumlu olduğu, davacının çalışmadığı gelirinin bulunmadığı, davalının işçi olup asgari ücret düzeyinde gelirinin olduğu anlaşılmaktadır. Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Dava iştirak nafakasının artırımı davası olduğuna göre iştirak nafakası olarak tanımlanan kavram, boşanma hükmünün kesinleşmesi ile ortaya çıkar. Başka bir ifadeyle iştirak nafakası kararın kesinleştiği 11/04/2015 tarihinde hukuken varlık bulmuştur. Boşanma kararının kesinleşmesi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 2 yıldan fazla süre geçmiştir....