Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; nafakanın artırılmasından sonra davalı tarafın müteahhitlik yapmaya başladığı ispat edilmiş ise de, bu dava öncesinde de iki adet öğrenci yurdu işleten ve birçok taşınmaza sahip olan davalının ekonomik ve sosyal durumunun ülke şartlarına göre iyi durumda olduğu, nafaka alacaklısı olan davacının ekonomik ve sosyal durumunda ise bir değişikliğin olmadığı anlaşılmaktadır....
Ancak, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, önceki nafaka tarihinden itibaren 2 yıldan çok az fazla bir sürenin geçmiş olması, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki olumsuz değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı fazladır. Bu durumda, mahkemece; nafakanın niteliği ve yukarıda açıklanan nedenlerle TMK.nun 4.maddesi gereğince “hakkaniyete” uygun nafaka miktarına karar verilmesi gerekirken, somut nedenleri ve gerekçeleri açıklanmadan fazla nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Şartların değişmesi halinde nafaka her zaman artırılabilir. Ancak; Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının (çocuğun) ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; nafaka TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda, davalı (karşılık davacı) süresinde harcını yatırmak suretiyle dava açmış olup, mahkemece belirlenecek nafakanın gelecek yıllarda endeks oranında artırılması talebinde bulunmuştur. O halde mahkemece, karşılık dava yönünden açıklanan ilkelere ve yasal düzenlemelere uygun bir karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Aile Mahkemesinin 2011/216 esas 2011/1078 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, 17/11/2011 tarihli karar gereği müvekkilinin davalıya aylık 300,00 TL yoksulluk nafakası ödediğini; davalı tarafın boşanma sonrasındaki ekonomik durumuna kıyasla, şu an çok daha iyi durumda olduğunu, maaşı uygun bir işte çalıştığını, yoksulluk nafakasına ihtiyaç duymayacak bir gelire sahip olarak yaşamını sürdürdüğünü ileri sürerek; Sincan 1.Aile Mahkemesinin 2011/216 esas 2011/1078 karar sayılı kararına istinaden devam etmekte olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili, 03/07/2014 tarihli beyan dilekçesinde ise, özetle; mahkemece, 26/06/2014 tarihli ara kararında, taraflarına nafakanın indirilmesi talebi yönünde beyanda bulunması için iki haftalık kesin süre verildiğini, mahkemenin kanaati 300,00 TL olan yoksulluk nafakasının kaldırılması yönünde olmaz ise, nafakanın 200,00 TL indirilerek 100,00 TL olmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece “dava dilekçesinde talep edilmediği” gerekçesiyle hükmün kesinleşmesinin ardından yoksulluk nafakası hükmedilmesine yer olmadığına” karar verilmiş ise de; davacının dava dilekçesinde boşanmakla yoksulluğa düşeceğini belirttiğinden, yoksulluk nafakası talebinde bulunduğu kabul edilmelidir. Davacı kadın hakkında yapılan ekonomik sosyal durum araştırmasında çalışmadığı belirlenmiştir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre, davacı kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği açıktır. O halde, davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre küçüğün ihtiyaçlarına nazaran ortak çocuk ...lehine takdir edilen iştirak nafakası miktarı azdır....
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, tarafların fiilen bir gün birlikte yaşadığı hususu, ekonomik göstergelerdeki olumsuz değişiklikler ve ÜFE artış oranı dikkate alındığında, davacı yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının fazla olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun, ekonomik etkenler, tarafların sosyal yaşantısı, tarafların fiilen bir gün birlikte yaşadığı hususu, davacının ihtiyaç durumu dikkate alınarak, davalının ekonomik durumunu zorlamayacak, TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranı da gözönünde bulundurularak, TMK.nun 4.maddesi gereğince hakkaniyete uygun nafaka miktarına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde fazla nafaka miktarına hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, 28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre, nafakanın artırılması, kaldırılması veya nafakaya hükmedilmesine dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası.oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; davacının vefat eden babasından 900,00 TL ölüm aylığı aldığı, 550,00 TL kira ödediği, davalının ise .çalıştığı, 2.815,72 TL maaş ve değişen miktarda ikramiye aldığı, yeniden evlendiği, iki çocuğu daha bulunduğu, kendi evinde ikamet ettiği, anlaşılmaktadır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve .artış oranları dikkate alındığında davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı fazla olup, doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Dosya kapsamından, tarafların 24.10.2011 tarihinde boşandıkları, boşanma ilamı ile davacı lehine aylık 100 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, bu davanın açıldığı tarih itibariyle aradan yaklaşık üç yıllık süre geçtiği,davacının ev hanımı olduğu, kendi evinde oturduğu, davalının ise ssk emeklisi olup ,aylık 898.36 TL emekli maaşının bulunduğu, evli olduğu, evli olduğu eşinden ilköğretime devam eden iki çocuğunun bulunduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ...’in yayınladığı ... oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın ....in yayınladığı ...oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....