Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle yoksulluk nafakasının kaldırılması talepli karşı davaya yönelik davalı/karşı davacının temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle yoksulluk nafakasının artırımı talepli asıl davaya yönelik temyiz edilen hükmün davalı/karşı davacı yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında nafakanın takdir edildiği tarihten sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....

      Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; tarafların 21.11.2012 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıkları, davalı lehine 250,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği görülmüştür. Davalının, boşandıktan sonra asgari ücret seviyesinde bir gelirle çalışmaya başladığı anlaşılmıştır. Nafaka alacaklısı kadının, elde ettiği gelirin yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve ihtiyaçları dikkate alındığında, yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davalı kadının gelirinin bulunması, hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Bu durum yoksulluk nafakasının indirilmesi nedenidir. Bu nedenle davalı kadın hakkında yoksulluk nafakasının kaldırılması hakkaniyete uygun bulunmamıştır....

        Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davalı kadının maaş gelirinin bulunması hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Bu durum yoksulluk nafakasının indirilmesi nedenidir. Bu nedenle davalı kadın hakkında yoksulluk nafakasının kaldırılması hakkaniyete uygun bulunmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak işin; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK'nun 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince nafaka miktarının makul bir oranda indirilmesi olması gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yoksulluk nafakasının kaldırılması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davada; davalının sigortalı bir işte çalışmaya başladığı gerekçesi ile yoksulluğunun ortadan kalktığı belirtilerek; yoksulluk nafakasının kaldırılması talep edilmiş; mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilerek; nafakanın kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması veya indirilmesi talebine ilişkindir....

            (Ek cümle: 24/11/2016- 6763/41 md.) " uyarınca hüküm, kaldırılmasına karar verilen yıllık yoksulluk nafakası miktarı itibariyle kesin nitelikte olduğundan, davalı-davacı erkeğin açtığı nafakanın kaldırılması davasında verilen karar kesin olduğundan, davacı-davalının (kadının) yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının reddine yönelik istinaf dilekçesinin ve davalı-davacı (erkeğin) yoksulluk nafakasının kaldırılması davasındaki vekalet ücretine yönelik istinaf dilekçesinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

            Mahkemece, davanın kabulü ile; davalılardan ... yönünden yoksulluk nafakasının kaldırılmasına hükmolunmuştur. Hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir . Dava, nafakanın indirilmesi istemine ilişkindir . Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; 6100 sayılı HMK 26.maddesi (HUMK 74.Madde) gereğince; hakim iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Mevcut yargılama dosyasında; yoksulluk nafakasının kaldırılması yönünde usulunce yapılmış bir ıslah olmaksızın, nafakanın indirilmesi istemiyle açılan iş bu dava da davalı ... yönünden yoksulluk nafakasının kaldırılması cihetine gidilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. ....

              Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde ise TMK 176/4. madde uyarınca, yoksulluk nafakası artırılıp indirilebilmektedir. Davalı alacaklının yoksulluğunun ortadan kalkması, yoksulluk nafakasının kaldırılması nedenleri arasında yasada düzenlenmiş ancak davacı nafaka borçlusunun nafakaya hükmedildiği zamana nazaran yoksulluğa düşmesi hâlinin yoksulluk nafakasının kaldırılması nedeni olarak düzenlenmediği görülmekte, TMK 176/4. md. kapsamında nafakanın indirilmesine karar verilebileceği anlaşılmaktadır....

                Eldeki davada, davacı koca, lehine nafaka takdirine karar verilen davalı eşin öğretmen olarak 22.9.2005 tarihinde çalışmaya başladığını açıklayarak bu tarih itibarıyla nafakanın kaldırılmasına karar verilmesini istemiş; mahkemece talep yerinde görülmekle nafakanın 22.9.2005 tarihi itibarıyla kaldırılmasına karar verilmiştir. Dosya kapsamı ve toplanan delillere göre davalı kadının 22.9.2005 tarihinde öğretmen olarak göreve başladığı, gelir elde ettiği ve yoksulluk durumunun ortadan kalktığı anlaşıldığına göre mahkemece davalı kadın lehine hükmedilen nafakanın kaldırılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, TMK.nun 176/3.maddesine göre ölüm ve evlenme halinde yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erer, dava açılmasına gerek yoktur. Yoksulluk nafakasının diğer sebeplerle sona ermesi gereken hallerde mahkeme kararı ile ortadan kaldırılması gerekir....

                  Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının Sosyal Güvenlik Kurumundan yaşlılık aylığı aldığı bir işyerinde çalıştığı ve kira geliri bulunduğu iddia edilmekte ise de dava tarihi itibari ile bunların hiçbirinin doğru olmadığını, davalının geçimini davacının ödediği yoksulluk nafakası ile sağladığını, nafakanın kaldırılmasının davalıyı zor durumda bırakacağı için nafakanın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ... .... Aile Mahkemesinin 2011/529 E 2012/402 K nolu kararı ile davalı lehine hükmedilen aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir....

                    UYAP Entegrasyonu