Mahkemece; boşanma davası sırasında davacı ve çocuk lehine sadece tedbir nafakasına hükmedildiği, bunun dışında davacının herhangi bir nafaka talebinin olmadığı, mahkemece de nafakaya hükmedilmediği, verilen boşanma kararının 26.05.2006 da kesinleştiği, bu tarihten itibaren bir yıldan fazla sürenin geçtiği, bu nedenle davacının kendi adına nafaka istemesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle yoksulluk nafakası bakımından davanın reddine, iştirak nafakası yönünden ise davanın kısmen kabulüyle 375 TL nafakanın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesinde boşanma davası sırasında hükmedilen tedbir nafakasının artırılmasına karar verilmesi istenilmiş ise de ; boşanma davasının fer'i niteliğinde olan tedbir nafakası boşanma kararının kesinleşmesi ile sona erdiğinden davadaki istem boşanmanın kesinleşmesinden sonraki yoksulluk ve iştirak nafakası talebi olarak kabul edilmesi gerekmektedir....
Aile Mahkemesi'nin 2015/403 Esas - 2016/720 Karar sayılı ilamı ile boşanmış, boşanma ilamı ile kadına aylık 300 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, karar yoksulluk nafakası bakımından 21.12.2018 tarihinde kesinleşmiş, iştirak nafakası ise bozmadan sonra aldığı numara itibariyle Aksaray 2. Aile Mahkemesi'nin 2018/1198 Esas - 2019/237 Karar sayılı ilamı ile 300 TL olarak belirlenmiş, iştirak nafakası 12.11.2019 tarihinde kesinleşmiştir. HMK'nın 352. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabul edilebilmesi için miktar itibariyle kararın kesin nitelikte olmaması gerekir....
Ancak, evlilik birliği devam ederken davacı eş için hükmedilecek nafaka, tedbir nafakası niteliğinde olup; mahkemece davanın açıldığı tarihten itibaren başlamak üzere hükmün kesinleşmesine kadar tedbir, hükmün kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak nitelendirilmiş olması doğru değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile; hükmün 2 maddesindeki "Davacı kadın yararına aylık 500 TL nafaka takdirine ; bu nafakanın davanın açıldığı tarihten itibaren başlamak üzere hüküm kesinleşmesine kadar tedbir, hükmün kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına" ifadesinin hükümden çıkarılmak suretiyle yerine; "Davacı kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 500 TL tedbir nafakası takdirine," ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
(TEFE) artış oranı nazara alındığında mahkemece takdir edilen yoksulluk nafakası artırım miktarı fazladır. Mahkemece; önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu, hakkaniyete uygun oranda artırım kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması Türk Medeni Kanunu'nun .... maddesinde hükme bağlanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiş, bu husus bozmayı gerekmiştir. O halde Mahkemece yapılacak iş; tarafların ekonomik durumlarına; nafaka alacaklısının ihtiyaçlarına ve Medeni Kanunu'nun .... maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun şekilde yoksulluk nafakasını daha az oranda artırmak olmalıdır....
Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. ... 1.Aile Mahkemesinin 2013/711 E-2014/294 K.sayılı ilamının incelenmesinde; koca ... tarafından 26.09.2013 tarihinde boşanma istemli dava açıldığı, boşanma dosyası içinde kadın ...’nun nafaka talebi olduğuna dair herhangi bir beyanının bulunmadığı, mahkemece; kadının kusurlu olduğu tespit edilerek tarafların boşanmalarına karar verildiği, kadın lehine yoksulluk nafakası yönünden bir hüküm kurulmadığı, kararın Yargıtay 2.Hukuk Dairesi tarafından onanarak 30.04.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Somut olayda mahkemece; kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de daha önceki boşanma davasında; ne kadın tarafından yoksulluk nafakası talebi ne de mahkeme tarafından verilmiş bir nafaka hükmü bulunmaktadır....
Davacı kadının 03.05.2023 tarihli feragat dilekçesi nazara alınmak suretiyle, kararın kesinleşmeyen yoksulluk nafakası ve tazminatlara ilişkin bölümleri yönünden kaldırılmasına, vaki feragat nedeniyle kadının kendi yararına talep ettiği yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminatın reddine karar vermek suretiyle aşağıdaki hükmün oluşturulması yoluna gidilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan sebeplerle; I-Davacı T1 kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile Manavgat 1....
Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 26.05.2011 tarihli ilamla boşanmışlar, boşanma ilamı 08.07.2011 günü kesinleşmiş, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası 25.02.2013 tarihinde açılmıştır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, önceki nafaka tarihinden itibaren 2 yıl geçmiş olması, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı fazladır....
Arttırımı kabul edilen yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası ile kaldırılması reddedilen yoksulluk nafakasına yönelik Hüküm, yıllık nafaka miktarı itibariyle kesin niteliktedir.Kesin olan kararların istinaf istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi (6100 sayılı HMK m.346) Bölge Adliye Mahkemesince de karar verilebilir. (6100 sayılı HMK m.352) Açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı yönünden kaldırılması reddedilen yoksulluk nafakası ve arttırımı kabul edilen iştirak nafakasının miktarı dikkate alındığında, mahkeme kararı kesin olduğundan davalı-karşı davacının istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince "...Türk Medeni Kanununun 175 ve 364. maddesinde nafakanın şartlarının düzenlendiği, bu maddelerden TMK.175. maddesinde boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen eş, Türk Medeni Kanununun 364. maddesinde de üstsoy, altsoy ve kardeşlerden nafaka talep edilebileceğinin düzenlendiği, davacı Semanur'un davalı T2 ile resmi evlilik akdi olmaksızın birlikte yaşadığı eş olarak nafaka olarak talep ettiği, Medeni Kanunumuzun evlilik akdi olmadan birlikte yaşayan eşlerin nafaka talep etme hakkını düzenlemediği, nafaka talep edebilecek kişilerin Türk Medenin Kanununun 175 364. maddelerinde sınırlı olarak saydığı, bu nedenle davacı T1 yoksulluk ve yardım nafakası taleplerinin reddine..." karar verilmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ...’in yayınladığı ... oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın ...’in yayınladığı ... oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....