Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Açılan davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakası artırımı talebinin reddine, müşterek çocuk Ahmet için nafakanın 600 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Yoksulluk nafakası yönüyle ret kararını istinaf etmiştir. Dairemizin 25/10/2021 tarih 2021/2070 Esas 2021/1715 Karar sayılı ilamı ile harç eklikliği sebebiyle kararın kaldırılmasına karar verildiği, eksikliğin giderildiği anlaşılmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, yoksulluk ve iştirak nafakası artırımı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesinin 08/07/2021 tarih 2020/35 Esas 2021/196 Karar sayılı ilamı sadece davacı tarafından yoksulluk nafakası talebinin reddi istemine ilişkin istinaf edilmiş, müşterek çocuk Ahmet için hükmedilen iştirak nafakasının artırımı istemi istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile düşük nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
HGK.nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması," yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK. 7.10.1998 gün 1998/2-656 E.,1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 1.5.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları). Somut olayda; davalı kadının satış elemanı olarak çalıştığı ve maaşının 1,350,16 TL olduğu anlaşılmaktadır. Davalının aldığı 250 TL nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün değildir. Aldığı nafaka ile gelirinin toplamı ise, davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Finike Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.10.2013 tarih ve 2011/97 Esas, 2013/249 Karar sayılı boşanma ilamında da davalı kadının sürekli ve düzenli gelir getiren bir işte çalışmayıp asgari ücretli olarak geçici nitelikte bir işinin olması gerekçesi ile yoksulluk nafakası miktarının düşük tutulduğu belirtilmiştir....
(TMK. md.197) Buna göre, mahkemece; davacı yönünden hükmedilen nafakanın yoksulluk nafakası olarak nitelendirilmesi ve müşterek çocuk yönünden hükmedilen nafakanın iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, kanuna uygun olmayan bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 1 nolu bendinde yer alan “...karar kesinleşmesine binaen yoksulluk nafakası olarak devamına..." ifadesinin ve 2 nolu bende yer alan "iştirak nafaka" ifadelerinin çıkarılarak yerine "...tedbir nafakası..." ifadelerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 15.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davacı; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını veya indirilmesini istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (...07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları)....
Mahkemece, müşterek çocuğun babanın yanında kalması nedeniyle iştirak nafakası artırımına ilişkin istemin reddine; yoksulluk nafakasının ise 300,00 TL artırılarak 900,00 TL olarak belirlenmesi cihetine gidilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK. nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası...’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; yoksulluk nafakası yönündeki istemin reddini, iştirak nafakası miktarını, Davalı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; reddedilen yoksulluk nafakası talebi hakkında lehlerine yargılama gideri ve vekalet ücreti verilmemesini, iştirak nafakası artırımı talebinin kabul edilmesini İstinafa getirmişlerdir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava yoksulluk nafakası talebi ile iştirak nafakası artırım talebine ilişkindir. Tarafların Aksaray 4. Aile Mahkemesinin 2020/538 Esas- 2020/431 Karar sayılı kararı ile boşandıkları, boşanmanın 21.11.2020 tarihinde kesinleştiği, cari iştirak nafakasının boşanma ilamı ile belirlendiği anlaşılmaktadır....
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durum, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda, boşanma ile yoksulluğa düşen davalıya 300 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş olup, karardan sonra da babasından yetim aylığı bağlanmıştır. Zira, aldığı nafaka miktarı ile, bağlanan yetim aylığı miktarı toplamı, onu, yoksulluktan kurtaracak miktara ulaşmamıştır....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ...’in yayınladığı..oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Dosya kapsamından;tarafların 31.03.2011 tarihinde boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine 300 TL yoksulluk nafakasına karar verildiği,bu davanın açıldığı tarih itibariyle aradan yaklaşık üç yıllık süre geçtiği, davacının kaymakamlığa ait unlu mamüller büfesini işlettiği,aylık 200 TL geliri bulunduğu, üzerine kayıtlı bir adet fındık bahçesinin olduğu,2002 model Renault marka aracının olduğu,davalının ise emekli olup aylık 1.311.56 TL maaşının olduğu, bir adet aracının bulunduğu anlaşılmaktadır....