Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; tarafların boşanma sırasında ve eldeki davanın açıldığı sıradaki sosyal ve ekonomik durumlarında olağanüstü bir değişiklik olmadığı gibi, olduğu da ileri sürülmemiştir.Davacı kadının süreklilik arzeden bir gelirinin olmadığı sabittir....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davanın kısmen kabulü ile, davalı kadının davanın devamı sırasında 12/04/2018 tarihinde evlendiği anlaşıldığından bu tarihten itibaren davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dava tarihi olan 20/11/2017 ile evlilik tarihi olan 12/04/2018 tarihi arasında ödenmesi gereken yoksulluk nafakasının 200,00 TL düşürülerek aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden evlilik tarihi olan 12/04/2018 tarihine kadar erkekten alınarak kadına verilmesine, velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının kaldırılması taleplerinin reddine, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verilmiştir....

    Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Somut olayda, yaklaşık 5 yıl önceki tarih itibariyle hükmedilen yoksulluk nafakasının; paranın enflasyon nedeniyle satın alma gücünü yitirmesi ve davacının ihtiyaçlarının doğal olarak artması sonucunda; en azından değerinin düştüğü bir gerçektir. Davalının, bu süreç içerisinde aldığı 125 TL nafaka ile geçinmesinin mümkün olmadığı gözetildiğinde; çalışmasının bir zorunluk olduğu ortadır. Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre; asgari üret seviyesinde gelir elde edilmesi, yoksulluk nafakasının bağlanmasına engel teşkil edici bir durum değildir. Artırım davasında gözönünde tutulacak husus; geçen süreçte tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önceki kurulan dengeyi bozup bozmadığıdır....

      Davalı (kadın) cevap dilekçesinde özetle ; boşanma davası sırasında davacı T1 kabulü ile nafaka bağlandığını, şahsı tarafından yaklaşık 11 yıl ihtiyacı olmadığı için nafaka talep edilmediğini Kastamonu 1. İcra Müdürlüğü'nün 2015/ 498 esas sayılı dosyasında davacı aleyhine 14/01/2015 tarihinde geriye doğru 10 yıllık nafaka ile birlikte takdir edilen aylık nafaka talep edildiğini, davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen Kastamonu 1. İcra Müdürlüğü'nün 2001/ 3964 Esas ve 2001/ 6473 Esas sayılı nafaka dosyaları boşanma ve nafaka hükmü tarihinden takip tarihine kadar olan sürelerdeki alacaklarına ilişkin olduğunu mevcut nafakaya ilişkin takip olan Kastamonu 1....

      (YHGK 11.4.2007, E. 2007/12-179, K. 2007/198), (YHGK 19.1.1974; YHGK 1.5.1991) Somut olayda, davacı dava dilekçesinde; müşterek çocuk Batu Toprak için iştirak nafakası talep etmiş, mahkemece hükmün 2 numaralı bendinde müşterek çocuk Batu Toprak için dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan tahsiline şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece, müşterek çocuk için talep edilen nafaka yoksulluk nafakası olarak isimlendirilmiştir. Eldeki davada müşterek çocuk için talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, iştirak nafakası mahiyetindedir. Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; müşterek çocuk Batu için takdir edilen nafakanın iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir....

        O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih (aylık 75 TL olan yoksulluk nafakası, 27.11.2001 tarihinde açılan, 22.06.2004 tarihinde karara bağlanan ve 06.01.2005 tarihinde kesinleşen boşanma davası ile takdir edilmiştir) gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile az miktarda yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiştir....

          Dava; yoksulluk ve iştirak nafakalarının artırılması istemine ilişkindir. Yoksulluk nafakası yönünden, TMK'nun 175.maddesine göre; ''Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.'' TMK'nun 176/4. maddesine göre de; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davalının, öğretmenlik yaptığını, yoksulluk nafakasına ihtiyacı olmadığını ileri sürerek; davalı için ödenen aylık 250.00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kabulüne, davalının boşanmadan sonra...Bakanlığına bağlı bir okulda öğretmen olarak çalışmaya başladığı gerekçesi ile, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              İlk Derece Mahkemesince dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması davası olarak nitelendirilmiş ve bunun için hükmedilmiş bir yoksulluk nafakası olması gerektiğinden ve dayanak boşanma kararında yoksulluk nafakası olmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. Her ne kadar davacı tarafça talep yoksulluk nafakası olarak nitelendirilmiş ise de; somut olayda protokolde düzenlenen 600,00 USD ödeme erkeğe mali bir yükümlülük olarak belirlenmiş olup yoksulluk nafakası mahiyetinde değildir. Dairemiz 30.05.2022 tarihli ilamı ile de erkeğin dava dilekçesindeki talebi boşanma protokolünün mali yükümlülüklerinin uyarlanması (iştirak nafakasının sabit kura bağlanması veya TL’ye çevrilerek azaltılması ile “kira ve aidat ödemesine nakit destek” adı altında kararlaştırılan aylık ödemenin kaldırılması) şeklinde nitelendirilmiştir....

                TMK'nun 175.maddesine göre; ''Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.'' TMK'nun 176/4. maddesine göre de; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ....’in yayınladığı...oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....

                  UYAP Entegrasyonu